Gerçekler,yalan olmaz. yaşandığı gibi.


Büronun olduğu katta kimseler kalmamıştı gerçekten de… Kapısını ittiğimde açıldı. Dün beni engellemeye kalkan sekreter kız masasında yoktu, içerideki odadan bilgisayar tıkırtıları geliyordu. Avukat içeride olmalıydı. Derin bir nefes alıp kararlı bir şekilde kapıyı vurmadan ardına kadar açtım.

Başını kaldırıp beni gördüğünde yüzü ışıldadı, gülümseyiverdi. Bense tüm öfkemi onun yakışıklı suratına boşaltmaya kararlıydım. Zarfı masanın üstüne fırlatıp attım, iki elimi masaya dayayıp,

-“Avukat bey, siz kim oluyorsunuz? Beni ne zannediyorsunuz?…” diye başladığımda hızla yerinden kalkıp masanın önüne, yanıma geldi. Gri takım elbisesi, mavi ipek kravatı çok yakışmıştı üzerine, gözlerinin derin mavisini iyice meydana çıkarmıştı.

Bense konuşmama başlarken masaya eğik olarak konuşurken, yanıma geldiğinde yüzünü görebilmek için başımı yukarı kaldırmak zorunda kalmıştım. Sözümü bitirmeden bir anda sımsıkı sarıldı bana… Neye uğradığımı anlayamadan hala konuşmaya devam ederken dudaklarımı dudaklarıyla örttü, öpmeye başladı.

Kollarının arasında çırpındım, kurtulmaya, dudaklarımı dudaklarından kurtarmaya çalıştım ama ne mümkün… Ahtapot gibi sarılmıştı güçlü kollarıyla… Bense o kolların arasında tuzağa yakalanmış serçe kuşu gibi kalmıştım. Çırpınmalarım fayda etmiyordu. Nefessiz kaldım. Başım dönmeye, kulaklarım uğuldamaya başladı. Çırpınmalarım azaldı. Göğüslerim göğsünde eziliyor, belimi saran kolu beni kendine sımsıkı yapıştırmış, uzun sarı saçlarımı kavrayan eli dudaklarımı kaçırmama fırsat vermiyordu.

Soluk alamaz hale gelince bir an bıraktı. Nefes nefese kalmıştım, göğsüm körük gibi inip kalkıyordu. Neye uğradığımı, ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırmış, dağılmış vaziyetteydim. O ise neye niyetlendiyse onu bitirmeye kararlı bir vaziyetteydi. Masanın üstünde ne varsa elinin tersiyle savurup yere attı, yer boşalttı. Sonra da pençeleriyle belimden tutup masaya oturttu beni… Bacaklarımı aralayıp arasına girdi. Bir şeyler söylemek için ağzımı açtığımda yine dudaklarımı kapattı hırsla… Yine dudaklarımı somurdu. Artık gücüm tükenmişti. Öyle çabuk teslim olmuştum ki… Öfkenin yerini tutku almaya başlamıştı. Kasıklarımda o bildik yangın ateşinin parladığını duyumsuyordum. Hafif arkaya eğmişti beni, kollarının arasında hapistim. Pantolonun önündeki kabarıklığı kasıklarıma dayanmış, ezip duruyordu.

Öpmeyi kesmeden bir eli aramıza girdi. Gömleğimin üstünden göğsümü okşadı, avuçladı. İnledim. Sonra da yavaş yavaş düğmelerini açmaya başladı. Ateş gibi yanan elinin temasını sütyenimin etrafında, göğüslerimde hissettim. Düğmeler tamamen açıldığındaysa gömleğin iki yakasını tutup çıkardı, fırlatıp attı.

Mücadeleyi bırakmıştım artık… Öpüşlerine karşılık vermeye başlamıştım. Vahşice birbirimizi yiyorduk adeta… Bedenimde dolaşan eller sırtımda gezindi, sütyenimin kopçalarını açtı. Az sonra sütyen de gömleğin akibetine uğradı, fırlatılıp atıldı. Dudaklarını benden kurtarıp omuzlarımdan tuttu, kendinden uzaklaştırdı. Nefes nefeseydik. Bir adım geri attı, mavi gözlerinden ateşler çıkararak çıplak memelerime baktı. Zevkle ürperdim şehvetli bakışlarının altında… 22 yaşındaydım, dimdik duruyordu iri memelerim… Uçları kabarmıştı.

- “Ohh…” diye soludu. “Kahretsin Gül… Öyle güzelsin ki… Dünden beri aklımdan çıkmıyorsun hiç…”

- “Sen de benim…” diye itiraf ettim. “Gece düşlerime girdin…” Gülümsedi, gözleri hala memelerimde, yüzümde dolaşıp duruyordu.

- “Sahi mi? Ne yaptım peki düşlerinde?” Kıkırdadım,

- “Söyleyemem… Ayıp şeyler işte…” dedim. Eğildi, dudaklarını sağ meme ucuma dokundurdu, inleyip kıvrandım, “Ohhh…”

- “Hadi söyle, bu güzel, harika göğüslerini öptüm mü böyle?” Sol mememe geçti, bir yandan elleriyle ikisini birden okşuyordu.

- “Ohhh… Evet… Evet… Öptün… Memelerimi öptün… Uçlarını emdin… Öpüp yalamadığın yerim kalmadı…”

- “Böyle mi öptüm? Böyle mi?” diye diye bir birini öpüyordu, bir diğerini… Elimi saçlarına götürüp parmaklarımı gür siyah saçların arasında dolaştırdım. Dilinin verdiği haz yetersiz kalmaya başlamıştı. Saçlarından tutup kendime çektim, başını göğsüme bastırdım. O da ağzını kocaman açıp alabildiğince ağzına aldı mememi… Hırpalayarak emiyor, dilinin ıslaklığıyla ağzının içinde meme ucumu okşuyordu. Sürekli inliyordum o emdikçe, yaladıkça… Birini bırakıp diğerine geçiyordu.

Bir eliyle de ten rengi parlak külotlu çorabımın üstünden bacaklarımı okşuyordu. Okşayarak, sıkarak ilerleyen eli eteğimin altına girdi. Zaten kısacık olan yırtmaçlı eteğim masanın üstünde ikiye ayrılan bacaklarım yüzünden iyice sıyrılmış kasıklarıma gelmişti. Gözlerim kapalı, keşke külotlu çorap giymeseydim diye komik bir düşünce geçti bir an aklı

Gerçekten komikti, çünkü sabırsız parmaklarını külotlu çorabın ağına geçirdiği gibi bir anda yırttı, koca bir yırtık oluşturdu bacak aramda… Parmaklarını kasıklarımda, çıplak tenimde hissedince inledim. Boğuklaşan sesiyle,

- “Başka neler yaptım Gül? Buraları öptüm mü? Öpmüş olmam lazım… Hiçbir zaman burayı öpmeden bir kadını bırakmam çünkü… ” dedi. Bunu söylerken eliyle amımı avuçlamıştı. Yine arzuyla kıvrandım.

- “Ahhh… Evett… Oramı da öptün…”

- “Anlat bana Gül… Oramı deme, adını söyle… Nerelerini öptüm?” Önümde diz çökmüş, bacaklarımı ikiye ayırmış, minik külodumun ağını yana çekmişti. Şehvetle bakıyordu kadınlığıma… Öyle yakından bakıyordu ki nefesinin sıcaklığını hissediyordum. İstekle kıvranırken onun istediğini yaptım,

- “Amımı… Amımı öptün… Ohhh… Ama rüyaydı o… Düştü… Hadi şimdi gerçekten öp amımı… Yala… Çok özledim… Öyle özledim ki… Bilemezsin Kenan… Hadi…”



- “Öyle güzel, öyle ıslak görünüyor ki… Altı aydır kocan yok öyle mi? Altı aydır kimse dokunmadı mı buraya Gül? Sevişmedin mi hiç?”

- “Hayır… Asla… Orospu değilim ben… Kimseyle sevişmedim. Dokunan olmadı bana… Direndim hep… Sen… Sen başkasın… Hadi… Dokun artık… Öp… Yalvartma beni…”

Öptü… Dudaklarını amımın dudaklarına değdirdiğinde titredim. Dilini dolaştırdığında kasıldım.

- “Ohhh… Evet, çok özlemiştim bu zevki… Yala… Dilini dolaştır her yerimde… Amımda… Ahhh… Evett…”

Parmaklarım saçlarının arasında kendime çekiyor, istemsizce inliyor, mırıldanıyordum o amımı yaladıkça… Öyle özlemiştim ki… Fazla uzun sürmedi. Başı bacaklarımın arasında bulutlara yükseldim. Gözlerim karardı. Kendimi geriye, masanın üzerine bıraktım. Bacaklarım kasılıp duruyor, adamın başını kıstırıyordum bacak aramda… Sırtımda masanın soğukluğu, amımda dilinin sıcaklığı, içimde kaynayan volkanla dakikalarca kasıldım. Avukat da parlayan gözlerle beni, orgazmımı izledi sabırla…



Bittiğinde doğruldu, ayağa kalktı. Hala takım elbisesi ve hafif gevşeyen kravatıyla duruyordu. Benim aldığım zevkle hala kasılan, sımsıkı bitiştirdiğim bacaklarımı zorla araladı. Arasına girdi. Pantolonun fermuar sesini duyduğumda yarı doğruldum masanın üzerinde… Arzuyla kısılmış gözlerimle dışarıya çıkan canavara baktım. İki metrelik boyuna yakışır bir alet duruyordu elinde… Uzun… Kalın… Damarlı… Özlediğim… Hayalini kurduğum şey hemen önümdeydi…

Elimi uzattım. Ateşe değmiş gibi oldu parmaklarım, sımsıcaktı, elimi geri çektim hemen… Elimi tutup aletine götürdü zorla… Avucumda sıcaklığını hissettim yine… Parmaklarımı kapattırdı. Alet tüm sıcaklığıyla elimdeydi şimdi… Okşadım. Kısık gözlerim açılmış, merakla her detayına bakıyordum erkekliğinin… Kocaman bir şapkası vardı. Ucundaki delikte bir damla belirmişti, yalanılası görünüyordu. Kuruyan dudaklarımı ıslattım dilimle…

- “Sen de beni öpmek ister misin aşkım?” diye fısıldadı. “Sikimi öper misin? Yalar mısın?”

Konuşamayacak durumdaydım. Heyecanla başımı salladım. Eğildi, sımsıkı sarılıp kendine çekti, masadan kaldırdı beni… Boynuna sarıldım. Zevk sularımdan ıslanmış dudaklarıyla dudaklarımı öptü. Ben de onu… Öpüştük… Belden yukarım çıplaktı. Tenimde takım elbisesinin kayganlığını hissediyordum. Göğüslerim ceketinde eziliyordu. Ayaklarım yere değmiyordu öpüşürken… Ağaca tırmanmış koala gibiydim. Bacak aramda, yırttığı külotlu çorabın ağında pantolonun önünden çıkmış, taş gibi erkekliğinin temasını, buyurgan sertliğini duyunca titredim. Bacaklarımı aralayıp apış arama aldım o sertliği… İkimiz de inledik zevkle… Yine zevkten başım dönmeye başlamıştı.

Sonunda dudaklarımı öpmeyi bıraktı. Gözlerimiz kenetlendi. Kollarının baskısını hafifletti. Ben de boynundaki kollarımı çözdüm. Yavaşça aşağıya bıraktı beni… Çıplak göğüslerim, kabarmış uçları takım elbisesinin ceketine sürtünerek aşağıya indim. Ayaklarım yere bastı, ben durmayıp alçaldım, önünde diz çöktüm. Az önce kasıklarıma bastıran koca siki gözlerimin önündeydi şimdi… Saçlarımdan tutup başımı yaklaştırdı. Haşmetli aletinin başına saygıyla bir öpücük kondurdum önce… Çekildim. Bir daha öptüm. Bir daha… Dudaklarımın temasına dilimi kattım. Şapkanın kenarlarında, damarlı gövdesinde dolaştırdım dilimi… Islattım her yerini…

Ağzımı kocaman aralayıp dudaklarımın arasına almaya çalıştım. Biraz zorlansam da başardım. Sanki elimi yumruk yapıp ağzıma sokmuştum. Burnumdan nefes almaya çalıştım. Hafif uzun kıllarla kaplı kasıklarındaki erkek kokusu ciğerlerime doldu. Kokuyu duyunca daha da ateşlendim. Ağzımın içindeki erkekliği somura somura emmeye başladım. Emdim, çıkardım, yaladım, tekrar ağzıma alıp somurdum. Birbuçuk yıllık evliliğim süresince azgın kocamdan öğrendiğim ne numara varsa uyguladım avukata… Alttaki toplarını parmaklarımın arasına alıp okşayınca, parmaklarımı arkaya doğru biraz gezdirince koca adam kıvrandı, iki büklüm oldu. Homurdandı,

- “Ahhh… Gül… Gül… Harikasın… Neler de biliyorsun sen böyle… Bırak artık… Böyle boşalmak istemiyorum…”image

Zorla sikini çıkardı, ağzımdan kurtardı. Koltuk altlarımdan tutup havaya kaldırdı beni… Masaya oturttu tekrar… Ceketini çıkardı attı. Kravatını da… Gömleğinin düğmelerini çözerken ben de telaştan titreyen ellerimle pantolonun kemerine asıldım. Baksır küloduyla beraber aşağıya sıyırdım. Az sonra bacaklarımın arasında çırılçıplaktı erkeğim… Önünde bana hedeflenmiş kalın mızrağıyla aşk tanrısı gibiydi. Geldi, bacaklarımın arasına girdi, sikinin başını benim arzuyla dudakları titreyen amıma sürttürdü. Gözlerim kapandı zevkten… Titredim… Bu koca şeyi örümcek bağlamış amıma nasıl alacaktım bilmiyordum ama erkeğim bir yolunu bulurdu elbet… Kendimi ona, onun tecrübeli ellerine bıraktım. O da gereğini yaptı zaten…

Sikinin yumruk gibi başını am dudaklarımın arasında dolaştırdı bir süre… Gövdesi boyunca gidip geldi. Kabarıp sertleşmiş klitorisime sürtünüp durdu damarlı siki… Beni zevkten kıvrandırdı. Zevkten delirtti.

- “Hadi artık, dayanamıyorum… Ne yapacaksan yap… İçime gir… Lütfen…” diye yalvardım umutsuzca… Gerçekten dayanamaz hale gelmiştim. İçimden sular akıyordu. Bir an önce içime girmesini, kalınlığıyla doldurmasını istiyordum. Sonunda benimle oynamayı bıraktı erkeğim… Başıyla girişimi zorladı. Bastırdı. Külotlu çorabın izin verdiğince bacaklarımı açtım, sonuna kadar… Misafirimi karşıladım. Aylardır hasret kaldığım… Özlemle beklediğim… Zorlaya zorlaya girdi içime… Islak amımda santim santim ilerledi… İlerledi… İçimi doldurdu kalınlığı… Gözlerim zevkle kapandı. Onun haşmetli sikinin içimi dolduruşunu vücudumun her hücresinde hissetmeye çalıştım. Yarıya kadar soktu. İyice zorlanıyordu. Boynuna sarıldım, nefes nefese mırıldandım kulağının içine,

- “Dur… Lütfen… Bekle… Birbirlerine alışsınlar… İçim… Amım yırtılacak gibi sanki… Ohhh… İkiye ayırdın beni…”

İsteğimi yerine getirdi. Bekledi. Minik kımıldanışlarla yerini korudu. Bir santim geri çekildi, tekrar soktu. Dudaklarım buz gibiydi. Ağzım açık, nefes almaya çalışıyordum. Ateşten dudaklarıyla soğuk dudaklarımı ısıttı. Yaladı, öptü, dilimi okşadı ağzımın içinde… Benim ateşim tekrar yükselmeye başladı. Sikinin ileri geri hareketleri hızlandı, daha çok içeri girmeye çalıştı. Biraz daha… Biraz daha… Derken bir anda kökledi sikini…

- “Aahhh…” diye inleyip boynuna kapandım. Dibime kadar girmişti amıma… Kasıklarımız birbirine yapıştı. Kulak memelerimi, boynumu öptü,

- “Özür dilerim, dayanamadım. Öyle dar ki amın… Ohhhh… Dayanamadım…” diye fısıldadı.

- “Mmmm… Aldırma sen bana… Devam et… Ohhh… Öyle uzun zaman oldu ki… Daralmış işte amım… Amım örümcek bağlamış… Senin sikin de… Öyle büyük ki… Öyle güzel ki… Devam et… Çok güzel… İçimi doldurdu… Oohhhh… Başı yumruk gibi amımın içinde… Hissediyorum… Bütün duvarlarımda… Sürtünüyor… Zevk veriyor… Ooohhh… Zevkten ölmek üzereyim… Başım dönüyor… Geliyorumm…”

Bacaklarımı beline doladım. Kasılıyordum devamlı… Orgazmın zirvelerinde uçuyordum. Kenan’ın umurunda değildi. Sikini sokup çıkarmaya, pompalamaya devam ediyordu beni… Boşalmam bittiğinde kaldırdı beni masadan… İçimden çıkmadan, ayakta koca sikini amıma sokmaya, kalçalarımı pençeleriyle mengene gibi tutup sikinin üstünde indirip kaldırmaya başladı. Kazığa oturtuyordu sanki beni…

Tamamen indirdi sonra… Sikini amımdan çıkardı. Nefes nefeseydim. Nazikçe döndürdü, masaya çevirdi. Omuzlarımdan tutup çıplak göğüslerim masaya yapışana kadar bastırdı. Arkama, kalçalarıma bastırıp duran erkekliği çıldırtıyordu beni… Sonra eteğimi kaldırıp külotlu çorabımın yırtık ağıyla külodumun ağı arasında yönünü buldu o erkekliği… Ateşten başını arkamdan amıma dayadı. İçinden sular fışkıran amıma bir hamlede soktu.



“Aaahhh..” diye bir çığlık kopardım. “Sikin… Sikin canımı yaktı… Acıttın…” diye inledim.

Cevap bile vermedi hain… Mızrağını sonuna kadar sapladı daracık amcığıma… Gidip gelmeye başladı… Üzerime eğilmiş, sırtımı öpüyor, alttan memelerimi mıncıklıyordu gidip gelirken…

“Uhhh… Böyle rahat değilim…” diye homurdandı kulağıma…

Sikini çıkarıp geri çekildi. Eteğimin altından ellerini soktu, külotlu çorabı tutup bir hamlede sıyırdı altımdan… Dizlerime kadar indirdi. Tanga külodumu da koparıp aldı. Belimdeki eteğim ve dizlerime inen külotlu çorabımla silahına açık bir hedef haline gelmiştim şimdi… Bir an arkamda eğildi, başını kalçalarımın arasına gömdü. Islak dilini minik deliğimde hissedince bir zevk çığlığı kopardım. Bir iki dil atıp tekrar kalktı, sikini tekrar amıma dayadı, tekrar soktu içime…



Amımda gidip geliyordu şimdi… Böyle daha rahattı… Kalçalarıma vurup duruyordu kasıkları… İki eliyle belimden, eteğimden tuta tuta, amımı yara yara sokup çıkarıyordu sikini amıma… Hızlandı… Hızlandı… Boşalmak üzereydi. Ben de yükseliyordum yine… Yine orgazm olmaya başladım. Bitmek bilmedi kasılmalarım… Neden sonra birden aklıma korunmasız girdiği geldi. O da sona yaklaşmıştı artık… Telaşla seslendim,

- “İçime değil… Hayır… Korunmuyorum…” diyebildim.

Gitti geldi, gitti geldi… Sonunda tam siki iyice kalınlaşıp darbeleri canımı yakmaya başlamıştı ki, aniden çıktı amımdan… Ayı gibi homurdanarak boşalmaya başladı. Belimde, sırtımda döllerinin sıcaklığını hissettim. Yağmur gibi yağdırıyordu üstüme…

Biraz sakinleşince doğruldum, ona döndüm… Ayakta duruyordu, amımdan çıkan siki pırıl pırıl parlıyordu, ucunda, şapkasında dölleri duruyordu. Hala ucundaki delikten spermlerinin aktığını gördüm. Diz çöktüm önünde… Başını ağzıma alıp son damlaları da ben emdim, yuttum. Dilimle aletinin şapkasının kenarlarında duranları sıyırıp aldım. İnleyerek saçlarımı okşadı ben sikiyle ilgilenirken


İşim bitince kalktım. Yüzyüze durduk. Sarıldı, dudaklarımdan öptü. Sırtımdaki spermlere değmişti parmakları… Masaya uzanıp kağıt mendil çıkardı kutusundan, güzelce sildi sırtımı… Eğilip yerden gömleğimi ve sütyenimi aldı, bana uzattı giyinmem için… Yırtık külodumuysa alıp dudaklarına götürdü, öpüp yerden aldığı ceketinin iç cebine soktu.

İkimiz de giyindik. Konuşmuyorduk hiç… Çantamı alıp minik aynada makyajımı kontrol ettim, rujumu tazeledim, saçlarımı düzelttim. Dudaklarım berelenmiş, şişmişti öpüşlerinden… Ne hissedeceğimi bilemiyordum. Buraya öfkeyle, onu terslemek için, orospu olmadığımı, beni parayla satın alamayacağını söylemek için gelmiştim. Oysa tam tersi olmuştu. Azgın bir orospu gibi, ufak bir direnmeyle kendimi onun kollarına teslim etmiştim. Bana sahip olmuştu. Hem de defalarca… Orgazm manyağı yapmıştı beni… Yorgunluktan dizlerim titriyordu.

Ama evli bir kadındım ben… Kocasının tek başına bıraktığı bir kadın da olsam, evliydim. Namusumu korumam gerekirken bir orospu gibi davranmıştım. Evde hasta yatağında beni bekleyen annesi, o yaşlı kadın geldi gözümün önüne… Kocamdan önce onun karşısında suçluluk duyacaktım.

Avukat masanın köşesine oturmuş beni izliyordu. Başımı kaldırıp baktım, bana yönelttiği mavi gözlerindeki sevecen ışıltıyı gördüm. Aklımı okumuştu sanki… Ellerimden tutup kendine çekti, sarıldı.

- “Kendini suçlu hissediyorsun, biliyorum…” dedi. “Yapma… İkimiz de istedik bunu…” Sevgiyle, yavaşça dudaklarımı öptü. Kollarının arasına minik bir kedi gibi sokuldum. Gözlerimden yaş akmaya başladı,

- “Kenan… Ben… Evli bir kadınım… Kocam…” dedim, dudaklarıma parmaklarını bastırıp susturdu.

- “Senin evliliğin, kocan kumar masasına oturduğunda bitti zaten Gül…” dedi. “Seni kötü durumlara düşürdüğünde bitti. Artık ona bir şey borçlu değilsin. Bitti her şey… Sen bana bırak… Artık kimse üzemeyecek seni… Bundan sonra ben varım… Hadi, ağlama artık…“

Yanaklarımdan akan yaşları dudaklarıyla içti. Kollarında sakinleştim. Geç olmuştu… Makyajımı tazeledim. Bürodan çıktık. Birbirimize sarılarak dışarıya çıktığımızda içimden mutluluk fışkırıyordu. Yeni bir hayat beni bekliyordu. Avukatımla beni…
Published by nesli07
10 years ago
Comments
6
Please or to post comments
Albatros2021
Albatros2021 4 years ago
waaaaaww
Reply
peppinoist
peppinoist 9 years ago
:smile: güzel
Reply
koluman2448
koluman2448 9 years ago
SÜPER BİŞEY
Reply
omer_ 10 years ago
yazık
Reply
turkish_hunter 10 years ago
yazarken yaşamış aq
Reply
secretbox7 10 years ago
eline sağlık...
Reply