Bir Aile Olmak 1 (ALINTI)
Aile olmak, birilerine güvenerek onlar için yaşamak, pek bilmediğim duygulardı bunlar.
Uçak Sydney semalarında alçalıp, beni dünyanın öbür tarafında hiç beklemediğim bir ziyarete sürüklerken sürekli kafamda bu acemiliği ve neyi ne yapacağımı düşünüp duruyordum. Kafam çök karışıktı ancak sizinkini de karıştırmak istemem o yüzden her şeye en bastan basitçe başlamak en doğrusu olacak sanırım.
Adım Kenan, dedemin adını taşıyorum, dedem ve anneannemle büyümüş 25 yaşında sıradan bir gencim mükemmel bir yakışıklılığım yoktur, dümdüz bir adam işte. Uzun boylu biraz kalıplı bir tipim, 1.90 boyum var, çoğu konuda kendime güvenmem ama kendimi idare etmeyi bilirim, elim iş tutar, kafam çalışır, insan okumayı her şeyden iyi yaparım çünkü ustasından bir esnaftan öğrendim nasıl yapılacağını...
Babamı hiç tanımadım, sadece ufakken bir fotoğrafını göstermişti anneannem kaçak göçek, annemi de tanıdım sayılmaz aslında, sadece bir komşuyu tanıdığım kadar. Annem çok gençken yasak bir ilişki yasamış babamla, kendisi henüz lise öğrencisi babam ise koca adammış üstelik evliymiş, yurtdışında yaşar yazları bazen Türkiye’deki annesini yalnız başına ziyarete gelirmiş, o sırada başlamış annemle ilişkisi. Detaylara hakim değilim, nerde nasıl silkiştiler, ilk kim ötekine diz çöktü hiçbir fikrim yok ama bu ilişkiden ben olmuşum.
Annem hayalperestmiş, sanıyormuş ki babam beni öğrenince onu sevecek, karıyı boşayıp evlenecek, babam ise duyar duymaz yine yurtdışındaki evine kaçmış, ailesi nerdeyse oraya işte. Dedem öğrenince delirmiş ama her şey için çok geçmiş tabi, ben ellerine doğmuşum, annem ilk başta bir heves benimle ilgilenmiş ama kendisi de çocuk kafalı olduğu için bir süre sonra sıkılmış. Küçükken hatırlıyorum, sık sık sevgilileri olurdu annemin, her birinde aşkı arar hüsrana uğrardı ama sonunda bir gün oldu. Yaşımın 6 olduğunu hatırlıyorum düğününde, ondan sonra kendisini yılda bir görür oldum, sonra kocası istemedikçe o da olmadı...
Dedem sanayiciydi. Motordan, nasıl çalıştığından anlayan eli nasırlı dili laf yapan bi herifti, ben de onun yanında onun işiyle büyüdüm. Bana sahip çıktılar ama hiç aile olmadık, onlar için atamayacakları ama tam olarak sevemeyecekleri bir utanç simgesiydim, bana bir kez bile kötü davranmadılar ama bağlılık ve sevgi de yoktu bu sahte ailemizin içinde, kendimi onlara yük gibi hisseder bu yüzden ne derlerse yapardım, iyi bir isçi, lafını savunan, dayanıklı, sağlam psikolojili bir genç oldum bu yüzden ama işin sonunda en büyük özelliğim yalnız olmaktı.
Arkadaşlarım oldu. Önce bir eskortla yitirdim bekaretimi, sonra sevgililerim oldu ama ben sevgililerden cok eskorta giderdim, neden bilmiyorum sevmeden sevişmek daha kolay gelirdi bana, hatta onu hak ediyormuş gibi hissederdim, sevmeden sikerdim kadınları, onlar da sevmeden daha çok kendilerine iyi davranan bir arkadaş gibi görür zevk alayım diye uğraşır, dertlerini bana anlatırdı. Böyle böyle zamanla 25 yaşına geldim, önce anneannem sonra dedem öldü, annemi en son o zaman gördüm. Yeni bir oğlu vardı kucağında, af diledi benden, ben de çocuktum dedi ben de affettim. Dediği gibi o da çocuktu, onun yerinde olsam, bir kadın olsam ben daha iyi davranır mıydım muallaktı..
Annem samimiyetini göstermek istercesine dedemin mirasına hiç dokunmadan bana aktardı, kocasının durumu iyiydi, ihtiyacı yoktu,
-bir şey olursa ara
dedi giderken ama aramayacağımı biliyordu.
Aylar böyle geçti. Dükkânı sattım, büyük parayı kenara hisselere falan attım, doğduğum evde kendim oturuyor, dedemin yıllar içinde aldığı iki evin de kirasını yiyordum, ben de onun kadar olmasa da motor ustasıydım, kendi dükkânımın sorumluluğunu çekemiyordum ama evde oturmak da sıkıcıydı, böylece başka bir dükkâna çalışmaya girdim. Hayat kötü değildi ama sanırım renksizdi, alışmış olan ben bile bu gidişattan sıkıldım, bundan sonrası böyle diye düşünüyordum. Arkadaşlarla alkol, ara sıra sevgililer, sevgililer yoksa eskortlar diye renksiz hayatımda geçti zaman, sonra bir mesaj. Hiç beklemediğim bir anda beklemediğim bir noktada gelmişti hayatıma Asya, ya da daha doğrusu ablam.
İsmini görünce şaşırmıştım, Asya Gediz, çekik gözlü, minyon, oldukça güzel, beyaz tenli, kahve saçlı, gözleri gülen Elf gibi bir kızdı, takip isteğine sasırsam da kabul edip profiline bir göz atmıştım. Bir kaç gün bir şey yazmadı bana, sonra bir gece aniden sıralandı mesajlar.
*Selam, bu mesajı alınca sövüp engellersin belki ama ben yine de sansımı denemek istedim Kenan. Sen olduğundan emin olana kadar bekledim, iyice araştırdım ama artık şüphe yok sanırım. Adım Asya, ben senin ablanım, yani yarı ablan oluyorum, bunca yıl sonra yazdığım için özür dilerim, seni rahat mı bıraksam diye çok düşündüm ama içimdeki bir his beni bir türlü bırakmadı, seni bırakamadım, sayıp sövmenden korksam da bir kere görmek konuşmak istedim. Babam geçtiğimiz yıl vefat etti, kardeşlerimle birlikte onun evini temizlerken sevgilisiyle yazıştıkları mektupları bulduk, daha önce de biliyorduk sevgilileri olduğunu, annem ondan boşamıştı onu ama bir sevgilisinden çocuğu olduğunu hiç bilmiyorduk, hepimiz için meteor gibi bir sürprizdin yani. Oturup seni bulsak mı bulmasak mı diye konuştuk, elimizde adın ve bir iki bebeklik foton vardı sadece ama ben dayanamayıp bir dedektif tuttum, adam nüfus dairelerini belge belge taradı seni buldu, sana yüz yüze bir şeyler söylemeyi çok isterdim ama yurtdışında yaşıyorum, Türkiye’ye 4-5 yılda bir sadece gelirsek tatile geliyoruz, o da taş çatlasın 20 gün. Her neyse mesajlarım için kusura bakma, ben sadece bir yerlerde bir kardeşim daha olduğu hissiyle yalnız kalamadım, sen de bil istedim.
Mesajı okurken şok olmuştum. Babamın evli olduğunu biliyordum ama çocukları olması ve beni bulmaları fikri aklıma hiç gelmemişti. Asya kardeşlerim demişti demek ki birden fazlaydılar. 3 gün boyunca işe gitmedim, Asya’ya da dönüş yapmadım, sadece evde yatıp tv izledim, sadece olabilecekleri düşündüm ama en sonunda korkmamaya karar verdim, nasıl olsa yalnızdım, en kötü hayatıma aynı yalnızlıkla devam ederdim ama bu küçük umutta beni korkutan bir şey vardı. Kendi açlığımı, ailemin olmasına olan açlığımı sezmiştim bu mesajla, bu beni çok üzüleceğim bir yola sokmasın diye iç geçirip Asya’ya mesaj attım.
*Merhaba Asya. Evet muhtemelen doğru kişiyi buldun, anlattıkların annemle ölçüşüyor, maalesef baban hakkında hiçbir fikrim yok, kendisini hiç görmedim adını dahi senden öğrendim. Bana yazman beni mutlu etti, seninle tanışmak güzel olurdu, istediğin zaman ara numaram bu..
Böylelikle başladı temasımız. Bir gece Asya beni aradı, sesi çok güzel, çok rahatlatıcıydı, beni çok tanımamasına rağmen çok önemsiyor gibi tane tane kibarca konuşuyordu, gece aradığı için özür diledi.
-Avustralya’da saatler farklı, burada şu an gündüz, anca müsait oldum
demişti bana. Konuştuk uzun uzun, boş şeyleri konuştuk önce, detaylardan pek bahsetmeden birbirimizi tanıdık, bir ara görüntülü konuşalım deyip kapadık. Ertesi gün beni yine aradı, bu sefer bilgisayar üzerinden, kendine bir kahve yapmıştı, benden de yapmamı istedi, hatta
-coffe date yapalım olur mu?
Deyip güldü, ben de uyum sağladım ona. Çok güzel bir kızdı, gerçekten çok güzeldi, ondan çok etkilenmiştim, çok garip hissettiriyordu bu, kendimi sapık gibi hissetmiştim, sonuçta yabancı da olsak o ablamdı, kardeştik ama nedense bunun suçluluğunu duyamadım, içimde sadece ilgi istek ve içgüdü vardı. Asya’yla konuşmak zevkliydi, önemli olan tek şey de buydu, nedense onu beğenmek de hatta ona yükselmekte hoşuma gitmişti. O bana karşı kibar ve benden daha ilgiliydi demek yalan olmaz, benimle konuşurken gözleri ışıldıyor, sürekli sorular soruyor, kendime güvenen ağzı laf yapan bir tip olsam da konuşmayı o yönetiyordu. Çok tatlı bir kızdı, çok anaçtı, bir anne gibi ilgili, sevgi doluydu. Neredeyse her gün görüntülü konuşur olduk, o konuşmalarda ona dair çok detay öğrendim, o da bana dair her şeyi öğrendi. Annesi kazak Türkü'ydü, çekik gözleri oradan geliyordu ama evde Türkçe konuşulduğu için anadili İngilizce kadar Türkçesi de iyiydi. Asya dışında iki kız kardeşim daha vardı, Asya 30 yaşında en büyük kızdı, ondan sonra 27 yaşında Yıldız ve 19 yaşındaki Orkide geliyordu.
-Yıldız temkinli ve soğuk bir kızdır
demişti ben sormadan. Anladığım kadarıyla Yıldız’ın bana pek bir ilgisi merakı yoktu, Asya abla beni kırmamak için bunu yumuşatmıştı ama ben anlamıştım.
-Orkide çok utangaç, çok da duygusal, o yüzden seninle internetten tanışmamalı, yanlış anlama beni Kenan’cığım ama bir şeyler ters giderse Orkide heveslenir, üzülürse çok kırılır, çok hassas kız.
demiş ben de anlayışla karşılamıştım. Orkide liseden sonra okumamıştı,
-derslere ilgisi olmayan ama insan ilişkileri iyi bir kız
demişti Asya ablam. Liseden sonra bir çocuk oyunu alanında çalışmaya başlamıştı ve işinden memnundu, Yıldız bir veterinerin yanında çalışan başka bir veterinerdi, hayvanlarla arası iyiydi ama biraz sert bir kızdı Asya ablanın anlattığı kadarıyla, Asya ablam ise babasından kalan maaşla evi idare ediyor pek çalışmıyordu. Evin hanımı, kardeşlerinin annesi gibiydi daha çok.
-Güzel yemek yaparım
demiş hatta görüntülü konuşmalarımız sırasında gözümün önünde ailesine yemek hazırlamıştı. Asya ablam geçen sene nişanlanıp ayrılmıştı, herif kendinden cok genç bir kız için terk etmişti onu, şimdi de öteki kızla evliydi. Gözleri dolu dolu anlatırken haline çok üzülmüş, adamı da parçalamak istemiştim.
-Orkide’nin peşinden oğlanlar eksik olmaz ama o pek yüz vermez, babam onunla ilgilenmese de babama düşkün sayılırdı, diger oğlanların ilgisi sanırım o boşluğu doldurmuyor
demişti. Yıldız’ın ise bir sevgilisi vardı ama Asya ablam pek bahsetmek istememişti ondan.
-İyi bir ilişki değil ama bitecek bir ilişki de değil, saldım ben
deyip kapatmıştı konuyu. Böyle böyle onunla iyice yakınlaştık. Aylar geçmişti, neredeyse her gün konuşuyor, konuşamadığımız günlerde beni özlediğini söylüyor en kısa zamanda aramamı tembih ediyor, akşamları yatarken kendine dikkat et diye tekrar eder, ne yiyip içtiğimi çok sorgulardı. Sanki beni seviyor gibiydi, bir insan hiç fiziken görmediği birini nasıl severdi ki ama ben de saçma bir şekilde onu seviyor, kokusunu çok merak ediyor, ona sarılmak masumca da olsa öpmek istiyordum.
Uçak Sydney semalarında alçalıp, beni dünyanın öbür tarafında hiç beklemediğim bir ziyarete sürüklerken sürekli kafamda bu acemiliği ve neyi ne yapacağımı düşünüp duruyordum. Kafam çök karışıktı ancak sizinkini de karıştırmak istemem o yüzden her şeye en bastan basitçe başlamak en doğrusu olacak sanırım.
Adım Kenan, dedemin adını taşıyorum, dedem ve anneannemle büyümüş 25 yaşında sıradan bir gencim mükemmel bir yakışıklılığım yoktur, dümdüz bir adam işte. Uzun boylu biraz kalıplı bir tipim, 1.90 boyum var, çoğu konuda kendime güvenmem ama kendimi idare etmeyi bilirim, elim iş tutar, kafam çalışır, insan okumayı her şeyden iyi yaparım çünkü ustasından bir esnaftan öğrendim nasıl yapılacağını...
Babamı hiç tanımadım, sadece ufakken bir fotoğrafını göstermişti anneannem kaçak göçek, annemi de tanıdım sayılmaz aslında, sadece bir komşuyu tanıdığım kadar. Annem çok gençken yasak bir ilişki yasamış babamla, kendisi henüz lise öğrencisi babam ise koca adammış üstelik evliymiş, yurtdışında yaşar yazları bazen Türkiye’deki annesini yalnız başına ziyarete gelirmiş, o sırada başlamış annemle ilişkisi. Detaylara hakim değilim, nerde nasıl silkiştiler, ilk kim ötekine diz çöktü hiçbir fikrim yok ama bu ilişkiden ben olmuşum.
Annem hayalperestmiş, sanıyormuş ki babam beni öğrenince onu sevecek, karıyı boşayıp evlenecek, babam ise duyar duymaz yine yurtdışındaki evine kaçmış, ailesi nerdeyse oraya işte. Dedem öğrenince delirmiş ama her şey için çok geçmiş tabi, ben ellerine doğmuşum, annem ilk başta bir heves benimle ilgilenmiş ama kendisi de çocuk kafalı olduğu için bir süre sonra sıkılmış. Küçükken hatırlıyorum, sık sık sevgilileri olurdu annemin, her birinde aşkı arar hüsrana uğrardı ama sonunda bir gün oldu. Yaşımın 6 olduğunu hatırlıyorum düğününde, ondan sonra kendisini yılda bir görür oldum, sonra kocası istemedikçe o da olmadı...
Dedem sanayiciydi. Motordan, nasıl çalıştığından anlayan eli nasırlı dili laf yapan bi herifti, ben de onun yanında onun işiyle büyüdüm. Bana sahip çıktılar ama hiç aile olmadık, onlar için atamayacakları ama tam olarak sevemeyecekleri bir utanç simgesiydim, bana bir kez bile kötü davranmadılar ama bağlılık ve sevgi de yoktu bu sahte ailemizin içinde, kendimi onlara yük gibi hisseder bu yüzden ne derlerse yapardım, iyi bir isçi, lafını savunan, dayanıklı, sağlam psikolojili bir genç oldum bu yüzden ama işin sonunda en büyük özelliğim yalnız olmaktı.
Arkadaşlarım oldu. Önce bir eskortla yitirdim bekaretimi, sonra sevgililerim oldu ama ben sevgililerden cok eskorta giderdim, neden bilmiyorum sevmeden sevişmek daha kolay gelirdi bana, hatta onu hak ediyormuş gibi hissederdim, sevmeden sikerdim kadınları, onlar da sevmeden daha çok kendilerine iyi davranan bir arkadaş gibi görür zevk alayım diye uğraşır, dertlerini bana anlatırdı. Böyle böyle zamanla 25 yaşına geldim, önce anneannem sonra dedem öldü, annemi en son o zaman gördüm. Yeni bir oğlu vardı kucağında, af diledi benden, ben de çocuktum dedi ben de affettim. Dediği gibi o da çocuktu, onun yerinde olsam, bir kadın olsam ben daha iyi davranır mıydım muallaktı..
Annem samimiyetini göstermek istercesine dedemin mirasına hiç dokunmadan bana aktardı, kocasının durumu iyiydi, ihtiyacı yoktu,
-bir şey olursa ara
dedi giderken ama aramayacağımı biliyordu.
Aylar böyle geçti. Dükkânı sattım, büyük parayı kenara hisselere falan attım, doğduğum evde kendim oturuyor, dedemin yıllar içinde aldığı iki evin de kirasını yiyordum, ben de onun kadar olmasa da motor ustasıydım, kendi dükkânımın sorumluluğunu çekemiyordum ama evde oturmak da sıkıcıydı, böylece başka bir dükkâna çalışmaya girdim. Hayat kötü değildi ama sanırım renksizdi, alışmış olan ben bile bu gidişattan sıkıldım, bundan sonrası böyle diye düşünüyordum. Arkadaşlarla alkol, ara sıra sevgililer, sevgililer yoksa eskortlar diye renksiz hayatımda geçti zaman, sonra bir mesaj. Hiç beklemediğim bir anda beklemediğim bir noktada gelmişti hayatıma Asya, ya da daha doğrusu ablam.
İsmini görünce şaşırmıştım, Asya Gediz, çekik gözlü, minyon, oldukça güzel, beyaz tenli, kahve saçlı, gözleri gülen Elf gibi bir kızdı, takip isteğine sasırsam da kabul edip profiline bir göz atmıştım. Bir kaç gün bir şey yazmadı bana, sonra bir gece aniden sıralandı mesajlar.
*Selam, bu mesajı alınca sövüp engellersin belki ama ben yine de sansımı denemek istedim Kenan. Sen olduğundan emin olana kadar bekledim, iyice araştırdım ama artık şüphe yok sanırım. Adım Asya, ben senin ablanım, yani yarı ablan oluyorum, bunca yıl sonra yazdığım için özür dilerim, seni rahat mı bıraksam diye çok düşündüm ama içimdeki bir his beni bir türlü bırakmadı, seni bırakamadım, sayıp sövmenden korksam da bir kere görmek konuşmak istedim. Babam geçtiğimiz yıl vefat etti, kardeşlerimle birlikte onun evini temizlerken sevgilisiyle yazıştıkları mektupları bulduk, daha önce de biliyorduk sevgilileri olduğunu, annem ondan boşamıştı onu ama bir sevgilisinden çocuğu olduğunu hiç bilmiyorduk, hepimiz için meteor gibi bir sürprizdin yani. Oturup seni bulsak mı bulmasak mı diye konuştuk, elimizde adın ve bir iki bebeklik foton vardı sadece ama ben dayanamayıp bir dedektif tuttum, adam nüfus dairelerini belge belge taradı seni buldu, sana yüz yüze bir şeyler söylemeyi çok isterdim ama yurtdışında yaşıyorum, Türkiye’ye 4-5 yılda bir sadece gelirsek tatile geliyoruz, o da taş çatlasın 20 gün. Her neyse mesajlarım için kusura bakma, ben sadece bir yerlerde bir kardeşim daha olduğu hissiyle yalnız kalamadım, sen de bil istedim.
Mesajı okurken şok olmuştum. Babamın evli olduğunu biliyordum ama çocukları olması ve beni bulmaları fikri aklıma hiç gelmemişti. Asya kardeşlerim demişti demek ki birden fazlaydılar. 3 gün boyunca işe gitmedim, Asya’ya da dönüş yapmadım, sadece evde yatıp tv izledim, sadece olabilecekleri düşündüm ama en sonunda korkmamaya karar verdim, nasıl olsa yalnızdım, en kötü hayatıma aynı yalnızlıkla devam ederdim ama bu küçük umutta beni korkutan bir şey vardı. Kendi açlığımı, ailemin olmasına olan açlığımı sezmiştim bu mesajla, bu beni çok üzüleceğim bir yola sokmasın diye iç geçirip Asya’ya mesaj attım.
*Merhaba Asya. Evet muhtemelen doğru kişiyi buldun, anlattıkların annemle ölçüşüyor, maalesef baban hakkında hiçbir fikrim yok, kendisini hiç görmedim adını dahi senden öğrendim. Bana yazman beni mutlu etti, seninle tanışmak güzel olurdu, istediğin zaman ara numaram bu..
Böylelikle başladı temasımız. Bir gece Asya beni aradı, sesi çok güzel, çok rahatlatıcıydı, beni çok tanımamasına rağmen çok önemsiyor gibi tane tane kibarca konuşuyordu, gece aradığı için özür diledi.
-Avustralya’da saatler farklı, burada şu an gündüz, anca müsait oldum
demişti bana. Konuştuk uzun uzun, boş şeyleri konuştuk önce, detaylardan pek bahsetmeden birbirimizi tanıdık, bir ara görüntülü konuşalım deyip kapadık. Ertesi gün beni yine aradı, bu sefer bilgisayar üzerinden, kendine bir kahve yapmıştı, benden de yapmamı istedi, hatta
-coffe date yapalım olur mu?
Deyip güldü, ben de uyum sağladım ona. Çok güzel bir kızdı, gerçekten çok güzeldi, ondan çok etkilenmiştim, çok garip hissettiriyordu bu, kendimi sapık gibi hissetmiştim, sonuçta yabancı da olsak o ablamdı, kardeştik ama nedense bunun suçluluğunu duyamadım, içimde sadece ilgi istek ve içgüdü vardı. Asya’yla konuşmak zevkliydi, önemli olan tek şey de buydu, nedense onu beğenmek de hatta ona yükselmekte hoşuma gitmişti. O bana karşı kibar ve benden daha ilgiliydi demek yalan olmaz, benimle konuşurken gözleri ışıldıyor, sürekli sorular soruyor, kendime güvenen ağzı laf yapan bir tip olsam da konuşmayı o yönetiyordu. Çok tatlı bir kızdı, çok anaçtı, bir anne gibi ilgili, sevgi doluydu. Neredeyse her gün görüntülü konuşur olduk, o konuşmalarda ona dair çok detay öğrendim, o da bana dair her şeyi öğrendi. Annesi kazak Türkü'ydü, çekik gözleri oradan geliyordu ama evde Türkçe konuşulduğu için anadili İngilizce kadar Türkçesi de iyiydi. Asya dışında iki kız kardeşim daha vardı, Asya 30 yaşında en büyük kızdı, ondan sonra 27 yaşında Yıldız ve 19 yaşındaki Orkide geliyordu.
-Yıldız temkinli ve soğuk bir kızdır
demişti ben sormadan. Anladığım kadarıyla Yıldız’ın bana pek bir ilgisi merakı yoktu, Asya abla beni kırmamak için bunu yumuşatmıştı ama ben anlamıştım.
-Orkide çok utangaç, çok da duygusal, o yüzden seninle internetten tanışmamalı, yanlış anlama beni Kenan’cığım ama bir şeyler ters giderse Orkide heveslenir, üzülürse çok kırılır, çok hassas kız.
demiş ben de anlayışla karşılamıştım. Orkide liseden sonra okumamıştı,
-derslere ilgisi olmayan ama insan ilişkileri iyi bir kız
demişti Asya ablam. Liseden sonra bir çocuk oyunu alanında çalışmaya başlamıştı ve işinden memnundu, Yıldız bir veterinerin yanında çalışan başka bir veterinerdi, hayvanlarla arası iyiydi ama biraz sert bir kızdı Asya ablanın anlattığı kadarıyla, Asya ablam ise babasından kalan maaşla evi idare ediyor pek çalışmıyordu. Evin hanımı, kardeşlerinin annesi gibiydi daha çok.
-Güzel yemek yaparım
demiş hatta görüntülü konuşmalarımız sırasında gözümün önünde ailesine yemek hazırlamıştı. Asya ablam geçen sene nişanlanıp ayrılmıştı, herif kendinden cok genç bir kız için terk etmişti onu, şimdi de öteki kızla evliydi. Gözleri dolu dolu anlatırken haline çok üzülmüş, adamı da parçalamak istemiştim.
-Orkide’nin peşinden oğlanlar eksik olmaz ama o pek yüz vermez, babam onunla ilgilenmese de babama düşkün sayılırdı, diger oğlanların ilgisi sanırım o boşluğu doldurmuyor
demişti. Yıldız’ın ise bir sevgilisi vardı ama Asya ablam pek bahsetmek istememişti ondan.
-İyi bir ilişki değil ama bitecek bir ilişki de değil, saldım ben
deyip kapatmıştı konuyu. Böyle böyle onunla iyice yakınlaştık. Aylar geçmişti, neredeyse her gün konuşuyor, konuşamadığımız günlerde beni özlediğini söylüyor en kısa zamanda aramamı tembih ediyor, akşamları yatarken kendine dikkat et diye tekrar eder, ne yiyip içtiğimi çok sorgulardı. Sanki beni seviyor gibiydi, bir insan hiç fiziken görmediği birini nasıl severdi ki ama ben de saçma bir şekilde onu seviyor, kokusunu çok merak ediyor, ona sarılmak masumca da olsa öpmek istiyordum.
9 months ago