Çok Hızlı - 10

Günlerden Cumartesi'ydi, karımı akşam üzeri arayıp,

-"Yarın mesai var o yüzden gelemeyeceğim!"

demiştim. Pazar günü öğlen ancak uyandım, Çiğdem'e yazdım,
*Sesini bile özledim!
diye ama cevap yoktu. Daha sonra Merve'den bir mesaj geldi.
*Doktor nöbette, eve gidelim mi? diye yazmış. Oraya gidersem Çiğdem aklımdan çıkmayacaktı.
*Karım evde değil, gitmeye gerek yok bana gel!"
dedim. 20 dakika sonra başörtülü mantolu olarak kapımdaydı ama içinde hiç bir şey yoktu, sırıtarak çıkardı mantosunu, bu kez onu önümde diz çöktürüp yarağımı direkt ağzına verdim, yarağımı iştahla emip somururken zil çaldı, Merve’yi odaya gönderip gittim delikten baktım, Behiye abla kapıdaydı, kapıyı usulca açtım. 'Sus!' işareti yapıp içeri aldım ve kulağına koridordan izlemesini fısıldadım, kapıyı *****ıp Merve'nin yanına gittim. Merve,

-"Kim?"
-"Bilmiyorum, aşağıdan çocuklar basıp kaçtı galiba!"

dedim. Merve'yi oda kapısını göremeyecek yöne çevirip onun o çok sevdiği 2 parmak hareketini yaptım, arada kafamı çevirip Behiye'ye bakıyordum, parmaklarım Merve'nin amında sertçe gidip gelirken fışkırttığı sular bileklerimden süzülüyor,

-"Delirtiyorsun beni aşkım, çok seviyorum bunu, ohhh erkeğim!"

diye bağırıyordu. Behiye'ye baktım, elini külodunun içine sokmuş amını parmaklıyordu. Parmaklarımı Merve'nin amından çekip yarağımı göt deliğine gömdüm, bir kaç pompalama sonrası nerdeyse beraber boşaldık. Bir sigara yakıp Merve'ye verdim, Merve,

-"Öldürdün yine beni, nasıl her seferinde bu kadar doyuruyorsun anlamıyorum!"

dedi. Merve sigarasını içerken ben kalkıp koridora, odalara baktım. Behiye çıkmıştı, kapıya baktım kapamamış, hafif aralık bırakmıştı, ses çıkmasın diye düşündüm, kapıyı *****ıp tam Merve'nin yanına dönecekken merdivenlerde bir takım sesler duydum, delikten baktığımda merdiven boşluğunda 112 ekipleri vardı başlarında da Dr. Ahmet, alelacele Behiye ablalara girdiler, konuşmalardan anladığım kadarıyla Mehmet amca kalp krizi geçiriyormuş.

Giyinip Merve'ye sus işareti yapıp Behiye ablalara gittim, kapıları açıktı, içeri girip baktım, şok verdiler sonra da sedyeye koydular, adamda özel sağlık sigortası varmış. Behiye abla özel hastanenin ismini söyleyip kardiyoloğuna telefon edeceğini söyledi, kardiyoloğu arayıp,

-"Mehmet Amca'nı getiriyor 112, pek iyi değil!"

dedi ve Dr. Ahmet'e uzattı telefonu,

-"Anlat!"

dedi. Bu kadının emir kipiyle konuşmasına herkes alışmıştı. Behiye ablaya,

-"Geçmiş olsun! Ben hemen geliyorum!"

deyip tekrar kendi evime geçtim. Merve'ye usulca,

-"Kocan dışarıda!"

dedim. İkimiz birden gülüşürken Merve parmaklarıyla boynuz işareti yapıyordu. Tekrar karşıya geçtim, Behiye abla,

-"Orhan’ım ben şimdi araba kullanamam, beni hastaneye götürür müsün?"

dedi. Üzerimdeki kıyafetle gidemezdim,

-"Abla üzerimi değişeyim hemen!"

dedim. Bu arada Dr. Ahmet pis pis bana bakıp,

-"Merhaba komşu!"
-"Merhaba doktor bey!"

dedim. O ara hemşire Mehmet amcaya damar yolu açıp serum bağlıyordu, Dr Ahmet'i koridora çekip,

-"Nasıl?"

dedim. Kafa salladı pek iyi değil diye.

-"Sen nasılsın doktor bey, denk gelemiyoruz?"
-"Nöbet, iş, güç, ev bark!"

dedi. İçimden, ulan senin evdekiyle ben ilgileniyorum, ne evi barkı pezevenk! Karın şu anda benim evde çırılçıplak! dedim . Neyse daireme geçip Merve'ye,

-"Behiye ablayı hastaneye götüreceğim, sen biz gidince çıkarsın!"
-"Tamam aşkım!"

dedi. O anda dayanamadım parmaklarımı amcığına soktum.

-"Dur bağırtacaksın beni, doktor duyacak!"

dedi. Ben de,

-"Sonra devam ederiz!"

dedim. Saat 16:30'du, ambulansın arkasından Behiye abla ile hastaneye gittik, Mehmet amcayı direk yoğun bakıma aldılar. Kardiyolog çıkıp,

-"Behiye hanım, sizin beklemenizi gerektirecek bir durum yok ben sizi arar bilgi veririm, şu an için yapılacak bir şey yok!"
-"Peki!"

deyip hastaneden çıktık. Behiye ablaya,

-"Ne yapalım?"
-"Yürü, bunu kutlayalım, Gemlik'e sür, balık yiyelim!"

dedi. Kadın çok mu gaddardı anlamadım. Bir kaç meze söyledik.

-"Rakı içelim mi?"
-"Ya birşey olursa adama kokmaz mıyım hastanede?"
-"Alırız naneli sakız, karanfil falan!"
-"Eh hadi!"

dedi. Anlattırdım biraz rakı eşliğinde, Mehmet amca ilk evlendikleri yıllarda acayip bir karaktermiş, eve gelmez, sabahlara kadar içki ve kumar masalarından kalkmazmış, sonra alkollüyken kaza yapmış,

-"Aylarca altını bağladım herifin!"

diye anlattı, sonra emekli olup her şeyi bırakmış, abdeste namaza başlamış.

-"Her şeyi dibine kadar yaşar pezevenk, bu kez de o günah bu günah diye her şeyime karışır oldu, yani normal karı koca hayatı yaşamadık hiç, son 10 yıldır bu hastalıkları çıkınca her şeyin yönetimini bana bıraktı, ondan sonra rahatladım. Şimdi çocuk gibi sürekli ben onu azarlıyorum, gıkını çıkaramıyor, 10 yıl önce her şeyini, gayrimenkullerini, banka hesaplarını, hepsini benim üstüme yaptı!"

diye anlattı, bu arada ikinci defa doktor arayıp bilgi verdi.

-"Değişen bir durum yok!"

dedi. Balıklarımızı yiyip rakı içerken karım aradı, Mehmet amcanın durumunu anlattım ve

-"İyi ki mesai varmış da gelmemişim, Behiye ablayla hastanedeyiz. Acıktık şimdi kafeteryada bişeyler yiyoruz!"

dedim. Tabak çatal sesleri telefondan gidiyordu emindim, karım Behiye ablayı telefona istedi verdim,

-"Geçmiş olsun!"

dedi. Behiye abla da,

-"Sağ olsun Orhan olmasaydı ben kadın başıma koşturamazdım!"

derken kıs kıs gülüyordu. Kalkacakken hesabı ödemem için masa altından bir tomar para verdi.

-"Ya öderim ben!"
-"Al!"

diye ısrar etti. Hesabı ödeyip kalktık, arabaya binince,

-"Memnun musun yeni arabandan?"
-"Çok memnunum, sağ ol!"

dedim. Eve doğru giderken,

-"Şimdi doktor saat başı arayacak, ben uyuyamayacağım, şurdan bir kaç bira al!"

dedi. Yolda durup bira aldım, eve gittiğimizde, bana,

-"Bize geçelim, merak edip sormaya gelen falan olursa. Sen ışıklarını yak, üstünü değiş gel!"

dedi. Kadın bütün incelikleri düşünüyordu. Bir şort, bir tişört giydim, o ara Merve yazmış,
*Geldin mi?
*Geldim ama hastanede pestilim çıktı! Yoğun bakımda!
*Aşağıda araban yok ama evde ışık yanıyor?"
dedi. Arabayı değiştirdim demedim, sorusunu geçiştirip Behiye ablanın evine geçtim, soyunmuştu,

-"Ben duş alacağım, gel beraber alalım!"

diyerek banyoya götürdü.

-"Merve oropusunu siktin, duş almadın!"

diyerek beni kendi elleriyle soydu, tüm vücudumu sabunladı, yarağımı sabunla sıvazladı.

-"Kaç karı sikiyor şimdi bu aslan parçası? Beni sayma daha sadece ağzımı siktin!"

dedi gülerek, sonra da,

-"Şu karıya yaptığın hareket neydi, evden gümbürtü gelince koştum eve geçtim tamamını göremedim!"
-"Gel o zaman!"

dedim, belinden tutup çamaşır makinasının üstüne oturtup kalçalarını kenarına çektim, Behiye abla,

-"Bak çok bağırtma beni, kocası ölüm döşeğinde karı sikişiyor demesinler!"
-"Kim duyacak, Hacer teyze mi?"

dedim gülerek. Apartmanda tek o vardı, parmaklarım çalışmaya başladığında omuzlarımı yumrukluyor, elini ısırıyor, kalçalarını kaldırıp indiriyordu.

-"Lan puşt, ne lan bu, kaç kez boşaldım biliyor musun!"

dedi. Duşu alıp çıktık.

-"Oha lan, bacaklarım tutmuyor! Bu çok güzel bir şeymiş!"

dedi. Biraları açtı, yan yana oturduk.

-"Bak, Muhittin benim için önemli ama sen de muhteşemsin o yüzden kabul edersen ne zaman istersen gel sik beni, karına da bana yardım edeceğini söylerim, Mehmet pezevengi bunu atlatsa da çok yaşamaz zaten!"

dedi. Düşündüm düşündüm,

-"Tamam!"
-"Kaç para maaş alıyorsun?"

dedi. Söyledim.

-"Ben sana o paranın iki katını veririm, çalışma, benim kiraları topla, beyannameleri vs. ver, sana bir büro tutalım!"
-"Bunu karımla konuşmam lazım, iyice düşünmem lazım!"

dedim. Behiye abla,

-"Haa, garanti istersen de, her yılbaşında senin üstüne bir daire yaparım!"

dedi. Kendi kendime ulan ne oluyor dedim, resmen Jigolo olacaktım.

-"Haa, beni ihmal etmediğin sürece kimi nasıl siktiğin umurumda da olmaz, ben de arada Muhittin'le sikişirim zaten!"
-"Yarın akşam gider karımla konuşurum!"
-"Tamam koçum!"
-"Şimdi sırada ne var?"

derken telefon çaldı. Doktor,

-"Mehmet amca sizlere ömür! Başınız sağ olsun! Sabah gelip alabilirsiniz, şimdi morga indirdik!"

dedi. Behiye abla,

-"Tamam doktor!"

dedi. Sonra ayağa kalkıp göbek atmaya başladı.

-"Nihayet!"

diyordu kadın, ne çekmişti anlamadım ki.

-"Şimdi beni bağırta bağırta sik bakalım koçum!"

dedi. İki tur amından, bir tur da götünden siktim, sonra telefonu eline alıp bir kaç telefon etti ama hepsi kendi akrabalarıydı, en son Mehmet Amca'nın kız kardeşini aradı, çok üzgün bir sesle,

-"Abla, Mehmet..."

dedi ağlayarak. Rol yapma kabiliyetine hayran kaldım. Gece saat 02:30'da daireme geçtim, karımı aradım, sabah kayınpeder getirecekti...

Sabah kalkınca da Genel Müdürlük'teki müdürüme cenazem olduğunu söyledim, izin aldım, sabah gidip cenaze işlemlerini hallettim, Behiye sadece arabada oturup bana her gittiğimiz yerde bir tomar para verip iş hallettiriyordu. Mezarlıkta kazacak elemanlara 100'er dolar vermemi söyledi.

-"Manyak mısın tüm mezarlığı başımıza mı toplayacaksın?"

deyip, cebimden 3 kişiye birer paket sigara parası verdim, sela okuyacak hocaya da para verdirdi, sevincinden para saçıyordu. Eve gittik, helallik verdik kapı önünde, adamın cenazesini 20 kişi gömdük, hafızları falan ayarlamıştım. Lahmacunu söyledim, ayranı, şekeri, her işe yetiştim, çoğunu da telefonla hallettim, lokantacımı aradım, akşam için 20 kişilik bir kaç çeşit yemek söyledim, kim ne yerse diye.

Cenazeden sonra Behiye ablayı evine getirdim, karım yanında kaldı ben eve geçtim, bir kaç kadın vardı içerde, gözüm kaydı, kadınlardan biri Fatma idi, kayınpederle oturduk, bir saat sonra karım geldi, çocuğu emzirip,

-"Hayatım, Behiye abla bir şeyler diyor?"
-"Evet!"

dedim. Kayınpeder,

-"Hayırdır oğlum?"
-"Baba arabayı değiştirdim ben, biraz param vardı benim arabayı verdim, biraz da kredi çektim yeni araba aldım!"
-"Hayırlı olsun evlat! Hesap numaranı söylesene?"
-"Hayırdır baba?"
-"Kenarda birikmiş 10.000 Dolarım var, geçeyim hesabına ***** kredi borcunu!"

dedi. İçimden ooooo iyi yere tezgah açtık! dedim.

-"Baba, bir şey danışayım o zaman..."

dedim. Kaynanamla karım da geldi.

-"Behiye abla dün akşam hastanede ve bu gün bu işlerde becerimi görünce bana iş teklif etti..."

deyip, sikiş kısmı hariç detaylı bir şekilde anlattım, bunu yazılı bir sözleşme haline getireceğimi, cayma bedeli diye her iki tarafı bağlayacak, mesela 100.000 Dolar gibi bir rakam koyacağımı da belirttim. Karım daha çok zamanım kalacağı için kabul etmemi istedi, kayınpeder de,

-"Bence de mantıklı!"

dedi. Akşam yemekler geldiğinde Behiye ablalara geçtik. Hacer teyze, Ümit, Güzin, Fatma, Dr. Ahmet, Merve, karım, kayınpeder ve kayınvalide bir de merhum Mehmet amcanın ablası olan kadın vardı, Fatma'yı nerden tanıdığını bilemiyordum ama Behiye abla açıkladı,

-"Fatma'nın rahmetli kocası ile Mehmet kadastroda beraber çalışırlardı, sonra emekli olunca da beraber bir süre müteahhitlik yaptılar!"
diye tanıttı tanımayanlara. Masada 12 kişiydik, 4 tanesi erkek, 8 tanesi kadın ve ben bu 8 kadından 5 tanesini sikmiştim :)

Ertesi sabah her zamanki saatte işe gittim, istifa dilekçesini yazdım, Behiye abla ile yolda telefonla konuşmuştum,

-"İşi bıraksam bile ihbar süresi var!"
-"Kaç paraysa ver parasını, hemen bırak işi!"

dedi. İhbar tazminatını hesaplayıp muhasebeye gidip makbuzla yatırdım, her kesle vedalaştım. Sevgi nerdeyse ağlayacaktı, ona usulca,

-"Manyak, daha serbest olacağız, rahat ol!"

deyince bir an gözleri parladı.

Öğlen eve gittim. Karım Behiye abla ile konuşmuş, Behiye abla,

-"Kızım siz gidin tatilinizi yapın, biz Orhan'la şu ölüm veraset vs. işlerini halledeceğiz, meşgul olacağız zaten!"

demiş. Kayınpeder de yazlıktaki okey arkadaşlarını özlemişti, toparlanıp yazlığa gittiler, ben de merhum Mehmet amcanın ablası olan 80 yaşındaki kadını evine götürdüm, kadın yolda,

-"Bu Behiye çok çekti bizim huysuzdan, azıcık rahat etsin bari garibim!"

dediğinde hayret ettim. Geri dönerken Fatma'yı aradım.

-"Buyur kocacığım!"

diye açtı telefonu.

-"Geliyorum!"
-"Tamam!"

dedi. Yine değişik bir şeyler giymişti, üzerinde bustiyere benzer kadife bir sütyenimsi ama göbeğe doğru inen kumaşı olan, altında yine siyah deri gibi bir G-String vardı.

-"Kocacığım gelmiş!"

dedi. Rolünü sevdiğimi bilerek,

-"Ama pezevengim bu gün yok, spaliyi ben alacağım!"

dedi. Çıkarıp portmantoya 100 Dolar koydum

-"Oooo, başka müşteri almam bu gün!"

dedi. Hemen sikişe başladık, amından ve götünden siktim, bana,

-"Orospunu sen sat, pezevengimden memnun değilim, yeterince müşteri bulamıyor, bu amcık yaraksız kalıyor!"

diye diye boşaldı ve boşalttı. Fatma'yı karşıma oturttum, birer sigara yaktık.

-"Anlat bakayım Mehmet amca ile kocanı!"
-"Haa, beraber kadastroda çalıştılar, sonra da bu binayı yaptılar, binanın bu benim oturduğum kısmı benim, karşı daireler yukarı kadar Behiye'lerin, aşağıdaki dükkanlar da aynı, kocam Mehmet'in bir kaç yamuğunu yakaladığı için bana bu kadar yeter deyip ortaklıktan ayrıldı, Mehmet devam etti!"

dedi. Ben de olayı anlattım ve

-"Behiye abla işlere yetişemiyormuş, onun için çalışmamı istiyor!"
-"Oooo desene kervana o da katıldı!"

diye gülmeye başladı.

-"Yok be!"
-"Hadi hadi!"

dedi, sonra da,

-"O kadın çok tehlikelidir ama tuttuğunu da çok tutar. Gerçi kadın çok çekti Mehmet abiden o yüzden ne yapsa hakkıdır!"

diye de ekledi. Her kes seviyordu Behiye ablayı demek ki. Sevgi’de, Fatma’da bahsetmemişti daha önce ama Sevgi Fatma'nın kiracısıydı. Fatma'nın anlattığına göre Mehmet amcanın ablası çok zengin bir adamla evliymiş, bir oğlu varmış, o da ticaret yaparmış ama 3 yıl önce Gemlik’ten yatıyla açılmış, Mavi yolculuğa çıkıyormuş, yat batmış kurtulan olmamış.

-"bu olaydan sonra Hatice teyze birdenbire çöktü, kocası da 6 aya kalmadı kahrından öldü, şimdi onun malını mülkünü kim idare ediyor bilmiyorum ama duyduğuma göre vekaletler Behiye'deymiş!"

dedi. Fatma'ya teşekkür edip oradan çıktım ve kendi evime geldim, Behiye ablanın zilini çaldım, kapıyı açınca

-"Muhittin burda!"

dedi ama ikisi de giyinikti. Muhittin'e,

-"Sen git aşkım, bizim iş konuşmamız lazım, ben en kısa sürede sana geleceğim!"

dedi. Koridorda eline sarı bir zarf verdiğini gördüm. Muhittin gittikten sonra bir muhasebecinin adını ve telefonunu verdi ve

-"Şimdi bu yavşağı aradım, senin evrakları alacağını söyledim, ilk önce öyle bir yer bulacaksın ki ön tarafı büro olacak. Nasıl halledersin bilmem, arka tarafı tam teşekküllü daire olsun ki misafirlerini ağırlayabilesin, aradan gizli bir kapı yaptır ama dairenin asıl giriş kapısı arkadan olsun, iki taraf ta birbirini görmesin, iki tarafında da park yeri olsun, gerekirse arsa bul ve inşa ettir ama çok hızlı davran, kaç para gerekirse harca!"

dedi, sonra kalkıp beni yatak odasına götürdü, kasayı açtı, 100.000 Dolar çıkarıp verdi.

-"Kasanın şifresi bu, ne kadar lazımsa gelir alırsın!"

dedi, evin anahtarını da verdi ve

-"Bir de genel vekalet çıkartalım sana!"

dedi. Hatice teyzeyi sordum.

-"O işler sonra, önce kendimizinkiler sonra onu da anlatacağım. Nerden duydun?"
-"Senin Fatma!"
-"Benim Fatma, aaaa!”

dedi. Kadınla her hikayeyi anlatmıştım ama yerini yurdunu söylememiştim.

-"O yapmazdı! Ona kaç kez dedim kocası ölünce, bulalım sana birini diye ama kabul etmedi!"

dedi. Ben de gülerek,

-"Ama ben yaparım!"
-"Beni Muhittin'e götür şimdi!"

dedi. Götürüp bıraktım, aklıma Sevgi geldi,

-"Yalnız mısın?"
-"Fatma abla var!"
-"Daha iyi, geliyorum!"

dedim. Bir kaç bira aldım, gidip Fatma ile Sevgi'yi evire çevire siktim, bu kez onlar beni Jigolo olarak kiralamış rolü oynadılar ve gündüz bıraktığım 100 Doların üstüne bir 100 Dolar daha alıp çıktım.
Published by afuygun
10 months ago
Comments
Please or to post comments