Çok Hızlı - 9

Eve varıp daire kapısını açarken terasa çıkan merdivenin ordan bir mırıltı duydum, kafamı kaldırıp baktım, Güzin burnunu çekiyordu, kapıyı açtım elimle buyur işareti yapıp içeriyi gösterdim. İçeri geçti, kapıyı kapatır kapatmaz

-"Neden bana orospu muamelesi yapıyorsun?"

diye sordu.

-"Çünkü orospu sikiyormuş gibi davranmak beni tahrik ediyor! Karşımdaki kadının da benim de küfür ederek ya da aşağılayarak sevişmesi çok hoşuma gidiyor!"

dedim. Bu davranışımın ona has bir şey olmadığını söylediğimde gülmeye başladı.

-"Ne oldu?"
-"Beni öyle aşağılayarak becerdiğinde inanılmaz zevk aldım, sonrasında kendimi paçavra gibi hissettim ama o günden sonra aklıma geldikçe ıslandım, kendimi parmakladım, Ümit beni sikmeye çalışırken bile onun sadece o akşamlık gelen müşteri, benimse parasını alıp amını peçeteyle silecek orospu olduğumu hayal ettim ve ancak o zaman orgazm oldum!"

dediğinde, ben de gülmeye başladım. Elinden tuttum ve

-"Yavrum bu akşam boş musun? Kaç para sabaha kadar sınırsız sikiş?"
-"Ağanın eli mi tutulur, gönlünden ne kopuyorsa ver kocacığım!"

dedi şuh bir sesle. Cüzdandan bir miktar para çıkarıp verdim, paraları büküp göğüs arasına soktu, ben de yarağımı çıkardım, Fatma ve Sevgi'nin götünde dolaştırıp boşaldığım yarağımı Güzin'in ağzına verdim.

-"Saksonu görelim orospu!"

dedim. Nasıl da vahşi, nasıl da iştahla emiyordu taşaklarımı avuçlayıp, zaten boşaldığım için boşalmam uzun sürecekti. Güzin'in ağzı uyuşmaya başlamıştı, kalkıp,

-"Parasını verdiğin amcığımı sikecek misin?"

dedi. Bu tavrına karşı ödülü hak etmişti, parmak hareketimi yaptım, hıçkıra hıçkıra orgazm oluyordu, sonra domaltıp yarağımı göt deliğine dayadım.

-"Hayır!"

deyince,

-"Ben parasını verdim, sınırsız dedim!"

diye ısrar ettim. Çaresiz boyun eğdi ama ilk kez götü sikilecekti.

-"Kocacığım krem!"

dedi. Yatak odasından krem alıp geldim, koridorda parmaklarımla göt deliğini gevşetene dek parmaklayıp, yarağımın kafasını soktum.

-"Acıyor kocacığım!"
-"Sus lan orospu!"

deyip kalçasına sert bir tokat indirdim.

-"Ahhhh!"

deyip kendini geri itti. Ben götünü kıpkırmızı yapana dek tokatlarken kendisi köklediği yarağımda götünü götürüp getiriyordu, taş çatlasa beş dakika dayanabildim,

-"Yeter, dön ve çömel!"

dedim, döllerimi yüzüne, dudaklarına, saçlarına attırdım, sonra gitmesi için kapıyı açtım. Güzin tam çıkacakken, karşı dairenin açık kapısının önünde duran Behiye abla ile göz göze geldik, mantosu üstünde, elinde bavul, kaşlar çatık bir Güzin'e, bir bana baktı. Benim üstümde sadece boxer vardı, Güzin'in üstünde de plaj elbisesi, saç baş dağınık, yüzünde döllerim, içerden kocasının sesi gelince,

-"Geliyorum *******!"

deyip kapıyı çat diye kapadı. Güzin koşa koşa aşağı kaçtı, ben de kapımı kapadım, içimden eyvah boku yedik! dedim. Az sonra Güzin'den mesaj geldi,
*Ne yapacağız?
*Bilmiyorum, dur bakalım!
diye cevap yazdım. Yattım ama korkudan uyuyamadım, karıma söylerse rezil olacaktım, bir bira açıp balkona çıktım, çevrede kimse yoktu, sadece içerinin ışığı yanıyordu, karanlık balkonda sigara ve bira içiyor, Güzin habire mesaj yazıyordu, derken yan balkonun kapısı açıldı, onların da içerde ışık yanıyordu ama balkon karanlıktı, korka korka baktım, Behiye abla parmağıyla seni gidi yaramaz seni! işareti yapıyordu ama dikkatimi çeken bunu gülümseyerek yapmasıydı.

Gece yarısı mesaj sesiyle uyandım, Çiğdem,
*Babam...
yazmıştı. Babası vefat etmişti.
*Başın sağolsun! Geleyim mi?
*Kesinlikle hayır!
diye cevap geldi. Tekrar yatıp uyudum, sabah 07:30 da kapının çalınması ile uyandım, kapıda Behiye abla vardı, beni itip içeri girdi, Behiye ablanın 45 yaşında olduğunu, kocası Mehmet amcanın da 75 yaşında olduğunu ve Behiye ablanın onun ikinci karısı olduğunu biliyordum ama otoriter ve sert bir kadın olduğunu çok önce öğrenmiştim.

-"Bak Orhan’ım, akşamki yaramazlığın bana bir şey anımsattı!"
-"Nedir abla?"
-"Bugün kaça kadar çalışıyorsun?"
-"16:00"
-"İyi, saat 17:00'de bu adreste ol, yoksa karışmam!"

deyip elime kağıdı tutuşturup çıktı. Güzine yazdım,
*Rahat ol, akşam üzeri Behiye abla ile konuşacağız!
diye ama Güzin halen tırsıyordu.

Akşam üzeri diğerlerinin (Merve, Fatma ve Sevgi) ısrarlarına rağmen işim var! deyip geçiştirdim. Şimdilik karımın yazlıkta olduğunu Behiye abla ve Güzin hariç bilen yoktu, verdiği adrese gittim, kapıyı 50'li yaşlarda bir adam açtı. Adam yaşına rağmen fit bir herifti, saçları kırlaşmamış olsa yaşı belli olmayacaktı, Behiye abla mini bir etek, üstünde ip askılı bir body ile koltukta oturuyordu, şok olmuştum, bu kadın normalde ayak bileklerine kadar manto giyip, kafasını kafamın iki katı türbanlara saran bir kadındı.

-"Gel Orhan’ım, gel!"

dedi. Filmlerde seyrettiğim koğuş ağaları gibiydi, adama,

-"Muhittin, bira getir!"

dedi. Adam iki bira ile geldi, birini bana, birini Behiye ablaya verdi, sonra da Behiye ablanın ayakları dibine çöktü, Behiye abla uzun ojeli ayak tırnaklarıyla adamın yere koyduğu elini ezerken bira bardağından büyük bir yudum içti, sonra,

-"Bu piçe kaç zamandır yetmediğini, bir iki arkadaş edinmesini söylüyorum ama piç kaptırırım korkusuna getirmiyor kimseyi, ben de çıkıp arayacak durumda değilim, iyi denk geldin!"

deyip kahkaha attı. Birasından bir yudum daha içip kalktı ve

-"Ben içeri geçiyorum, hazırlanıp gelin!"

diyerek yatak odasına geçti. Soyunurken Muhittin abi anlattı, dört yıl önce sokaklarda yaşarken bulmuş bunu, bu evi dayamış döşemiş, her türlü ihtiyacını karşılıyormuş, haftada bir iki kez gelip buna köle muamelesi yapıp kendini siktirip gidiyormuş.

-"Yazlığa gittiklerinde 10 günde bir ancak geliyor ama yoruldum, ah parasızlık!"

dedi. O sırada,

-"Hadi lan nerde kaldnız?"

diyen Behiye ablanın sesi gürüldedi içerden. Muhittin abi,

-"Bu apartman bu orospunun, ondan rahat bu kadar!"
-"Behiye ablanın bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum!"
-"Bunun gibi onlarca gayrımenkulu var!"

dedi. Meğer kocası Mehmet amca inanılmaz zenginmiş, zaten Behiye ablanın kullandığı araba biraz fikir veriyordu. Çırılçıplak soyunup içeri geçtik, sanki yatak odası değil de işkence odası gibiydi, yatağın her iki ucunda da deri kemerden kelepçeler vardı, Behiye abla ojeli parmaklarının olduğu ayaklarını havaya kaldırıp,

-"Yalayın!"

dedi. Muhittin abi bir ayağından ben bir ayağından yalamaya başladık, Behiye abla bir süre sonra,

-"Getir!"

dedi. Muhittin abi çekmeceden deri bir şey alıp Behiye ablaya verdi, kadın eline alıp şaklattığında kırbaç olduğunu fark ettim. Muhittin abinin sırtına iki kez vurdu kırbaçla, bir kez de bana vurup,

-"Yalayın lan piçler!"

diye bağırdı. Kırbacı ikinci kez salladığında tutup elinden aldım ve

-"Ne lan amk orospusu, değil karıma söylemek yedi düvele duyursan ne olur anasını avradını siktiğim orospusu!"

deyip iki tokat attım. Behiye abla şok olmuştu, bunu yapacağımı hiç beklemiyordu. Kırbacın en az 30 cm'*** sapını amına yarısından çoğunu soktuğumda,

-"Ahhhh!"

diye bağırdı.

-"Muhittin abi bağla şunun elini ayağını!"

dedim ama Muhittin abi korkuyordu.

-"Hadi abi!"

deyince, yatağın başucundaki deri kelepçelere bağladı. Şimdi Behiye orospusu yatağa el ve ayaklarından bağlı halde kıvranıyor,

-"Ananızı siktim lan sizin!"

diye küfürler savuruyordu.

-"Gel abi ne yapmak istersen senindir!"

dedim. Muhittin abi halen korkuyordu. Ben,

-"Neler var başka?"

deyip çekmeceleri karıştırdım. Her türlü sado mazoşist alet ve hükmedenlere özgü materyal vardı, ağzına bağlayacağım topu aldım, Muhittin abi,

-"Defalarca bana bağlayıp kırbaçladı orospu!"

dedi. Kayışından bağladık, orospunun sesi kesilmişti, Muhittin abiye,

-"Abi bu iş öyle de bitti, böyle de! Battı balık, yan gider! Bari intikamını al, ne yapmak istiyorsan yap orospuya!"

dediğimde, gidip mutfaktan, en kalınından ve uzunundan 2 **** patlıcan getirdi, birini amına sürtmeye başladı. Sürttükçe amı ıslanan Behiye ablanın amına patlıcanı soktu, Behiye abla ağzını çözmemiz için sesler çıkarınca, ağzındaki topu çözdük, ağzı serbest kalınca,

-"Ulan orospu çocuğu, seni aldığım çöpten daha kötüsüne bırakacağım!"

diye bağırdı. Muhittin abi gülerek koca patlıcanı amında ileri geri sokup çıkarıp Behiye ablanın sularını akıtırken patlıcanı amında bıraktı, Behiye ablayı bağlı olduğu kelepçenin elverdiği kadar yan çevirip bacağının birini hafif kaldırıp diğer patlıcanı kuru kuru göt deliğine sokmaya başladı. Behiye abla,

-"Ne olur yapma Muhittin, kulun kurbanın olayım!"

diye bağırıyor, Muhittin abi gülerek,

-"Eee, hangi çöpe bırakacaksın beni? Orospu!"

diye diye patlıcanı götüne sokuyordu. Behiye abla ise,

-"Aşkım bırakır mıyım ben seni hiç, sikicim, erkeğim, yapma, çıkar!"

diye yalvarıyordu. Onları o halde bırakıp salona geçtim ve elbiselerimi giyindim, geri yanlarına gidip telefonumla bir kaç resim çektim, Muhittin abiye,

-"Devam et abi, sakın yumuşama, orospunun aklı başına gelsin, merak etme elimde bu resimleri varken ikimize de bir şey yapamaz artık!"

deyip çıktım. Güzin'den bir sürü mesaj vardı, merakla Behiye abla ile ne konuştuğumuzu soruyordu, cevap olarak Behiye ablanın amına götüne patlıcan sokan Muhittin abinin yataktaki resimlerini yolladım, Güzin'den gelen cevap,
*Sen var ya sen
oldu. Sabah Merve mesaj attı.
*Çok özledim ama elemanım, hani sana bahsettiğim, evini paylaştığımız okul arkadaşım, babasını kaybetti, sırf ona güvenirdim, o yüzden bir kaç gün görüşemeyebiliriz!"
İçim cız etti, demek ki aşkım Çiğdem bir süre yoktu. Tam kapıdan çıktığımda Behiye abla kendi dairesinin kapısını açtı ve

-"Orhan, bir saniye!"

dedi. Sertçe,

-"Ne var?"

dedim. Kolumdan tutup beni içeri çekti.

-"Yıllar önce Mehmet amcanla evlendiğimde yaşlıydı ve o öyle istiyor diye hep emretmek zorunda kaldım, bundan ben de zevk aldığımı sanıyordum oysa dün bana yaşattığın şey bambaşkaydı, kimse de bu güne dek denemedi!"

deyip portmantodan koca bir sarı zarf çıkarıp,

-"Bu senin!"

dedi. Açmadan zarfı aldım çıktım ama merak ediyordum, arabaya oturup açtım, zarftan koca bir tomar Dolar çıkınca dudağım uçuklayacaktı.

Akşam eve döndüm. Merve Çiğdem'in yokluğunda işine sahip çıkıyordu, Fatma, Sevgi ve Güzin umurumda değildi zaten. Yemeğimi yiyip yatsı ezanını duyunca Behiye ablaya mesaj attım,

-"Evdeyim, müsaitsen gel!"

diye. Bir kaç dakika sonra kapıları açılıp kapandı, bizim kapı çalınmadan açtım, misafir odasına buyur ettim.

-"Ne içersin?"
-"Ne ikram edersen."

dedi ılımlı bir şekilde. Bira açıp getirdim, bardağın yanına zarfı da sehpaya koydum ve

-"Bunu istemiyorum!"
-"Manyak mısın sen?"

dedi gözlerime bakıp.

-"İstemiyorum!"
-"Oğlum bende bundan daha eşek yüküyle var!"

dedi. Şaşırmıştım,

-"Nasıl?"

dedim yüzüne bakıp.

-"Bu mehmet iti kadastro müdürüyken tonlarca rüşvet alıp imar planları ile oynamış, benle evlenince de çocukları karşı çıktı diye onları mirasından mahrum bıraktı, hepsi bana kalacak teneşir paklayasıcadan, sen de benim doğruyu görmemi sağladın, o yüzden bu sadece avans, sen rahat ol, ne zaman ulaşamadığın maddi bir isteğin olursa bana yaz yeter!"

dedi ve zarfı bana uzattı, alıp kenara koydum.

-"Bak..."

dedi ayağa kalkıp,

-"Senin sayende Muhittin'i ne kadar sevdiğimi anladım, herifin de içinde aslan varmış, pestilimi çıkardı, senin sayende hayatımda ilk kez mutluyum, ne olur parayı dert etme git arabanı değiştir, köşedeki galeriye git, benim adımı ver sana ve Muhittin’e benim arabanın sıfırını ayırttım!"

dedi. Ne diyeceğimi bilemeden ağzım açık kalakaldım.

Ertesi gün sabah uyandığımda Çiğdem'den halen haber yoktu, aradım telefonu kapalıydı, arabamla işe giderken Behiye abladan mesaj geldi,
*Akşam üstü iş çıkışı geleceğini galeriye bildirdim, işlemlerini yapıp arabanı hazır edecekler
diyordu. Akşam üstü galeriye gittim, kapı önünde bir siyah birde kırmızı bir 4x4 vardı, içeri girdim, Muhittin abi de galerideydi,

-"Sağ ol be Orhan’ım!"

diye karşıladı beni. İşlemlerimiz yapıldı, dışarı çıktım, o ana dek dikkat etmemiştim, plaka, adım ve soyadımın ilk harfleri ve doğum yılımın son 3 rakamıydı, kendi kendime ulan bunu karına nasıl açıklayacaksın bakalım dedim. Eski arabamı da galeriye sattım, Behiye ablanın verdiği dolarlara ekleyip bankaya bir hesap açıp yatırdım. Dünden bu güne epey bir nakitim ve sıfır bir 4x4 arabam olmuştu.

Akşam eve gidip, herkese kısa mesajlarla kızımı mazeret ederek müsait olmadığımı yazdım, karımın yazlıkta olduğunu bilen Güzin'e ise mesaj yazmama gerek yoktu, kocası vardiyadan dönmüş evdeydi, Behiye ablaya mesaj attım.
*Birayı açtım, ısınıyor!
diye. Bir kaç dakika sonra geldi, içeriye alıp,

-"Mehmet amcanın haberi var mı geldiğinden?"
-"Yok! Yatsıyı kılıp yatar dürzü, Hacer ablaya indiğimi söyledim!"

dedi. Bardağı kaldırıp teşekkür ettim. Behiye,

-"Anlat bakalım şu orospuları, bir tek Güzin orospusu ile kaldığını sanmam sendeki kazulet karı varken!

dedi. İlk andan itibaren anlatmaya başladım, anlattıkça da detaya giriyordum, bir ara baktığımda Behiye abla eteğini sıyırmış parmakları amında, gözleri kapalı hem dinliyor hem amcığını parmaklıyordu, ben de yarağımı çıkarıp sıvazlayarak anlatmaya devam ettim, özellikle Fatma ile orospu sikişini anlatırken artık Behiye abla kendini kaybetmiş boşalan bira şişesini amına sokup çıkarır olmuştu. Bira şişesinin yanlarından amının suları bacaklarına akıyordu.

-"Yuh amk!"

dedim yüksek sesle. Gözlerini aralayıp sıvazladığım yarağıma baktı, boşalmaya yakın olduğumu anlamıştı,

-"Gel boşa akıtma!"

dedi, yarağımı ağzına aldı. Boşalıyor muydum, sağılıyor muydum anlamadım, kadın gerçekten profesyoneldi, tek damla kaçırmadan tüm döllerimi yuttu, bir bira daha istedi.

-"Mehmet amcaya bira kokacaksın!"
-"Sadece yataklar değil 10 yıldır odalar bile ayrı, dürzünün horultusunu mu çekeceğim!"

dedi. Biraları açtım.

-"Bak beni alıştırırsan her akşam gelir biranı içer döllerini yutarım"
-"Yaz sonuna kadar müsaitim, sorun değil!"

dedim. Behiye abla,

-"Bir ara şu Güzin orospusunu çağır da benim önümde sik bakalım nasıl orospu rolü yapıyor! Ona de ki, 1.000 Dolar var işin ucunda ona göre rolüne alıştırma yapsın, siktiğin bütün karıları anlatcaksın bana ben de böyle şişeleri amıma sokup zevkten kuduracağım!"
-"Tamam!"

dedim. Ona sadece Çiğdem'i anlatmamıştım, o bende saklı kaldı.
Published by afuygun
10 months ago
Comments
Please or to post comments