Çok Hızlı - 7

Ertesi sabah iş yerine gittiğimde Sevgi bir karış suratla geldi, ne olduğunu sordum.

-"Hikmet..."

dedi. Dersane Balıkesir'de şube açmaya karar vermiş, Hikmet'e de orda satınalma vs. gibi işlere bakmasını teklif etmişler, maaşı da yükselecekmiş.

-"Ne yapacaksınız ya?"
-"Hikmet gidecek, dersane içinde bir odada kalacak, hem gece bekçisi gibi de olacak, sonra memnun kalırsa bizi de alacak yanına!"

dedi. İçimden ha bir eksik ha bir fazla! Dedim, aklımda ne Sevgi, ne Fatma, ne Merve, ne de Güzin vardı aklım fikrim dün Merve’yi siktikten sonra mutfakta gördüğüm sarışın kadındaydı, ona nasıl ulaşabileceğimi bilmiyordum, aklımdan çıkmasa da elimden gelen bir şey yoktu, zamana bırakmaya karar verdim.

Öğleden sonra resmi kurumlarda işlerim vardı, o işler için dışarıya çıktım, şirket tarafından özel sağlık sigortası kapsamında anlaşılan bir özel sağlık kurumu ile görüşmem vardı. Saat 14:30'da görüşmeye girdik, fabrikaya gelip işçilere hizmetlerini detaylı anlatmaları konusunda anlaştık, bir çay içimi içeride kaldım, tam otoparka doğru yürüken yine şansım yaver gitmişti, o sarışın kadın hastaneden çıkmış minibüs durağına doğru yürüyordu, hemen peşinden gidip,

-"Pardon, merhaba!"

dedim. Dönüp baktı ve

-"Siz miydiniz Orhan bey?"
-"Özür dilerim, ben isminizi bilmiyorum!"
-"Çiğdem ben!"
-"Gelin minibüsle uğraşmayın, ben bırakırım sizi! Nasıl oldunuz?"
diye sordum.

-"Düne göre çok iyiyim, doktor sadece üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu, biraz dinlenirsem iki güne bir şey kalmayacağını söyledi!"
-"O zaman eve herhalde, değil mi?"
-"Evet, zahmet olmazsa."

dedi. Yolda,

-"Size teşekkür etmeliyim aslında!"
-"Neden?"
-"Merve ile birlikte olmaya başladığınızdan bu yana arkadaşım çok mutlu, bu da hem iş yerine hem de bizim dostluğumuza yansıyor, sağolun!"

dedi. Tebessüm ettim ve

-"Ne demek ben de mutluyum!"

dedim. Evin önüne geldiğimizde,

-"Bir kahve ikram edeyim!"
-"O zaman 5 dakika sonra sizdeyim! Ufak bir işim var!"
-"Tamam!"

dedi. Müdavimi olduğum lokantaya gidip kelle paça doldurttum, belki de içmez diye mercimek çorbası da aldım ve tekrar Çiğdem'in evine gittim.

-"Bunlar ne?"
-"Benim müthiş grip ilacım!"

dedim. Merakla baktı.

-"Bu kelle paça, bu da sakatat yemiyor olabilirsin diye mercimek çorbası!"
-"Tamam ama beraber kaşıklarsak!"
-"Olur!"

dedim ama ben çorbaya dokunmadım, bol sirke ve sarmısaklı kelle paçayı afiyetle yedi.

-"Ohhh, gerçekten de içim ısındı! Eee ama bu sarımsaklıydı, leş gibi kokacağım şimdi!"
-"Bu gün sevgilinle öpüşmek yasak!"

dedim gülerek, o da gülerek,

-"Sevgilim olsaydı öpmezdim!"
-"Bu kadar güzel bir kadının yalnız olması imkansız!"
-"Maalesef, hem de uzun zamandır!"

dedi. Fabrikaya dönmem gerekiyordu.

-"Şimdi yatıp dinlenmelisin, ben gidiyorum ama telefon ederim!"

deyip telefon numarasını aldım, elinden tutup kanapeye yastığa uzanmasını sağladım, içeriden de bir battaniye alıp üzerini örttüm, alnına bir öpücük kondurup,

-"Şimdi terlemelisin!"

deyip evden çıktım. Kapıyı çekerken arkamdan öyle güzel bakıyordu ki. Saat 16:00'da iş çıkışı Fatma'yı

-"Geliyorum!"

diye aradım, Çiğdem'e kalkan yarağımı birine indirtmem lazımdı. Fatma yine harikaydı, dantelli siyah bir büstiyer, amcık kısmı şeffaf bir tanga, bacaklarında baldırlara kadar gelen ince siyah jartiyerl, çoraplar ve topuklu siyah terliklerle,

-"Kocacığım senin için yeni aldım!"

diye gülümsüyordu. Bazen böyle oyunlar oynuyorduk.

-"Paranı peşin mi vereyim çıkışta?"
-"Çıkışta pezevengim alır!"

dedi rolüne kendini kaptırmış halde,

-"Muamele ister misin kocacığım, yoksa direkt sikecek misin?"

diye gülümsüyordu.

-"o güzel dudaklarınla sakso istiyorum yavrum!"

deyip kalçalarını tokatladım, hemen diz çöküp fermuarımı açtı, yarağımı çıkarıp önce tükürükledi sonra emmeye başladı.

-"Offf!"

dedim, kafasını tutup ağzında git-gele başlayarak,

-"Sen şimdiye dek gitttiğim en güzel sakso çeken orospusun!"
-"Bahşişimi isterim o zaman kocacığım!"

dedi. Birbirimizi kudurtuyorduk, yatağın kenarında kendime doğru çekip dizlerinin altından ellerimi geçirdim, ben ayakta, o sırt üstü yataktaydı, yarağımı amcığına hizalayıp kafasını amcık dudaklarının arasına sürterken sırılsıklam olmuş amcığını kastedip,

-"Yavaş sik ama kocacığım, biliyorsun o benim sermayem!"
-"Nazikçe sikerim ben orospumu!"
dedim. Fatma’da ben de sikişmekten çok konuşmaktan, hele böyle küfürlü konuşmaktan çok zevk alıyorduk ama bunları Sevgi ve Hikmet'le olduğumuz 4'lü sikişlerde hiç yapmıyordu.

-"Nazikçe sik orospunu ki senden sonra başka müşterilerimde var onlara da kalsın sularımdan!"

diye inliyordu.

-"Kaç kişiyle sikişecek orospum bu gün?"
-"Bilmem, müşteriye bağlı, 4 belki 5!"
-"Hepsi aynı anda sikse ne olur orospumu?"
-"Ohhhhh, bayram olur, bayram!"

dediği anda ikimiz de boşaldık. Sigaralarımızı yaktı,

-"Çek kocacığım!"

deyip birini uzattı, diğer eliyle de yarağımı sıvazlıyordu.

-"Biraz daha bahşiş verirsen götümü de sikebilirsin ama pezevengime söylemek yok tamam mı kocacığım. Orospular dudaktan öpüşmez, götten de vermez biliyorsun ama bu sana özel kocacığım!"

dediğinde yarağımın yarısını götüne gömmüştüm bile.

-"Sik orospunun götünü, öbür müşterilerim de gelsin, biri amımı siksin, biri ağzıma, biri elime versin yaraklarını, her tarafımı dölleyin!"

diye inim inim inliyor, götünü sikerken bir elim de amını sıvazlıyordu. Fatma orgazm olunca ben götünde bir kaç git-gel daha yaptım. Ben de boşalmak üzereydim, yarağımı götünden çıkarıp yüzünü çevirdim,

-"Ağzını aç orospu dilini çıkar!"

dedim ve uzaktan yüzüne saçlarına attırmaya başladım.

-"Immmm, ımmmm!"

diyerek diliyle döllerimi havada yakalamaya çalışıyordu. Ağzı, yüzü, saçları bile dölle kaplanmıştı, sonra Fatma telefonunu uzatıp,

-"Böyle fotomu çek kocacığım, orospun reklam yapacak!"

dedi. Beni kapıdan öyle çırılçıplak, her yeri döl kaplı halde geçirdi ve

-"Yine gel kocacığım!"

dedi kırıtarak. Eve giderken bu akşam kayınpederlerde yemekte olacağımız aklıma geldi, kayınpederle balkonlarında rakı içiyorduk.

-"Damat sen yeni işe girdin, hem yoğunsun hem de izin alamazsın, biz torunumla kızımı da alıp biraz yazlığa geçmek istiyoruz. Bu yaz torundan uzak kalmamak için biz de yazlığa gidemedik, müsaade eder misin? Sen de fırsat buldukça hafta içi, hafta sonu gelirsin?"
-"Olur!"

dedim, zaten Karacabey Boğazı 1 saatlik yoldu.

-"O zaman yarın sabah ben gelir alırım onları!"
-"O zaman erken kalkalım, bavul hazırlasın!"

dedim. Karımla eve döndük, kız uyuyordu, özleyeceğim! deyip karıma 1 posta attım, o bavul hazırlamaya girişince de bir bira açıp balkona çıktım. Merve ortalıkta yoktu, Çiğdem'e yazdım.
*Nasıl oldun, biraz daha iyi misin?
*Senin çorba gerçekten etkili, bir de terledim, şimdi duştan çıktım. Süper hissediyorum, hatta aklım başıma geldi, kahve ikram edeyim dedim ama içmeden gittin, borcum var!
*Yarın işe gidecek misin?"
*Evet."
*O zaman yarın akşam müsaitsen gelir içerim!
dedim.

İkinci biramı içerken Faceden mesaj geldi, saate baktım, 23:15. mesaj Güzin'den geliyordu, şöyle bir düşündüm, Ümit 00:00-08:00 vardiyasındaydı, sabah ben fabrikaya girerken onun servise bindiğini görmüştüm, demek ki adam evden çıkar çıkmaz yazmıştı kadın. İçeri gidip karıma baktım, bavulları hazırlamış, uyanan kızımızı emzirirken neredeyse gözleri kapanıyordu. Uyandırdım, kızımızı yatağına yatırıp yarım ağızla iyi geceler dileyip hemen yatağa gömüldü, balkona dönüp mesaja baktım.
*Çok yoğunsun herhalde :)
*Sorma, bu aralar öyle :)
*Komşuyla mı meşgulsün bu kadar ?"
*Yok, işler! Sen neredesin?
*Aşağıda kaynanamdayım, Ümit gececi olunca beni buraya bırakıyor kaynanam da erkenden yatıyor, davul çalsan da uyanmıyor, canım sıkıldı, baktım balkondasın, mesaj yazdım!
dedi. Kafamı uzatıp baktım, karşı çapraz 2. katta üzerinde oturunca dizlerinin 1 karış üstüne toplanmış askılı bir plaj elbisesiyle balkonda oturuyordu, ben yukarıdan baktığım için iri göğüslerinin çatalı dar gelmiş elbiseden rahatça görülüyordu.
*Geliyorum!
diye yazdım. Gülümseyen emoji ile,
*Eşine ne diyeceksin?
*Boş ver onu, hallederim, Hacer teyze uyanmaz değil mi?
*Yok, zaten kulaklığı da çıkarıp yatıyor :)
dedi. Kalkıp karıma biram bitti, bira almaya çıkıyorum! diye not yazdım, dolaptan 2 bira alıp poşete koydum, dönüş için merdiven boşluğundaki ayakkabılığa soteledim, binada başka kimse olmadığı için rahatça aşağı indim, kapı yarı açıktı, Güzin karanlıkta koridorda boynuma sarıldı.

-"Ben yazmasam arayıp soracağın yok!"

diye sitem ediyordu.

-"Sitemin sırası değil şimdi!"

dedim. Elinden tutup,

-"Nereye?"

dedim. Yatak odalarından ters tarafa misafir odasına girdik. Hiç öpmeyle falan uğraşmadan ellerini yemek masasına dayayıp domalttım, aşağıya eğilip iki parmağımı amına götürdüm, daha parmaklarım değer değmez sırılsıklam amcığını fark ettim. Parmaklarımı sokup hareketi yapmaya başladığım anda sularını saldı, parmaklarımın her kıpırdanışında ya da sertçe giriş çıkışında, kolunu ısırıyor, buna rağmen deliler gibi sesi çıkıyor,

-"Ummmm, ohhhh, ahhhh, parmaklarınla ha, offfff, ahhh!"

diye inliyordu. Yerler, benim tişörtüm, bacakları, her yer su içinde kaldı, kasılmalarından kaç kez orgazm olduğunu anlıyordum. Dördüncü orgazmından sonra ayağa kalkıp yarağımı göt deliğine dayadım.

-"Hayır!"

dedi, yarağımı eliyle amına soktu, bir kaç dakika siktikten sonra tekrar tekrar kasıldığını hissettim, ben de boşalmak üzereydim, risk almamak için yarağımı amından çıkarıp döllerimi beline boşalttım, kalçasını tokatlayıp,

-"Benim gitmem lazım!"

deyip usulca evlerinden çıktım kendi evime döndüm, ayakkabılıktan biraları alıp evime girdiğimde saate baktım, 15 dakika da işlem tamamdı. Çok geçmeden yine mesaj geldi.
*Ne bu böyle, tamam çok güzel sikiyorsun ama orospu muamelesi yaptın bana, hayvan gibi sikip bıraktın, bir daha arayıp sorma beni!
yazmış. Kendi kendime, al bu da başka bir çeşit dedim. Daha iki dakika geçmeden bir mesaj daha.
*Hiç böyle aşağılanmamıştım!
yazıyordu. Ben cevap yazmadıkça bişeyler yazıp yolluyordu, telefonu kapatıp yatıp uyudum.

Ertesi sabah iş yerinde Sevgi çöpleri alırken,

-"Hikmet Pazartesi gidiyor, nasıl yapalım?"
-"Fatma'ya da söyle Cuma akşamı masayı kurun!"

dedim ama karımın yazlığa gittiğini söylemedim. Karım arayıp yola çıktıklarını söylediğinde saat 15:00 falandı, iyi yolculuklar diledim,

-"Cumartesi akşamı gelirim!"

dedim. Saat 16:00'da çıkınca Merve'yi aldım, evime gidip 1.5 saatlik seanslarımızdan birini daha yaptık, yine iki parmak hareketiyle başladım, bu kadın buna bayılıyordu. Her tarafın ıslanması, parmaklarımı çekip arada amcığını tokatlamam delirtiyordu Merve'yi, götünü sikerken o beni koltuğa oturtuyor, kendi eliyle amından akan sularla sırılsıklam olan göt deliğine bir seferde köküne kadar alıyor, ellerimi alıp göğüslerini avuçlatıp kucağımda hoplaya hoplaya amcığını parmaklayarak orgazm oluyordu. Merve'yi gönderdikten sonra arkadaşlarımla buluştum, güzel bir yemek yedik, ikişer kadeh rakı içtik. Saat 21:30'da Çiğdem'e yazdım.
*Kahve için geç olmadı değil mi?
*Hayır, ben de bekliyordum!"
yazmış. Ne olur ne olmaz diye 4 bira aldım, sapsarı saçları yine salık, dizlerinin üzerinde bir şort ve bir tişörtle açtı kapıyı. Makyaja veya kıyafete ihtiyacı yoktu, çuval giyse yüzüne kara çalsa bile eminim bu güzellik bozulmazdı. Hastalık geçmiş, suratına can gelmişti.

-"Belki kahveden sonra içeriz diye getirdim!"

deyip poşeti uzattım. Gülümsedi ve

-"Geliyorum!"

deyip mutfağa geçti. Onu sigara içerken görmemiştim, kahveler geldiğinde etrafa bakındım, kül tablası da sigara da yoktu. Anladı ve

-"İçebilirsin, hatta kahveyle ben de içerim!"

dedi. Edirneli olduğunu, mezuniyetten sonra iş bulamadığını, Merve bu iş yerini açıp çağırınca geldiğini, annesinin olmadığını, babasının da köyde olduğu için hayvanı tarlayı tapanı bırakamadığını o yüzden yalnız yaşadığını anlattı. Kahveler bitince gidip biraları getirdi, bardak yoktu,

-"Trakya’lıyız be yaaa!"

dedi gülümseyerek, şişeden içmeye başladık.

-"Merve ile mutlu musun?"

dedi, özele önce o girmişti.

-"Oldukça!"
-"O zaman niye başkası da var hayatında?"

dedi. Merve Sevgi'yi biliyordu ama devam edip etmediğini hiç sormamıştı.

-"Bursa’lıyız be yaaa!"

dedim ben de, diyecek bir şeyim yoktu. Saldırıyı geçiştirmenin yolu karşı saldırıydı.

-"Senin gibi bir güzelliğin yalnız olması çok ilginç!"

dedim. Gözlerinden bir an hüzün geçti, lisede çıkmaya başladığı bir çocuk olduğunu, ayrı şehirlerde okumalarına rağmen üniversitede de görüştüklerini, okullar bitip iş hayatına atıldıklarında evlenmekten bahsetmeye başladıklarında ise çocuğun iş yerinden biri ile aldattığını anlattı.

-"Onca yıllık aşk var, yapmış bir hata affedemedin mi?"

dedim. Gülmeye başladı ve

-"Kadın olsa belki affederdim!"
-"Hadi yaaaa!"

deyip gülmeye başladım. Getirdiğim biralar bittiğinde,

-"Viski var, içer misin?"

dedi. Yemekte de rakı içmiştim.

-"Boşver!"
deyip kendime çektim. Dudakları dudaklarıma değdiği anda kendini geri çekti.

-"Merve'ye bunu yapamam, o sana aşık!"
-"Biliyorum ama sanırım ben de sana aşık oluyorum!"

diye laf ağzımdan fırladı. Dudaklarımı parmaklarıyla kapadı ve

-"Hiiiişt! Sarhoş mu oldun?"
-"Bursa’lıyız be yaaa!"

dedim. O da,

-"Trakya’lıyız be yaaa!"

diye güldü. Kalkıp viski getirdi, artık iyice gevşemiştik.

-"Şu senin meşhur bir hareketin varmış, Merve kendinden geçtiğini söylüyor!"
-"Denemek ister misin?"
-"Pışıkkkk!"

dedi gözünü çocuk gibi açarak. Sabah uyandığımda onun yatağında, kollarımda o ama ikimiz de giyinik haldeydik. Demek ki gece kopmuştuk, başım çatlıyordu, alnından öptüm, gözlerini araladı, burnundan, yanaklarından öptüm, dudaklarını dudaklarıma gömdü, kollarıyla sıkıca sararak, sonra da kollarımdan ustalıkla sıyrılıp ayağa kalktı. Saçlarına bir toka geçirirken,

-"Anlayışın için teşekkür ederim, sen harika bir adamsın, şimdi kahvaltı zamanı!"

dedi. Yataktan fırlayıp belinden sarıldım arkadan, kalçalarını bana yasladı. Boynunu öpüp,

-"Pek romantik olmayacak ama çorba içelim mi?"
-"Trakya’lıyız be yaaa!"

Çorbacıdan sonra iş yerine 2 sokak mesafede arabadan indi, kendi kendime ne oluyor lan diye diye eve gidip üstümü değiştirdim. Başım ağrıyordu, iş yerine gitmeden eczaneye uğrayıp ilaç aldım, kahve ile kendime geldim, Çiğdem'le sevişmemiştik ama buna rağmen süper bir gece geçirmiştim, içim kıpır kıpırdı, muhteşem bir geceydi. Ona,
*Sevişsek bu kadar zevk alır mıydım bilmem?
*O duygusallıkla sevişsek sanırım efsane olurdu ama yapamam! Yazma, müşteri var ve de telefonum hep ortalıkta, Merve'nin eline geçmesin, ayıp olur!
yazdı en son. Takvime baktım günlerden Cuma, akşam üstü iş çıkışı eve gidip biraz dinlendim, uyumuşum, saat 20:00'de uyandım. Çiğdem mesaj atmıştı.
*Evden kaçabilirsen bir kahvelik uğrasana!
diyordu. Sevgi'ye evde biraz işim olduğunu, yemeğe başlamalarını, yetişeceğimi yazdım, nasılsa kimse eşimin yazlıkta olduğunu bilmiyordu.
Published by afuygun
10 months ago
Comments
Please or to post comments