Çok Hızlı - 6

Saat 16:15'de Merve’yi iş yerinin önünden aldım, gayet rahattı, bir kilometre kadar aralardan gittikten sonra çok daireli bir binanın önünde durduk, binaya birlikte girdik. İkinci katta bir dairenin kapısını anahtarla açıp beni içeri buyur etti.

-"Kimin burası?"

dedim içeri girince. Anlatmaya başladı, 5 yıl önce iş yerini açtığında beraber okuduğu estetisyen bir arkadaşını işe almış, kadın başka şehirden olduğu için burayı tutmuşlar, sonra ilişkisi başlayınca arkadaşıyla paylaşmış o da bir odasını Merve'ye vermiş.

İçeriye girince kapının üst kısmından aldığı anahtarla odasını açtı. Tam takım bir yatak odasıydı ama köşede bir masa ve iki koltuk, bir otel tipi mini buzdolabı da vardı.

-"İki yıldır kullanmıyorum o nedenle dolap falan boştur ama içerden bişeyler bakayım, ne içersin?"
-"Ne varsa!"

diye cevap verdim. İki dakika sonra buzlu viski ile dolu iki bardakla yanımdaydı.

-"Bize!"

dedim kadehleri tokuştururken.

-"Umarım!"

dedi. Kadehi elinden alıp dudaklarını dudaklarımın arasında aldım, ihtirastan daha çok duygusulallıkla öpüşmeye başladık, bir kaç dakika sonra iyice gevşemiş, kollarımda kendini salmıştı. Bisiklet yaka ipeğimsi bluzunu çıkardım, muhteşem pembe dantelli bir sütyen içinde göğüslerini avuçlayıp kulak memelerinden boynuna, sonra da göğüslerine kaydım, sütyenin üzerinden öpüp koklayarak soymaya başladım. Önce sütyen, sonra *** pantolonu, altta küçücük pembe tangası, sonra elimden tutup beni ayağa kaldırdı, kendisi de kalkıp gömlek düğmelerimi tek tek çözerken hiç acelesiz her düğmeden sonra açılan yerleri öperek kotumun düğmelerini çözüp çıkardı, sonra boxerımın üzerinden kalkmış yarağımı avuçlayıp,

-"Hımmm..."

dedi. Yere diz çöktü, önce yarağımın kafasına küçük öpücükler kondurdu sonra da ağzına alıp alıp çıkarmaya, arada tükürüp tekrar ağzına almaya devam etti, bu işi biliyordu. Bir kaç dakika yaladıktan sonra onu alıp koltuğa oturttum,

-"Ben de tadına bakayım!"

deyip öne doğru çektim, bacaklarını omzuma alıp dilimle amını keşfe çıktım. Çizgi gibi bir amı vardı, kalçaları ufacık ama çok güzeldi, amını ve göt deliğini uzun uzun emdim, klitorisini dilledim ve bir süre dilimle siktim, sonra ilk seferinde tüm sevgililerime yaptığım internetten öğrendiğim hepsinin müptelası olduğu2 parmak hareketimi yaptım, ortadaki 2 parmakla amcığa seri hareketlerle pompalayınca bu kadınların işer gibi amının suyunu getiren bir hareketti, Merve parmaklarımın ucunda kuduruyor, suları neredeyse yüzüme çarpacak kadar fışkırtıyordu. Bağırışları kesin dışarılardan duyuluyordu, öyle orgazm çığlığı ilk kez duyuyordum, elimi çektikten en az 5 dakika sonra gözlerini açıp,

-"Ne yaptın sen böyle? O nasıl bir hareket, hayatımda hiç böyle ıslanmamıştım!"

dedi. Oturduğu, kaykıldığı koltuğun önü su birikintisi kaplıydı, halı, koltuk sırılsıklamdı. Güldüm elinden tutup yatağa uzatıp,

-"Şu suların bir de tadına bakalım!"

deyip amcığına yumuldum. Bir kaç dakika yaladıktan sonra hareketlerinden tam kıvama geldiğini anlayıp üzerine çıkıp yarağımı amcığına soktum.

-"Ohhhhh!"

diye derin bir kavuşma nidası yükseldi aynı anda ikimizden de. Yarağımı köküne kadar sokup kafasına kadar çekip tekrar sokarken dudaklarını dudaklarıma aldım, nefes nefese hem öpüşüp hem sikişiyorduk, benim her darbeme o da kalçaları ve kasıklarıyla cevap veriyordu. Bir süre siktikten sonra Merve,

-"Geliyorum aşkım!"

dediğinde ben de döllerimi amcığına saldım. Rahattım, yolda gelirken başka çocuk istemediği için tüplerini bağlattığını söylemişti. Birer sigara yaktık, yastığın üzerine dirseğine dayadığı başıyla beni izleyip sigarasından derin nefesler alıyordu.

-"Eminim söylemişlerdir ama muhteşem bir adamsın!"

dedi. Gülümseyerek,

-"Karşımdaki muhteşemse ancak!"

diye cevap verdim.

-"Aşık oluyorum kesin!"

dedi yüzünü iki eliyle kapatıp. İçeride bir buçuk saat kalmıştık.

-"Beni iş yerime bırakır mısın?"

dedi, bıraktım. Arabadan inerken,

-"Yazarsın, doktor 2 gün daha yok!"

dedi. Eve giderken karım aradı, köyden dedesi ile babaannesi gelmiş, bu gece annelerinde kalabilirmiymiş diye sordu. Canıma minnet, eczacı arkadaşa uğradım, bir çay içip bitmiş olan bitkisel takviye hapından 2 kutu alıp, arabanın bagajındaki ilk yardım çantasına zulaladım, bir tanesini de içtim. Canım göt sikmek istiyordu, Fatma'yı arayıp eve gitmeden yarım saat zamanım olduğunu, özlediğimi söyledim, Fatma da,

-"İstersen 5 dakika olsun ona bile razıyım, bekliyorum!"

dedi. Fatma bu kez beni çırılçıplak karşıladı,

-"Zaman yok dedin!"

diye kıkırdıyordu. Mutfağa götürdü, balla kaymak koymuştu bir tabağa.

-"Aşkım!"

dedi, parmağını kaseye daldırıp ağzıma uzattı, emerek yalayıp yuttum, sonra sol göğüs ucuna koydu bir parça, ısırarak yaladım, sonra diğer göğsüne, göbek deliğine ve amcığına, hepsini yaladım, bir parmak ta ben aldım, bunu tezgaha ellerini dayayarak domaltıp bal ve kaymağı göt deliğine sürdüm, dilimle yalayıp parmağımı soktum. Ohhhh, ahhhh sesleri yükselirken amcığına dil darbeleri atarken orgazm oldu, amının sularını göt deliğine sürdüm ve yarağımı götüne sapladım.

-"Ahhh, aşkım yırttın, çok acıdı ama sik aşkım, harikasın erkeğim!"

diye inliyordu.

-"Yavrum bu göte hastayım, gerçi senin her yerine hastayım ya, offf, orospum benim!"

dedim. Sanki o da bu lafları dememi bekler gibiydi,

-"Ohhhh, sik beni, siktir beni, bu orospuyu sat sermayen olayım, sokaklarda her bulduğuna siktir beni!"

diye bağırarak parmaklarım amında, yarağım götünde çalışırken orgazm oluyordu, ben de götüne boşalıp sigaralarımızı yaktığımızda kocasının yatakta küfrederek sikmeyi sevdiğini, zamanla alışıp kendisinin de çok zevk aldığını anlattı. Zamanım yoktu, sigaradan sonra öpücükle uğurladı beni :)

Evime varınca güzelce bir duş aldım, sanki her yerim bal kaymak olmuş gibi yapış yapıştım, gelirken aldığım mezeleri açtım, balkondaki masaya 2 kadeh rakı doldurdum, fotoğrafını çekip,
*İkinci kadeh senin! Evde kimse yok!
deyip whatsapdan Merve'ye yolladım, az sonra Merve balkona çıkıp gülümseyerek,
*Yarım saat sonra!
diye yazdı. Saate baktım 21:30'du, hava yeni kararmıştı.

Yan komşum emekliydi, yazlığa Mayıs ayında gider Kasımda dönerdi, yaz olduğu için herkes ya tatilde, ya köyünde, ya yazlığındaydı, benim blokta tek ışık vardı o da ikinci katta oturan 75 yaşındaki gözleri görmeyen, kulakları duymayan teyzenin dairedeydi. Tüm siteye göz gezdirdim, otoparkta benim araba dahil 6 tane araç vardı oysa kışın araba koyacak yer kalmazdı. Tüm dairelere baktım, benim balkona doğru ışığı yanan 2 daire vardı, karşıdaki bloğun ön yüzü yani otoparka bakmayan yüzü geniş bir caddeye baktığından çoğu kişi o taraftaki balkonlarını kullanıyordu, yani biraz dikkatli davranırsak Merve'nin gelip gittiğini kimse göremezdi.

Yarım saat sonra otoparktan başörtülü, mantolu birisi geçti ve bizim binaya girdi ama karanlıkta kim olduğunu seçemedim, her halde ikinci kattaki teyzenin kızı veya gelini dedim, gelip gittiklerini bir kaç kez görmüştüm, az sonra kapımdan tırmalanır gibi bir ses geldi, kalkıp delikten baktım, başörtülü kadın sırtı dönük bizim kapıdaydı. Açtım kapıyı buyrun diyemeden döndüğünde Merve gülümsüyordu. İçeri girdi ve

-"Şaşırdın mı? Kamuflaj!"

dedi, sonra anlattı, meğer bizim doktor iç anadoludaki bir ilin bir kasabasındanmış, çevresi mutaassıp hatta sülalede açık kimse yokmuş, aralarında anlaşmışlar, Merve 2 yılda bir falan bayramlarda gidip 1-2 gün kalırmış, oraya kapalı gider, kapalı dönermiş.

-"İlk kilometrenin sonunda çıkarıyorum!"

dedi, gülüştük. İçerdeki ışıkları da söndürüp onu balkona aldım, kadehleri kaldırıp,

-"Bu harika güne!"
-"Harika adama!"

dedi, sonra usulca halıya uzanıp elimi uzattım.

-"Burda mı?"

dedi. Görülürüz diye etrafına bakındı, o da kimselerin olmadığını görünce yanıma uzandı.

-"Bana bu gün yaptığını tekrar yapar mısın?"
-"Sevdin mi?"
-"Bayıldım! O kısacık anda sayamadım ama ardı ardına kaç kez orgazm oldum bir bilsen!"

dedi. Onun bacaklarını dik ama kıvrık konuma getirdim, gidip içeriden kirli sepetine baktım, bir çarşaf aldım, getirip altına serdim, parmaklarımı daha amcığının dudaklarına değdirdiğimde bir anda kendini saldı, daha yeni dokunmuş, parmaklarımı içine bile sokmamıştım ama orgazm olduğuna yemin edebilirdim. Parmaklarım içinde piston gibi hareket ederken diğer elimle ağzını kapatmama rağmen sesi balkonda yankılanıyordu, amının suları öyle fışkırıyordu ki parmaklarımı çekip bazen amının dudaklarını tokatlıyor, sularını daha da fazla fışkırtıyordu. Bu kadar güzel bir kadının kölem gibi parmaklarımın ucunda kıvranışı kendime inanılmaz güvenmeme neden oluyordu, eliyle elimi tutmaya çalışıyor ama bunu hem ********* hem de tam olarak istemeden yapıyorduki eli güçsüz ve amaçsız sadece yeter der gibi sallanmasına rağmen ağzından,

-"Öldürdün beni, ohhh aşkım, öldüm!"

lafları dökülüyordu. Alta yanına yatıp hemen üstüme çektim, sanki son yüz metreye girmiş Gazi koşusundaki jokey gibi üzerime zıplıyor, arkaya uzattığı eliyle taşaklarımı avuçluyor,

-"Offf, nerdeydin sen aşkım, nerdeydin!"

diye orgazm olurken beni de boşaltmıştı. Kalkıp oturduk, karanlıkta kadehlerimizi elimize alıp içmeye devam ettik, 10 dakika geçmeden kapı çaldı, tırsıp 'Sus!' işareti yaptım Merve'ye. Gidip delikten baktım, kapının önünde bir kadın duruyordu, en fazla 25'lerindeydi, tanıyamadım ama tişört ve şortumla kapıyı açtım, kadın,

-"Merhaba!"

dedikten sonra eşimin adını söyleyip,

-"Çağırır mısınız?"
-"Şu an müsait değil, banyoda!"
-"Ben ikici kattaki Hacer hanımın geliniyim, görümcemle dönüşümlü olarak anneme yemek yapmaya geliyoruz, bu akşam sıra bendeydi ama sıvı yağ kalmamış varsa biraz sıvı yağ isteyecektim."
-"Bir saniye..."

dedim, gidip mutfaktan getirip verdim. Kadın teşekkür edip,

-"Peki, selam söyleyin eşinize!"
-"Kim diyeyim?"
-"Güzin ben, iyi akşamlar!"

dedi ve gitti. İçeri geçip soran gözlerle bakan Merve'ye omuzlarımı silkeledim, kadeh bitince de,

-"Aşkım ben gideyim, çocuklar uyanır falan!"

deyip öpücüğümü verip gitti. Balkon camını açıp giden Merve'nin arkasından bakarken gözüm ikinci kat balkonundan bir yukarı kaydı, bir giden mantolu kadına bir bana bakan Güzin ile gözgöze geldik.

Ertesi günü sadece mesajlarla geçirdik ama Sevgi çok ihmal edildiğini söylüyordu ki kesinlikle haklıydı, akşam eşim harika bir yemek yapmış direkt evdeydim. Yemekte bana,

-"Aşkım, akşam gelen giden oldu mu?"

diye sorunca başımdan kaynar sular döküldü.

-"Yooo!"

dedim ama bir an aklıma geldi,

-"Hacer teyzenin gelini mi neymiş bir kadın yağ istedi, onu verdim!"
-"Ben de onu sordum, bana mesaj attı, ışığı yanık görünce yağ kalmamış var mı diye sordu ben de Orhan evdedir, ben annemdeyim dedim!"

dedi. Karımın evde olmadığını bile bile neden gelmişti ki bu kadın? Yoksa, gördüm sobe mi diyordu? Kadınların bu ayak oyunlarına alışmaya başlamış, her hareketin altında bir şey arar olmuştum. O gece karımla güzel bir sikiş yaşadım, o uykuya dalınca bir kadeh rakı koyup balkona çıktım, Merve sabırsızca oturduğu koltukta bira şişesini havaya kaldırıp 3 diye işaret etti parmağıyla, sonra da hiddetli bakışlarla telefonu işaret etti. Baktım 20 tane mesaj vardı, Sevgi, Fatma ve Merve'den, kendi kendime lan oğlum aldın başına belayı! dedim. Öyle bir düzene oturtum ki haftanın her günü birini sikiyordum. 15 günde bir Hikmet, ben, Fatma ve Sevgi 4'lü yapıyor, masalar kuruyorduk, bazen gün içinde hapımı alıp akşam üstü Merve ile başlayıp, Sevgi ile devam edip, Fatma ile final yapıp eve geliyor duştan sonra bir tur da karımı sikiyordum.

Nerdeyse bir ay sonra yaza veda pikniği adı altında bir etkinlik düzenlememiz gerekti, tam o sırada kaza yapan İK şefi vefat etti, uzun görüşmeler sonunda benim İK şefi olmama muhasebeye de başka fabrikadan birinin atanmasına karar verilip bana teklif edildi. Kabul edip harika bir organizasyon yaptım, pazar günü fabrika bahçesinde mangallar yanmış, masalar kurulmuş, bira fıçıları dolup dolup boşalırken herkes eşleri ve çocukları ile fabrika dolaşıyor, kadınlar ve erkekler eşleri ve çocuklarına gururla çalıştıkları mekanları ve işlerini, işlerinin önemini anlatıyordu. Herkes mutlu mesut dolaşır, ben organizasyonun kusursuz olması için uğraşırken arada bir kaç yudum bira içip kağıt bardaklarımı sağa sola soteliyordum. Her çalışanın getireceği kişi sayısı için listeler asmıştık ve liste serbestti, kişi sınırlaması yoktu. Sevgi listeye 4 kişi yazdırmıştı, kızı hariç Fatma’da davetliydi. Artık yemek servisi bitmiş, alkol almayanlar aileleri ile yavaş yavaş gidiyor, davul zurna eşliğinde alkol alanlar ortada oynarken kazan dairesinde çalışan Ümit yanında bir bayanla yanaştı, kadını bir yerden gözüm ısırıyordu, selamlaştık. Ümit,

-"Orhan bey ben bilmiyordum eşim söyledi, annemin üst kat komşusuymuşsunuz..."

dedi. Kadına elimi uzatsam mı dedim ama ayak bileklerine kadar kapalı, başı da komple bağlıydı, tokalaşmaz deyip vaz geçtim, zaten Ümit,

-"Müsaade istiyoruz biz, güzel organizasyondu, alkol olmasaydı..."

diye son kısmı alçaltarak söyledi ama kapıma gece yarısı gelen kadın sanki bu değil gibiydi, o kadın sadece başı yaşmaklı ama nerdeyse üzerine yapışmış kıyafetler giymiş biriydi. Bir bira alıp karımın yanına oturdum, karım,

-"Aşkım, Hacer teyzenin oğlu da burda çalışıyormuş az önce Güzin'i gördüm hani geçen yağ almaya gelen komşu gelini!"

dedi. O an Sevgi, Hikmet ve Fatma masaya geldi ve

-"Orhan bey muhteşem bir ortam, teşekkür ederiz!"

dedi Hikmet başta sonra diğerleri sırayla. Her şey bitip 22:00 civarı eve döndüğümüzde karım Sevgi ve Fatma'nın bakışlarını sevmediğini, Hikmet'in de kendisine derin derin baktığını söyleyip,

-"Salak mı, sapık mı anlamadım!"
-"Yat hayatım, yorgunum!"

dedim ama aklıma da yazdım.

Artık İK bana bağlıydı, Pazartesi sabahı ilk iş Ümit'in kişisel dosyasına bakmak oldu, acil durumlarda aranacak kişi bölümünde, Eş: Güzin - 05** *** ** ** yazan numarayı aradım, saat 10:00'du.

-"Efendim?"

dedi Güzin, ne diyeceğimi bilemeden telefonu kapadım, numaramı gizlemiş olsam da tedirgindim, aslında konuya nasıl girecektim ki, yağ borcunuz var ne zaman ödeyeceksiniz mi diyecektim? Bir yandan Sevgi'ye, Fatma'ya ve Merve'ye cevap yetiştirip bir yandan Güzin'e nasıl ulaşırım diye düşünüyordum, sonra Facede aradım, fotolarına baktım, genelde aşırı kapalı ve değişik camilerde fotolar falan. Arkadaşlık isteği göndermekten başka çarem yoktu, ne olursa olsun deyip yolladım, saniyesinde kabul edildi.
*Merhaba!
yazdım.
*Merhaba Orhan bey!
diye cevap yazdı. O gün akşama dek yazıştık, saat 16.00'da çıkarken Güzin bana,
*O duyduğum sesleri ben de çıkarmak istiyorum!
diye yazdı. Meğer Merve'yi girerken görmüş sonrasında eşime yağ ile ilgili mesaj çekmiş sonra kimsenin olmadığını bildiğinden bizim kapıya kulağını dayayıp dinlemiş, sesler kesilince de kapıyı çalmış. Kendime Orhan daha belanı mı istiyorsun elindekiler varken? derken sıraya Güzin girmişti. Ya bitkisel haptan ölecektim ya da karıma yakalanıp infaz edilecektim.

Güzin’de whatsap listeme eklenmişti ama bu akşam sıra Merve'deydi, her zamanki saatte onu iş yerinden aldım eve gittik, Merve eve her zamankinden temkinli girerken elemanı okul arkadaşının hasta olup evde olduğunu söyledi. Sessizce odamıza geçtik ama parmaklarım harekete geçince Merve sessiz olamıyordu, onun çok sevdiği iki parmak her harekete geçtiğinde yeri göğü inletiyordu, bir saat falan sonra sikişimiz bitip odadan çıktığımızda mutfak tarafındaki harekete gözüm kaydı. İçeride muhteşem bir yaratık vardı: Sapsarı uzun dalgalı saçları sırtında, yemyeşil gözler, muhteşem bir yüz, taş gibi bir vücut, inanılmaz güzel bir kadındı, burnunu çeker halde lavabo başında su içerek bize bakıyordu.

Merve fark etmedi bile ama ben orada kalıp ona çorbalar yapıp kendi elimle içirmek ister haldeydim. Kadın yarı buruk, yarı gülümser halde bakıyordu ama o anda yapacak bir şeyim yoktu, Merve ile birlikte çıktık. Güzin vardı daha, bu kadın da nerden çıktı diye düşündüm, üstelik adını bile bilmiyordum, benim kafa da, vücutta zıvanadan çıkmıştı artık.
Published by afuygun
10 months ago
Comments
Please or to post comments