Çok Hızlı - 5
Ertesi sabah uyandığımda telefonumda Whatsap ışığı yanıyordu.
*Sanki hayatım zevk denizine döndü, iyi ki seni tanımışım!
yazan Sevgi'nin ilk mesajıydı. Hikmet'in sabah uyandığında amını yalıyor olduğunu, aşkım nasıl sikiştik akşam diyerek devam ettiğini, orgazm olup yataktan kalktığında kahvaltının hazır olduğunu, bunca yıllık evlilikte yaşadığı bunca ilki sindiremediğini yazıyordu.
O Cumartesi çalışacağımız için kalkıp işe gittim. Sevgi odamı temizlemeye geldiğinde anlattı, kahvaltı sonrası Sevgi kocasının kucağına oturup, Ya bundan sonra? diye masum yüzüyle sorduğunda, Hikmet gecenin her anından, yat uyu diye emrettiğin an dahil hepsinden hayatımda almadığım kadar zevk aldım, sen nasıl istersen öyle olacak aşkım!" demiş. Sevgi de karının amı götü ağzı yaraksız kalmayacak kocacığım! demiş. Sevgi'ye,
-"Alt katınızda kim oturuyor?"
diye sordum. Meraklı ifade eşliğinde,
-"Ne oldu ki?"
diye sordu, ben de gece o saatte çıkınca alt katta gördüğüm silüeti söyledim.
-"Fatma abladır, kocası geçen yıl vefat etti, yalnız kadın, işi gücü yok, apartmana gireni çıkanı izler!"
dedi. Fabrikada o cumartesi pek birbirimizi göremedik, pazar günü öğlen bir mesaj geldi,
*Aşkım Fatma ablaya kahve içmeye indim, kadın çakal!"
diye yazmış. İşlerim vardı meraktan ölsem de yazamadım, pazar akşam yazdım,
*Ne kadar çakal?
diye ama cevap gelmedi. Tam yatmaya hazırlanırken mesaj geldi, Fatma abla Sevgi'ye, Dün akşam çok erken saatte çok ses geldi, ama nereden anlayamadım? Sonra gece yarısı binadan bir adam çıktı, yan daireye yeni taşınan kamyoncunun karısı eve adam mı aldı diye düşündüm ama 2 erkek sesi bir de azgın bir kadın sesi vardı! diye yem atmış,"Ne konuştuklarını anlamadım ama sevişiyorlardı, sesler öyleydi, sen duymadın mı? diye sormuş. Sevgi duymadım abla dedim ama kadın kurnaz kurnaz gülümseyerek gözlerimin içine baktı! dedi ve Hikmet'le konuştum, boş ver nasıl olsa bişey ispatlayamaz, dedikodusuna da kimse inanmaz! diye ekledi.
Artık rahattık, çarşamba akşam üzeri Sevgi'nin eve girmesinden 15 dakika sonra onlardaydım, Hikmet gelemiyordu ama benim geleceğimden haberi vardı. O kadar rahattık ki önce neredeyse yarım saate yakın birbirimizi okşayıp öpüşüp sırayla tüm vücutlarımızı yaladık, nasılsa yakalanma korkumuz yoktu, uzun uzun birbirimizi emdikten sonra bir kez amından sikerek orgazm ettim, bir kez de götünden sikerek boşaldık.
Sevgi'nin evinden yaklaşık 1,5 saat sonra gevşek ve rahat hareketlerle çıktım, Sevgi'nin kontrol edip boş dediği merdivenlerden inerken aniden alt katın kapısı açıldı ve kalakaldım. Taş çatlasa 40 yaşında, simsiyah saçları omuzlarına dökülmüş, üzerinde siyah ve daracık iri göğüslerini sımsıkı sarmış askılı bir bady, altında da yine daracık siyah bir tayt ve dolgun çıkık kalçalarını ortaya çıkarmış bir hatun çıktı. Kadın kesinlikle 1.70'e yakın boyuna göre en fazla 60 kilo olan bir afetti.
-"Merhaba, Sevgi'lerden mi?"
dedi alçak sesle. O an aklım bilgisayardan hızlı çalışıyordu, hayır desem kimden diye sorarsa başka kimsenin ismini bilmiyordum.
-"Hı hı!"
diyebildim onun gibi alçak sesle.
-"Geçen akşamki misafir de sizdiniz değil mi, giderken görmüştüm! Muhteşem sesler işittim, sordum ama Sevgi söylemedi!"
dedi yine duyulmasını istemediğini belli ettiği fısıltı benzeri bir sesle. Artık ne diyeceğimi bilemez haldeydim, sadece gülümsedim.
-"Ben de beklerim!"
deyip elime bir kağıt tutuşturdu ve çıktığı gibi aniden kapıyı kapatıp içeri girdi.
Binadan çıktığımda altlı üstlü iki katta, iki kadın tül perde arkasından bana bakıyordu. Arabama oturdum, kağıdı açtım, Fatma, 05** 420 ** **" yazan telefon numarası vardı. Arabayı biraz ileride yol kenarına çekip aradım ve
-"Selam, Orhan ben, apartmanın merdiven boşluğundaki şaşkınlığım geçti de!"
dedim. Karşılıklı gülüştük, Fatma biraz kendinden ben biraz kendimden bahsettim, ne zaman istersem beni seve seve misafir edebileceğini, yalnız olduğunu söylediğinde ben daha kelime konuşamadan Sevgi'lerdeki gibi iyi bir misafir olacağıma emin olduğunu söyledi ve şuh bir kahkaha attı. Haber vereceğimi söyleyip eve gittim, Sevgi mesaj atmıştı.
*Hikmet geldi ama yetişemedim diye üzgün
yazıyordu. Ona Fatma'dan bahsedip bahsetmeme konusunda kararsızdım.
Ertesi sabah Sevgi temizliğe geldiğinde Fatma ile ilgili durumu anlattım, fazla konuşamadık, temizliği yapıp gitti, öğlen üzeri yemekten sonra odasına uğramamı söyleyen bir mesaj attı. Kahveleri yapmıştı, kahvelerimizi içerken sanki Sevgi'nin haberi yokmuş gibi benim Fatma ile görüşmemi, durumu kontrol altına almamız gerektiğini, dedikodu yapmasını engelleyecek bir koz elde etmeyi kararlaştırdık.
Saat 15:00 gibi Fatma'ya mesaj attım ve 16:30'da gelebileceğimi yazdım, cevap bir kaç dakika sonra geldi. Dışarıda olduğunu ama o saate kadar eve döneceğini yazıyordu. İş çıkışı arabamla Fatma'ya giderken Sevgi'den mesaj geldi. *Beline kuvvet :)
yazmıştı. Binaya 5 metre kala kapı otomatına basıldı, merdivenleri çıktığımda kapı aralıktı, usulca içeri süzüldüm. Fatma kapının arkasında kırmızı şeffaf bir baybdoll içinde gülümseyerek ellerini uzattı, kapının arkasına dayayıp dudaklarına yumuldum, beni biraz uzaklaştırıp,
-"Zamanımız bol yakışıklım, her ne kadar iki yıldır sevişmemiş olsam da bunun tadını çıkarmak istiyorum!"
dedi. Önümden kırıta kırıta yatak odasına yürüdü, beni tutup yatağa oturtarak dans ede ede tüm giysilerimi çıkardı, televizyonda bir müzik kanalı açıktı ve kadın sürekli kalçalarını çalkalaya çalkalaya yarağımı sıvazlayarak ağzına aldı ve muhteşem bir saksoya yelken açmamı sağladı. Kadın işini gerçekten iyi biliyordu, o ana dek onlarca sakso yaşamıştım ama böylesi hiç olmamıştı, haptan aldığıma sevinerek bir kaç dakika sonra döllerimi ağzına saldım.
-"Hızlısın aşkım!"
dedi tüm döllerimi yuttuktan sonra yalanarak.
-"Mmmm, bu tadı almayalı o kadar uzun süre oldu ki!"
diye devam etti, uzanıp komodinden aldığı iki sigarayı yakıp birini uzattı, sırtıma bir yastık verip yatakta yanıma oturdu. Kocasıyla severek evlendiklerini, yıllarca süper bir seks hayatlarının olduğunu, kocasının iki yıl önce kanser olup geçen yıl da vefat ettiğini, hem kocasına saygı hem de çevredekilerden çekincesine onca zamandır kendini frenlediğini ama geçen gece bizim yukarıda grup sikişimizin bardağı taşıran son damla olduğunu söyleyip, çekmeceye uzandı, en az 25 cm bir vibratörü eline aldı ve
-"Rahmetli ilk hastalandığında internetten almıştı, iki yıldır bunla idare etmeye çalışıyorum ama gerçeğinin sıcaklığını istiyorum!"
dedi. Vibratörü elinden alıp önce dudaklarından boynuna, göğüslerine öpücükler kondururken amının dudaklarının arasına sürtmeye başladım. Göğüs uçlarını dişlerimin arasına aldığımda kıvranıyordu, her iki göğsünü santim santim yaladım, emdim, çekiştirdim, uçlarını dudaklarımın arasında ezdim, somurdum, morarması sorun değildi, kadın yalnızdı, bu arada vibratörü halen amcığının dudakları arasında yukarıdan aşağı fırçalar gibi sürtüyor, amcığından vıcık vıcık sesler çıkıyor, suları akıyordu. İçine almak için kalçasını oynattıkça aleti geri çekiyordum, onun eli de boş durmuyor, avuçladığı yarağımı çekiştiriyordu.
-"Bunu amıma geçir!"
dedi yarağımı çekiştirerek. Yatağa yarı oturur halde onu kucağıma aldım, yarağımın kafası amına girdiğinde sanki start almış at gibi üstünde zıplamaya, kıvıra kıvıra içine almaya inlemeye başladı, göğüslerine küçük ısırıklar atarken vibratörü arka deliğine bastırdım.
-"Ahhhh!"
diye acıdan çok zevk içeren bir küçük çığlık attı. Vibratörün sadece ucu götünün içindeyken yarağımla alttan amına pompalıyor, o da üzerinde zıplıyordu, iki eliyle çenemden tutmuş dudaklarımı kemiriyor,
-"Harikasın, harikasın!"
deyip duruyordu. Yarağımı biraz daha geri çekip vibratörü köküne kadar götüne soktuğumda klitorisini yarağıma sürte sürte üst üste orgazm sarsıntıları geçiriyordu. Üstümden kalkıp yatağın kenarına ellerini dayayıp domaldı ve
-"O güzel yarağını götüme sok, hadi sok!"
diye yalvarmaya başladı. Arkasına geçip yarağımı götüne gömdüm, yaklaşık 10 dakika daha götünden sikerken amcığına sürttüğüm vibratörün etkisiyle defalarca orgazm oldu, en sonunda dayanamadım döllerimi götüne saldım, yatağa yığıldı,
-"Offf, sen harikasın!"
deyip duruyordu. Yatağa uzanıp saçlarını okşayarak,
-"Harika olan sensin, beni müthiş azdırdın yavrum!"
-"Sevgi'den de iyi miyim?"
dedi gülümseyerek.
"Evet, ama aramızda kalsın :)"
dedim göz kırparak.
-"Beni bırakmazsın değil mi?"
-"Sen benden bıkana dek!"
-"Hiç bir zaman!"
dedikten sonra,
-"Sevgi'yi ne yapacaksın?"
-"İkinize de yetmez miyim sence?"
-"Fazla bile gelirsin!"
-"O zaman ikinizi de sikerim!"
-"Beraber mi?"
dedi elini ayıp der gibi ağzına koyup gülerek. Ben de,
-"Zamanı gelince!"
dedim gülerek. Duşta beni yıkayıp temizlerken bir tur daha amlı götlü siktim,
-"Arayı uzatma!"
diyerek öperek yolcu etti. Binadan çıktığımda altlı üstlü iki katta iki kadın tül perde arkasından bana bakıyordu ama bu kez çıktığım daire dünkünün tersiydi :)
Gece 23:00 civarı Sevgi'den bir mesaj geldi,
*Biz Fatma abladayız!
diye bir de foto ekliydi. Hikmet'in yarağı Fatma'nın amında Sevgi’de Fatma'nın götüne vibratörü sokarken çekilmişti, cevap olarak,
*Vay alçaklar :)
deyip gülücük gönderdikten sonra balkona çıkıp sigara yaktım. Her blokta 8 daire olan 4'er katlı, 10 bloklu bir sitede 4. katta oturuyordum. 10 blok da sitenin ortasına otoparka, aynı zamanda dış taraflara bakan bir haldeydi, balkonlar pimapenle kapanmış, bir oturma grubu sığacak büyüklükte bana göre evin en rahat bölümlerinden biriydi. Sigaramdan bir nefes çekip karşıya doğru üfledim, o an mesaja cevap var mı diye telelefonumu kontrol edip kafamı kaldırdığımda karşı çapraz blokta aynı katta biri sigarasından nefes aldı ki bir ışık geldi geçti. Kim oturuyordu diye hesaplarken aklıma Dr. Ahmet geldi ama adam apartman toplantılarından anımsadığım kadarıyla 120 kilo, 1.60 boyunda, 50'li yaşlarda, sigaradan nefret eden, gıcık, çirkin bir tipti, karısını bir kez görmüştüm, 1.60 boyunda, ince saçları kısacık erkek saçı gibi kesilmiş, kocasından yaşça çok küçük olduğu belli olan minyon bir kadındı. İki tane 10 yaş altı oğulları vardı, sigara kokusuna bile tahammül edemeyen adamın evinde sigara içenlerin 10 yaş altı çocuklar olamayacağına göre misafir gelmiştir deyip sigaramdan nefesi çektim, aynı anda karşıdan da sigara ışığı yandı! Sigaram bitince 5 dakika sonra yeni bir sigara yakıp balkon lambasını açtım, bir dakika kadar o yöne bakıp tekrar balkon lambasını kapadım ama sigara dudaklarımda o kor kırmızı gecenin köründe nefesi çektiğimde karşı çaprazın lambası yandı. Balkondaki Dr. Ahmet'in karısı Merve idi, sigarasından iki nefes çekip lambayı kapadı, şimdi karanlıkta sigara ile mors alfabesi yazılıyordu.
O gece saat 02:00'ye kadar yarım paket sigara ve iki kadeh rakı içtim, hatta iki kez lambayı yakıp kadeh bile kaldırıp gülücük yolladım Merve'ye, o da bir şişe bira içti, lambayı iki kez daha yakıp gülümseyerek bardağını çaktırmadan kaldırarak. Ne oluyor lan diyordum kendi kendime, esnaf ağzıyla söyleyeyim Sevgi ayağını sürümüştü sanırım :)
Sabah her zamanki saatimde kalktım. Balkondan baktım ama onların balkon boştu, Merve'ye nasıl ulaşacağımı düşünerek arabamla siteden çıktım, daha 100 metre gitmeden sağda kaldırımda gülümseyerek bekler halde onu gördüm. Önünde durdum, kapıyı uzanıp açtım, arabaya binince, gazlayıp ara sokağın birine girdim.
-"Günaydın! Heyecanlı ve çok eğlenceli bir gece geçirdim sayende!"
-"Günaydın, sorma ben de, çok zor uyudum, iyi ki bira içtim, yoksa sabah olmazdı!"
dedi. Gülümsedim ve,
-"Sana nasıl ulaşırım diye düşünüyordum ben de! Daha önce denk gelmemiştin, daha geç gidiyorsun işe diye biliyordum!"
dedim. Kendi şirketi vardı, o da,
-"Sabah senin bu saatte çıktığını görmüştüm, onun için bu sabah erken çıktım ben de! Doktor bir akrabasının cenazesine memleketine gitti, çocuklar okula gitti ben de tek başıma kahvaltı etmek istemedim!"
-"O zaman kahvaltıya gidiyoruz!"
-"Nereye?"
dedi. Dobruca taraflarında güzel kahvaltı mekanları vardı. Genel müdürlükteki mali işler müdürünü arayıp öğlene dek izin rica ettim çünkü fabrikada amirim yoktu, rahattım, bu arada Merve çantasından çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Evlendiğimizde 3 yıl önce almıştık evi, 3 yıldır kadından bir hareket gelmemişti, gerçi kadını kocasıyla ilk gördüğüm günden beri bu kadının bu adamla ne işi olur ki diye aklımdan geçmişti.
Ağaçlar altında şırıl şırıl bir dere akan kahvaltı mekanında oturduk, kahvaltı gelmeden birer bardak küçük çay istedim garsondan, birer de sigara yaktık.
-"Sen şimdi nerden çıktı bu diyorsun, değil mi?"
dedi aklımı okurcasına.
-"Açıkcası öyle!"
-"Çapkınlık yaptığında dikkatli olmalısın Orhan bey!"
dedi gülümseyerek.
-"Nasıl ya?"
dedim. Merve'nin iş yerini bilmiyordum. Güzellik Salonu olduğunu, elemanlarının sabah iş yerini açtığını, kendisinin 10:00 gibi işe gittiğini kısaca anlattı ve
-"İş yerim nerede biliyor musun?"
dedi. Gözlerimi kocaman açıp bilmiyorum anlamında kafamı salladım. Meğer Sevgi'yi aldığım, servisten indiği, sonra da 10 günde 2 kez şehir dışına çıktığımız köşedeki binaymış.
-"Kadını aldığında balkonda sigara içiyordum, arabanı bildiğim için gayri ihtiyari baktım sonra da o kadının arabaya binişini gördüm! Sahi kim o kadın?"
dedi. Teyzemin kızı diyecektim bir an ama vaz geçip,
-"Bir arkadaş!"
-"Benim iş yerim hemen dükkan üstü, kadını belki 5 metreden gördüm, heyecandan eli ayağı tutmuyordu kadının!"
dedi gülümseyerek, sonra da,
-"Aramızda kalacak, o nedenle rahat ol. Ben seni evine bağlı bir adam olarak görüyordum ama o gün öyle görünce, hem merak ettim hem de seni daha iyi tanımak istedim!"
dedi. Kahvaltı servis edilirken bir an susup gözlerimiz kenetlenmiş bakışıyorduk. Yeni bir işe başladığımı, kadının da mesai arkadaşım olduğunu, orada tanıştığımızı söyledim, o an ağzından çıkan laf,
-"İş yerinde de yapıyor musunuz?"
oldu. Hemen sonra da,
-"Direkt sordum ya, ayıp!"
dedi kendi kendine gülerek, sonra da,
-"İş yeri aşklarını hep merak etmişimdir!"
-"Zor!"
-"Neden?"
-"Canın her çektiğinde tehlikeyi göze alıyorsun ama bir o kadar da heyecanlı, yakalanma korkusu felaket adrenalin veriyor!"
-"İş yeri dışında nereye gidiyorsunuz, otele falan mı?"
-"Yok, otel zor, şehrin çıkışında bekarlık günlerimde keşfettiğim bir arazi var!"
-"Nasıl bir arazi ki?"
dedi. Ben de konuyu değiştirip,
-"Ya sen, var mı kimse?"
diye sordum.
-"5 yıl önce vardı. 3 yıl sürdü ama 2 yıl önce bitti, o günden bu yana sadece işime odaklandım!"
-"Kimdi?"
-"Doktorun mesai arkadaşlarından biriydi. Tayini çıktı taşındı, taşındıktan sonra bir kaç kez geldi, bir kez ben gittim ama uzak mesafe yürümedi!"
-"2 yıldır görüşmüyor musunuz?"
-"Hayır, telefonda bile görüşmüyoruz, numarasını bile sildim!"
dedi. Adam bir kaç kez whatsaptan yazmış ama bu olmayacağı için cevap yazmamış. Bu arada 29 yaşında olduğunu öğrendim.
-"Doktorla nasıl evlendin?"
diye sordum. Olay tam tahminim gibiydi, doktor zengin, kız fakir, 2 yıllık okurken doktor bunun aile hekimiymiş, ordan göz koymuş, ailesinden istetmiş, aile de zengin diye vermiş, aralarındaki 20 yaş farka rağmen.
-"Ama sanma ki o dışarıdaki nemrut adam evde de öyle... süt dökmüş kedi gibidir evde!"
dedi. Bu arada saat 10:00 olmuş kahvaltı bitmiş, kahvelerimizi bile içmiştik. Merve,
-"Eee, ne yapıyoruz? Sen izinlisin ama benim işe gitmem lazım!"
dedi. Arabayı direk benim ağacın oraya sürdüm ve
-"Nasıl bir arazi demiştin ya işte burası!"
-"Hımm... Beni buraya birlikte olmak için getirmedin umarım, ilk seferimizin böyle bir yerde olmasına müsaade etmem!"
dedi. Gülümsedim, elini tutup öptüm,
-"Nasıl isterseniz leydim!"
-"Teşekkür ederim beyefendi!"
dedi gülüştük. Onu iş yerine doğru götürürken işten kaçta çıktığımı sordu.
-"16:00'da."
-"Beni iş yerimin ordan alır mısın?"
dedi. Numaralarımızı birbirimize verdik.
İş yerine vardığımda Sevgi merakla odama geldi, ona,
-"Kız diş çıkarıyor, ateşli biraz da doktora götürdük!"
dedim. Fatma'dan mesaj vardı,
*Aşkım akşam için kızmadın umarım, Hikmet’le Sevgi çat kapı geldi, otururken sevişmeye başladılar ben de dayanamadım ama sensiz de hiç güzel olmadı!
yazıyordu. Sevgi'nin akşam gönderdiği fotoya tekrar baktım, Hikmet amcığında, vibratör sevginin elinde göt deliğine sokulmuşken zevkten gözü dönmüş görünüyordu.
*Neden kızayım, tadını çıkartalım, kıskanmak yok!
yazdım. Cevap gülücük oldu, sonra Sevgi yazdı,
*Akşam üzeri bana gelir misin?
*Gelemem, eve gitmeliyim!
dedim. Sevgi, Fatma, şimdi de Merve. Kendi kendime şu an hatları karıştıracaksın iyice! dedim.
*Sanki hayatım zevk denizine döndü, iyi ki seni tanımışım!
yazan Sevgi'nin ilk mesajıydı. Hikmet'in sabah uyandığında amını yalıyor olduğunu, aşkım nasıl sikiştik akşam diyerek devam ettiğini, orgazm olup yataktan kalktığında kahvaltının hazır olduğunu, bunca yıllık evlilikte yaşadığı bunca ilki sindiremediğini yazıyordu.
O Cumartesi çalışacağımız için kalkıp işe gittim. Sevgi odamı temizlemeye geldiğinde anlattı, kahvaltı sonrası Sevgi kocasının kucağına oturup, Ya bundan sonra? diye masum yüzüyle sorduğunda, Hikmet gecenin her anından, yat uyu diye emrettiğin an dahil hepsinden hayatımda almadığım kadar zevk aldım, sen nasıl istersen öyle olacak aşkım!" demiş. Sevgi de karının amı götü ağzı yaraksız kalmayacak kocacığım! demiş. Sevgi'ye,
-"Alt katınızda kim oturuyor?"
diye sordum. Meraklı ifade eşliğinde,
-"Ne oldu ki?"
diye sordu, ben de gece o saatte çıkınca alt katta gördüğüm silüeti söyledim.
-"Fatma abladır, kocası geçen yıl vefat etti, yalnız kadın, işi gücü yok, apartmana gireni çıkanı izler!"
dedi. Fabrikada o cumartesi pek birbirimizi göremedik, pazar günü öğlen bir mesaj geldi,
*Aşkım Fatma ablaya kahve içmeye indim, kadın çakal!"
diye yazmış. İşlerim vardı meraktan ölsem de yazamadım, pazar akşam yazdım,
*Ne kadar çakal?
diye ama cevap gelmedi. Tam yatmaya hazırlanırken mesaj geldi, Fatma abla Sevgi'ye, Dün akşam çok erken saatte çok ses geldi, ama nereden anlayamadım? Sonra gece yarısı binadan bir adam çıktı, yan daireye yeni taşınan kamyoncunun karısı eve adam mı aldı diye düşündüm ama 2 erkek sesi bir de azgın bir kadın sesi vardı! diye yem atmış,"Ne konuştuklarını anlamadım ama sevişiyorlardı, sesler öyleydi, sen duymadın mı? diye sormuş. Sevgi duymadım abla dedim ama kadın kurnaz kurnaz gülümseyerek gözlerimin içine baktı! dedi ve Hikmet'le konuştum, boş ver nasıl olsa bişey ispatlayamaz, dedikodusuna da kimse inanmaz! diye ekledi.
Artık rahattık, çarşamba akşam üzeri Sevgi'nin eve girmesinden 15 dakika sonra onlardaydım, Hikmet gelemiyordu ama benim geleceğimden haberi vardı. O kadar rahattık ki önce neredeyse yarım saate yakın birbirimizi okşayıp öpüşüp sırayla tüm vücutlarımızı yaladık, nasılsa yakalanma korkumuz yoktu, uzun uzun birbirimizi emdikten sonra bir kez amından sikerek orgazm ettim, bir kez de götünden sikerek boşaldık.
Sevgi'nin evinden yaklaşık 1,5 saat sonra gevşek ve rahat hareketlerle çıktım, Sevgi'nin kontrol edip boş dediği merdivenlerden inerken aniden alt katın kapısı açıldı ve kalakaldım. Taş çatlasa 40 yaşında, simsiyah saçları omuzlarına dökülmüş, üzerinde siyah ve daracık iri göğüslerini sımsıkı sarmış askılı bir bady, altında da yine daracık siyah bir tayt ve dolgun çıkık kalçalarını ortaya çıkarmış bir hatun çıktı. Kadın kesinlikle 1.70'e yakın boyuna göre en fazla 60 kilo olan bir afetti.
-"Merhaba, Sevgi'lerden mi?"
dedi alçak sesle. O an aklım bilgisayardan hızlı çalışıyordu, hayır desem kimden diye sorarsa başka kimsenin ismini bilmiyordum.
-"Hı hı!"
diyebildim onun gibi alçak sesle.
-"Geçen akşamki misafir de sizdiniz değil mi, giderken görmüştüm! Muhteşem sesler işittim, sordum ama Sevgi söylemedi!"
dedi yine duyulmasını istemediğini belli ettiği fısıltı benzeri bir sesle. Artık ne diyeceğimi bilemez haldeydim, sadece gülümsedim.
-"Ben de beklerim!"
deyip elime bir kağıt tutuşturdu ve çıktığı gibi aniden kapıyı kapatıp içeri girdi.
Binadan çıktığımda altlı üstlü iki katta, iki kadın tül perde arkasından bana bakıyordu. Arabama oturdum, kağıdı açtım, Fatma, 05** 420 ** **" yazan telefon numarası vardı. Arabayı biraz ileride yol kenarına çekip aradım ve
-"Selam, Orhan ben, apartmanın merdiven boşluğundaki şaşkınlığım geçti de!"
dedim. Karşılıklı gülüştük, Fatma biraz kendinden ben biraz kendimden bahsettim, ne zaman istersem beni seve seve misafir edebileceğini, yalnız olduğunu söylediğinde ben daha kelime konuşamadan Sevgi'lerdeki gibi iyi bir misafir olacağıma emin olduğunu söyledi ve şuh bir kahkaha attı. Haber vereceğimi söyleyip eve gittim, Sevgi mesaj atmıştı.
*Hikmet geldi ama yetişemedim diye üzgün
yazıyordu. Ona Fatma'dan bahsedip bahsetmeme konusunda kararsızdım.
Ertesi sabah Sevgi temizliğe geldiğinde Fatma ile ilgili durumu anlattım, fazla konuşamadık, temizliği yapıp gitti, öğlen üzeri yemekten sonra odasına uğramamı söyleyen bir mesaj attı. Kahveleri yapmıştı, kahvelerimizi içerken sanki Sevgi'nin haberi yokmuş gibi benim Fatma ile görüşmemi, durumu kontrol altına almamız gerektiğini, dedikodu yapmasını engelleyecek bir koz elde etmeyi kararlaştırdık.
Saat 15:00 gibi Fatma'ya mesaj attım ve 16:30'da gelebileceğimi yazdım, cevap bir kaç dakika sonra geldi. Dışarıda olduğunu ama o saate kadar eve döneceğini yazıyordu. İş çıkışı arabamla Fatma'ya giderken Sevgi'den mesaj geldi. *Beline kuvvet :)
yazmıştı. Binaya 5 metre kala kapı otomatına basıldı, merdivenleri çıktığımda kapı aralıktı, usulca içeri süzüldüm. Fatma kapının arkasında kırmızı şeffaf bir baybdoll içinde gülümseyerek ellerini uzattı, kapının arkasına dayayıp dudaklarına yumuldum, beni biraz uzaklaştırıp,
-"Zamanımız bol yakışıklım, her ne kadar iki yıldır sevişmemiş olsam da bunun tadını çıkarmak istiyorum!"
dedi. Önümden kırıta kırıta yatak odasına yürüdü, beni tutup yatağa oturtarak dans ede ede tüm giysilerimi çıkardı, televizyonda bir müzik kanalı açıktı ve kadın sürekli kalçalarını çalkalaya çalkalaya yarağımı sıvazlayarak ağzına aldı ve muhteşem bir saksoya yelken açmamı sağladı. Kadın işini gerçekten iyi biliyordu, o ana dek onlarca sakso yaşamıştım ama böylesi hiç olmamıştı, haptan aldığıma sevinerek bir kaç dakika sonra döllerimi ağzına saldım.
-"Hızlısın aşkım!"
dedi tüm döllerimi yuttuktan sonra yalanarak.
-"Mmmm, bu tadı almayalı o kadar uzun süre oldu ki!"
diye devam etti, uzanıp komodinden aldığı iki sigarayı yakıp birini uzattı, sırtıma bir yastık verip yatakta yanıma oturdu. Kocasıyla severek evlendiklerini, yıllarca süper bir seks hayatlarının olduğunu, kocasının iki yıl önce kanser olup geçen yıl da vefat ettiğini, hem kocasına saygı hem de çevredekilerden çekincesine onca zamandır kendini frenlediğini ama geçen gece bizim yukarıda grup sikişimizin bardağı taşıran son damla olduğunu söyleyip, çekmeceye uzandı, en az 25 cm bir vibratörü eline aldı ve
-"Rahmetli ilk hastalandığında internetten almıştı, iki yıldır bunla idare etmeye çalışıyorum ama gerçeğinin sıcaklığını istiyorum!"
dedi. Vibratörü elinden alıp önce dudaklarından boynuna, göğüslerine öpücükler kondururken amının dudaklarının arasına sürtmeye başladım. Göğüs uçlarını dişlerimin arasına aldığımda kıvranıyordu, her iki göğsünü santim santim yaladım, emdim, çekiştirdim, uçlarını dudaklarımın arasında ezdim, somurdum, morarması sorun değildi, kadın yalnızdı, bu arada vibratörü halen amcığının dudakları arasında yukarıdan aşağı fırçalar gibi sürtüyor, amcığından vıcık vıcık sesler çıkıyor, suları akıyordu. İçine almak için kalçasını oynattıkça aleti geri çekiyordum, onun eli de boş durmuyor, avuçladığı yarağımı çekiştiriyordu.
-"Bunu amıma geçir!"
dedi yarağımı çekiştirerek. Yatağa yarı oturur halde onu kucağıma aldım, yarağımın kafası amına girdiğinde sanki start almış at gibi üstünde zıplamaya, kıvıra kıvıra içine almaya inlemeye başladı, göğüslerine küçük ısırıklar atarken vibratörü arka deliğine bastırdım.
-"Ahhhh!"
diye acıdan çok zevk içeren bir küçük çığlık attı. Vibratörün sadece ucu götünün içindeyken yarağımla alttan amına pompalıyor, o da üzerinde zıplıyordu, iki eliyle çenemden tutmuş dudaklarımı kemiriyor,
-"Harikasın, harikasın!"
deyip duruyordu. Yarağımı biraz daha geri çekip vibratörü köküne kadar götüne soktuğumda klitorisini yarağıma sürte sürte üst üste orgazm sarsıntıları geçiriyordu. Üstümden kalkıp yatağın kenarına ellerini dayayıp domaldı ve
-"O güzel yarağını götüme sok, hadi sok!"
diye yalvarmaya başladı. Arkasına geçip yarağımı götüne gömdüm, yaklaşık 10 dakika daha götünden sikerken amcığına sürttüğüm vibratörün etkisiyle defalarca orgazm oldu, en sonunda dayanamadım döllerimi götüne saldım, yatağa yığıldı,
-"Offf, sen harikasın!"
deyip duruyordu. Yatağa uzanıp saçlarını okşayarak,
-"Harika olan sensin, beni müthiş azdırdın yavrum!"
-"Sevgi'den de iyi miyim?"
dedi gülümseyerek.
"Evet, ama aramızda kalsın :)"
dedim göz kırparak.
-"Beni bırakmazsın değil mi?"
-"Sen benden bıkana dek!"
-"Hiç bir zaman!"
dedikten sonra,
-"Sevgi'yi ne yapacaksın?"
-"İkinize de yetmez miyim sence?"
-"Fazla bile gelirsin!"
-"O zaman ikinizi de sikerim!"
-"Beraber mi?"
dedi elini ayıp der gibi ağzına koyup gülerek. Ben de,
-"Zamanı gelince!"
dedim gülerek. Duşta beni yıkayıp temizlerken bir tur daha amlı götlü siktim,
-"Arayı uzatma!"
diyerek öperek yolcu etti. Binadan çıktığımda altlı üstlü iki katta iki kadın tül perde arkasından bana bakıyordu ama bu kez çıktığım daire dünkünün tersiydi :)
Gece 23:00 civarı Sevgi'den bir mesaj geldi,
*Biz Fatma abladayız!
diye bir de foto ekliydi. Hikmet'in yarağı Fatma'nın amında Sevgi’de Fatma'nın götüne vibratörü sokarken çekilmişti, cevap olarak,
*Vay alçaklar :)
deyip gülücük gönderdikten sonra balkona çıkıp sigara yaktım. Her blokta 8 daire olan 4'er katlı, 10 bloklu bir sitede 4. katta oturuyordum. 10 blok da sitenin ortasına otoparka, aynı zamanda dış taraflara bakan bir haldeydi, balkonlar pimapenle kapanmış, bir oturma grubu sığacak büyüklükte bana göre evin en rahat bölümlerinden biriydi. Sigaramdan bir nefes çekip karşıya doğru üfledim, o an mesaja cevap var mı diye telelefonumu kontrol edip kafamı kaldırdığımda karşı çapraz blokta aynı katta biri sigarasından nefes aldı ki bir ışık geldi geçti. Kim oturuyordu diye hesaplarken aklıma Dr. Ahmet geldi ama adam apartman toplantılarından anımsadığım kadarıyla 120 kilo, 1.60 boyunda, 50'li yaşlarda, sigaradan nefret eden, gıcık, çirkin bir tipti, karısını bir kez görmüştüm, 1.60 boyunda, ince saçları kısacık erkek saçı gibi kesilmiş, kocasından yaşça çok küçük olduğu belli olan minyon bir kadındı. İki tane 10 yaş altı oğulları vardı, sigara kokusuna bile tahammül edemeyen adamın evinde sigara içenlerin 10 yaş altı çocuklar olamayacağına göre misafir gelmiştir deyip sigaramdan nefesi çektim, aynı anda karşıdan da sigara ışığı yandı! Sigaram bitince 5 dakika sonra yeni bir sigara yakıp balkon lambasını açtım, bir dakika kadar o yöne bakıp tekrar balkon lambasını kapadım ama sigara dudaklarımda o kor kırmızı gecenin köründe nefesi çektiğimde karşı çaprazın lambası yandı. Balkondaki Dr. Ahmet'in karısı Merve idi, sigarasından iki nefes çekip lambayı kapadı, şimdi karanlıkta sigara ile mors alfabesi yazılıyordu.
O gece saat 02:00'ye kadar yarım paket sigara ve iki kadeh rakı içtim, hatta iki kez lambayı yakıp kadeh bile kaldırıp gülücük yolladım Merve'ye, o da bir şişe bira içti, lambayı iki kez daha yakıp gülümseyerek bardağını çaktırmadan kaldırarak. Ne oluyor lan diyordum kendi kendime, esnaf ağzıyla söyleyeyim Sevgi ayağını sürümüştü sanırım :)
Sabah her zamanki saatimde kalktım. Balkondan baktım ama onların balkon boştu, Merve'ye nasıl ulaşacağımı düşünerek arabamla siteden çıktım, daha 100 metre gitmeden sağda kaldırımda gülümseyerek bekler halde onu gördüm. Önünde durdum, kapıyı uzanıp açtım, arabaya binince, gazlayıp ara sokağın birine girdim.
-"Günaydın! Heyecanlı ve çok eğlenceli bir gece geçirdim sayende!"
-"Günaydın, sorma ben de, çok zor uyudum, iyi ki bira içtim, yoksa sabah olmazdı!"
dedi. Gülümsedim ve,
-"Sana nasıl ulaşırım diye düşünüyordum ben de! Daha önce denk gelmemiştin, daha geç gidiyorsun işe diye biliyordum!"
dedim. Kendi şirketi vardı, o da,
-"Sabah senin bu saatte çıktığını görmüştüm, onun için bu sabah erken çıktım ben de! Doktor bir akrabasının cenazesine memleketine gitti, çocuklar okula gitti ben de tek başıma kahvaltı etmek istemedim!"
-"O zaman kahvaltıya gidiyoruz!"
-"Nereye?"
dedi. Dobruca taraflarında güzel kahvaltı mekanları vardı. Genel müdürlükteki mali işler müdürünü arayıp öğlene dek izin rica ettim çünkü fabrikada amirim yoktu, rahattım, bu arada Merve çantasından çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Evlendiğimizde 3 yıl önce almıştık evi, 3 yıldır kadından bir hareket gelmemişti, gerçi kadını kocasıyla ilk gördüğüm günden beri bu kadının bu adamla ne işi olur ki diye aklımdan geçmişti.
Ağaçlar altında şırıl şırıl bir dere akan kahvaltı mekanında oturduk, kahvaltı gelmeden birer bardak küçük çay istedim garsondan, birer de sigara yaktık.
-"Sen şimdi nerden çıktı bu diyorsun, değil mi?"
dedi aklımı okurcasına.
-"Açıkcası öyle!"
-"Çapkınlık yaptığında dikkatli olmalısın Orhan bey!"
dedi gülümseyerek.
-"Nasıl ya?"
dedim. Merve'nin iş yerini bilmiyordum. Güzellik Salonu olduğunu, elemanlarının sabah iş yerini açtığını, kendisinin 10:00 gibi işe gittiğini kısaca anlattı ve
-"İş yerim nerede biliyor musun?"
dedi. Gözlerimi kocaman açıp bilmiyorum anlamında kafamı salladım. Meğer Sevgi'yi aldığım, servisten indiği, sonra da 10 günde 2 kez şehir dışına çıktığımız köşedeki binaymış.
-"Kadını aldığında balkonda sigara içiyordum, arabanı bildiğim için gayri ihtiyari baktım sonra da o kadının arabaya binişini gördüm! Sahi kim o kadın?"
dedi. Teyzemin kızı diyecektim bir an ama vaz geçip,
-"Bir arkadaş!"
-"Benim iş yerim hemen dükkan üstü, kadını belki 5 metreden gördüm, heyecandan eli ayağı tutmuyordu kadının!"
dedi gülümseyerek, sonra da,
-"Aramızda kalacak, o nedenle rahat ol. Ben seni evine bağlı bir adam olarak görüyordum ama o gün öyle görünce, hem merak ettim hem de seni daha iyi tanımak istedim!"
dedi. Kahvaltı servis edilirken bir an susup gözlerimiz kenetlenmiş bakışıyorduk. Yeni bir işe başladığımı, kadının da mesai arkadaşım olduğunu, orada tanıştığımızı söyledim, o an ağzından çıkan laf,
-"İş yerinde de yapıyor musunuz?"
oldu. Hemen sonra da,
-"Direkt sordum ya, ayıp!"
dedi kendi kendine gülerek, sonra da,
-"İş yeri aşklarını hep merak etmişimdir!"
-"Zor!"
-"Neden?"
-"Canın her çektiğinde tehlikeyi göze alıyorsun ama bir o kadar da heyecanlı, yakalanma korkusu felaket adrenalin veriyor!"
-"İş yeri dışında nereye gidiyorsunuz, otele falan mı?"
-"Yok, otel zor, şehrin çıkışında bekarlık günlerimde keşfettiğim bir arazi var!"
-"Nasıl bir arazi ki?"
dedi. Ben de konuyu değiştirip,
-"Ya sen, var mı kimse?"
diye sordum.
-"5 yıl önce vardı. 3 yıl sürdü ama 2 yıl önce bitti, o günden bu yana sadece işime odaklandım!"
-"Kimdi?"
-"Doktorun mesai arkadaşlarından biriydi. Tayini çıktı taşındı, taşındıktan sonra bir kaç kez geldi, bir kez ben gittim ama uzak mesafe yürümedi!"
-"2 yıldır görüşmüyor musunuz?"
-"Hayır, telefonda bile görüşmüyoruz, numarasını bile sildim!"
dedi. Adam bir kaç kez whatsaptan yazmış ama bu olmayacağı için cevap yazmamış. Bu arada 29 yaşında olduğunu öğrendim.
-"Doktorla nasıl evlendin?"
diye sordum. Olay tam tahminim gibiydi, doktor zengin, kız fakir, 2 yıllık okurken doktor bunun aile hekimiymiş, ordan göz koymuş, ailesinden istetmiş, aile de zengin diye vermiş, aralarındaki 20 yaş farka rağmen.
-"Ama sanma ki o dışarıdaki nemrut adam evde de öyle... süt dökmüş kedi gibidir evde!"
dedi. Bu arada saat 10:00 olmuş kahvaltı bitmiş, kahvelerimizi bile içmiştik. Merve,
-"Eee, ne yapıyoruz? Sen izinlisin ama benim işe gitmem lazım!"
dedi. Arabayı direk benim ağacın oraya sürdüm ve
-"Nasıl bir arazi demiştin ya işte burası!"
-"Hımm... Beni buraya birlikte olmak için getirmedin umarım, ilk seferimizin böyle bir yerde olmasına müsaade etmem!"
dedi. Gülümsedim, elini tutup öptüm,
-"Nasıl isterseniz leydim!"
-"Teşekkür ederim beyefendi!"
dedi gülüştük. Onu iş yerine doğru götürürken işten kaçta çıktığımı sordu.
-"16:00'da."
-"Beni iş yerimin ordan alır mısın?"
dedi. Numaralarımızı birbirimize verdik.
İş yerine vardığımda Sevgi merakla odama geldi, ona,
-"Kız diş çıkarıyor, ateşli biraz da doktora götürdük!"
dedim. Fatma'dan mesaj vardı,
*Aşkım akşam için kızmadın umarım, Hikmet’le Sevgi çat kapı geldi, otururken sevişmeye başladılar ben de dayanamadım ama sensiz de hiç güzel olmadı!
yazıyordu. Sevgi'nin akşam gönderdiği fotoya tekrar baktım, Hikmet amcığında, vibratör sevginin elinde göt deliğine sokulmuşken zevkten gözü dönmüş görünüyordu.
*Neden kızayım, tadını çıkartalım, kıskanmak yok!
yazdım. Cevap gülücük oldu, sonra Sevgi yazdı,
*Akşam üzeri bana gelir misin?
*Gelemem, eve gitmeliyim!
dedim. Sevgi, Fatma, şimdi de Merve. Kendi kendime şu an hatları karıştıracaksın iyice! dedim.
10 months ago