Çok Hızlı - 1 Alıntıdır
İsmim Orhan, 26 yaşında, 1.80 boyunda, renkli gözlü ve çenesi iyi laf yapan birisiyim. Bursa'da yaşıyorum, yeni açılan bir fabrikada muhasebeci olarak işbaşı yapmıştım, benden bir hafta sonra büroları ve sosyal alanları temizlemekle görevli bir bayan işbaşı yaptı, çalışmaya başladıktan iki hafta sonra isminin Sevgi, 24 yaşında, evli ve bir çocuk annesi olduğunu öğrenmiştim. O gün saat 11:00 civarı toplantı odasından çıkmış odama girdiğimde onu masamı silerken buldum.
-"Kolay gelsin!"
deyip işini bitirmesi için masamın önündeki koltuğa oturdum. Sigarama uzandım, kendime yakarken aklıma geldi,
-"İçer misin?"
dedim.
-"İçerim ama kızmasınlar?"
-"Kimse gelmez, toplantı sürüyor, benim işim bitti çıktım!"
dedim, sigarasını yaktım, çay ocağını aradım iki de çay söyledim. Çaycı kapıyı çaldığında sigarayı sakladı, masayı silmeye devam etti. Çaycı çayları da benim önümdeki sehpaya koydu, çaycı çıktıktan sonra Sevgi,
-"Bu Sait'in bakışlarını hiç beğenmiyorum, yiyecek gibi bakıyor, dedikoducu herif!"
dedi hafif kızararak. Ben de,
-"Her işyerinde vardır bunlardan, boş ver gel otur!"
dedim. Sevgi,
-"Ben ilk kez çalışıyorum, kocam dikkatli olmamı, bu tür insanların olduğunu, dedikodu malzemesi vermememi, bürolarda çalıştığım için konuşmaları duyabileceğimi, bunları kimseyle paylaşmamamı tembihledi!"
-"Akıllı adammış kocan, ne iş yapar?"
diye sordum. Kocasının bir dersanede hademe olarak çalıştığını söyledi.
-"Kaç yıllık evlisin?"
-"Ben lise 1'de kocama kaçtım, ********* kızım var."
-"Zorun neydi?"
dedim gülerek. Hafif kızardı ama gülümsedi sonra o bana sordu,
-"Sen evli misin?"
-"Evet!"
-"Çocuk var mı?"
-"Bir tane kızım var!"
-"İkinciyi düşünüyor musunuz?"
-"Daha 6 aylık kızım! Sen düşünmüyor musun?"
diye sorduğumda gelen cevap beni şaşkına çevirdi.
-"Ben yeni bebek aldırdım!"
dedi. Daha ilk konuşmada bana bunu söylemesine şaşırmıştım, kadın ya aptaldı, ya da patavatsız, karar veremedim.
-"Neden?"
-"Kocam iki çocuğa birden bakamayız dedi. Zaten buraya başvuru yapmıştık, işe girecektim..."
dedi. İçimdeki piç uyandı birden,
-"Korunmuyor musunuz?"
dedim. Onun patavatsızlığına benim ki eklenmişti.
-"Yok!"
dedi ama kıpkırmızı olmuştu. Bu arada çay ve sigara bitmiş masayı silmeye devam ediyordu ama oyalana oyalana, sormaya devam et! der gibi geldi bana.
-"Bu devirde halen geri mi çekilmeye çalışıyor? Spiral var, prezervatif var, haplar var!"
dedim. Cevap beni yine dumur etti,
-"Spirali vücudum kabul etmedi, prezevatifi kocam sevmiyor, haplar da kanamamı arttırıyor..."
dedi. Bu arada işi bitmişti,
-"ben gideyim artık!"
deyip odamdan çıktı. Kafamda milyon düşünce vardı, bu kadın aranıyor mu, ilk konuşmamızda neler anlattı, dur bakalım daha neler çıkacak dedim. Öğleden sonra İK'cı arkadaşla sohbet ederken Sevgi'yi gösterdim,
-"Nasıl bir kadın? Bak, büroda çalışacak ağzı sıkı biri olsun, dikkat ettin mi?"
diye bir geyik savurarak amacım onunla da öyle mi konuşuyor diye öğrenmekti. Arkadaş,
-"Daha kafasını kaldırıp bir kez şu şöyle, bu böyle demedi, sadece kolay gelsin deyip giriyor işini yapıyor, iyi günler deyip çıkıyor!"
dedi. Lojistikçi ve İdare Amiri arkadaşlara da bir şekilde sordum. Şaşırmıştım, benim odadaki geveze Sevgi diğer odalarda dut yemiş bülbül oluyordu. Tüm gece Sevgi'nin söyledikleri aklımdaydı...
Ertesi sabah odama geldiğinde gülümseyerek girdi. Yine,
-"Sigara istermisin?"
-"Fabrika Müdürü koridorda, saat 10:00'da çay molasında siz gelin, ben size kahve yapayım!"
dedi. Yemekhane binasında, duş ve tuvaletlerin yanında temizlik malzemelerinin olduğu küçük bir odası vardı.
-"Olur!"
dedim ama ilk kez alıcı gözle baktım. Yüzü çok güzeldi, simsiyah gözleri, hokka gibi bir burnu ve küçük ama dolgun dudaklı bir ağzı. Başı sürekli kapalıydı, giydiği önlüğün altında biçimli ve dolgun göğüsleri belli oluyordu, sanırım boyu 1.65 civarı, 55 kilo anca gelirdi.
Saat 10:00'da kimseye çaktırmadan servis kapısından Sevgi'nin odasına gittim, arkası dönük evden getirdiği elektrikli cezvede kahveleri yapıyordu. O an götünü avuçlamak istedim ama kendime hakim olmalıydım, sigaraları yakınca,
-"Dün konuştuklarımız kafama takıldı..."
dedim. Utanarak,
-"Daha ilk gün neler anlattım adama diye kendime çok kızdım, özür dilerim!"
-"Yok, ne olacak ki, sıkıntı değil! Ama ben diğer mevzuyu düşündüm, eğer hiç bir şey kullanmıyorsanız ve kocan geri çekiliyorsa, sen çoğu zaman orgazm olmuyorsundur?"
dedim. Kafasını kaldırmadan,
-"Evet, çoğu zaman..."
-"Ne sıklıkta yapıyorsunuz?"
diye arsızca sordum.
-"Hasta değilsem her Perşembe..."
-"Senin kocan da sadece Perşembe akşamlarına babalar günü diyen salaklardan mı?"
dedim gülerek.
-"Aynen!
dedi, o da gülümsüyordu, sonra bana,
-"Hep sen soruyorsun, ya siz ne sıklıkta yaparsınız?"
-"Valla bulduğumuz her fırsatta! Çocuk uyku düzeni vs. bu sıralar biraz karışık ama yine de her fırsatta!"
-"Hımmm!"
-"Sana yetiyor mu peki hafta da bir?"
dedim. O anda binanın ana kapısı açıldı, çay molasından dönen işçiler lavabolara girdiler, ben de bu ara görünmemek için kalkıp kahveye teşekkür edip servis kapısından çıkıp odama döndüm. Masama oturduğumda gözüm takvime kaydı, bu gün Perşembeydi :)
Akşam üzeri Sevgi tüm odalardaki gece kalıp kokmasınlar diye çöpleri toplardı, tam çöpleri alırken usulca,
-"Bu gün Perşembe!"
dedim göz kırparak. O da,
-"Evettt!"
dedi, biraz yayıp gülümseyerek odadan çıktı. Eve gittiğimde yemek bile yemeden karımı 2 posta siktim, karım,
-"Ne oldu?"
diye sorduğunda da çocuğun huysuzluğu nedeniyle 2 gündür sevişemememizi mazeret edip, çok özlediğimi söyledim ama yine de azgınlığım geçmemişti, aklımda sürekli Sevgi'nin de sikişeceği ve yarın bunu kesin konuşacağımız dönüp duruyor, onu çıplak ve kocası sikerken gözümde canlandırmaya çalışıyordum ama daha saçı uzun mu, kısa mı, giydiği önlüğün altındaki vücudu ne kadar düzgün, onu bile bilmiyordum.
-"Kolay gelsin!"
deyip işini bitirmesi için masamın önündeki koltuğa oturdum. Sigarama uzandım, kendime yakarken aklıma geldi,
-"İçer misin?"
dedim.
-"İçerim ama kızmasınlar?"
-"Kimse gelmez, toplantı sürüyor, benim işim bitti çıktım!"
dedim, sigarasını yaktım, çay ocağını aradım iki de çay söyledim. Çaycı kapıyı çaldığında sigarayı sakladı, masayı silmeye devam etti. Çaycı çayları da benim önümdeki sehpaya koydu, çaycı çıktıktan sonra Sevgi,
-"Bu Sait'in bakışlarını hiç beğenmiyorum, yiyecek gibi bakıyor, dedikoducu herif!"
dedi hafif kızararak. Ben de,
-"Her işyerinde vardır bunlardan, boş ver gel otur!"
dedim. Sevgi,
-"Ben ilk kez çalışıyorum, kocam dikkatli olmamı, bu tür insanların olduğunu, dedikodu malzemesi vermememi, bürolarda çalıştığım için konuşmaları duyabileceğimi, bunları kimseyle paylaşmamamı tembihledi!"
-"Akıllı adammış kocan, ne iş yapar?"
diye sordum. Kocasının bir dersanede hademe olarak çalıştığını söyledi.
-"Kaç yıllık evlisin?"
-"Ben lise 1'de kocama kaçtım, ********* kızım var."
-"Zorun neydi?"
dedim gülerek. Hafif kızardı ama gülümsedi sonra o bana sordu,
-"Sen evli misin?"
-"Evet!"
-"Çocuk var mı?"
-"Bir tane kızım var!"
-"İkinciyi düşünüyor musunuz?"
-"Daha 6 aylık kızım! Sen düşünmüyor musun?"
diye sorduğumda gelen cevap beni şaşkına çevirdi.
-"Ben yeni bebek aldırdım!"
dedi. Daha ilk konuşmada bana bunu söylemesine şaşırmıştım, kadın ya aptaldı, ya da patavatsız, karar veremedim.
-"Neden?"
-"Kocam iki çocuğa birden bakamayız dedi. Zaten buraya başvuru yapmıştık, işe girecektim..."
dedi. İçimdeki piç uyandı birden,
-"Korunmuyor musunuz?"
dedim. Onun patavatsızlığına benim ki eklenmişti.
-"Yok!"
dedi ama kıpkırmızı olmuştu. Bu arada çay ve sigara bitmiş masayı silmeye devam ediyordu ama oyalana oyalana, sormaya devam et! der gibi geldi bana.
-"Bu devirde halen geri mi çekilmeye çalışıyor? Spiral var, prezervatif var, haplar var!"
dedim. Cevap beni yine dumur etti,
-"Spirali vücudum kabul etmedi, prezevatifi kocam sevmiyor, haplar da kanamamı arttırıyor..."
dedi. Bu arada işi bitmişti,
-"ben gideyim artık!"
deyip odamdan çıktı. Kafamda milyon düşünce vardı, bu kadın aranıyor mu, ilk konuşmamızda neler anlattı, dur bakalım daha neler çıkacak dedim. Öğleden sonra İK'cı arkadaşla sohbet ederken Sevgi'yi gösterdim,
-"Nasıl bir kadın? Bak, büroda çalışacak ağzı sıkı biri olsun, dikkat ettin mi?"
diye bir geyik savurarak amacım onunla da öyle mi konuşuyor diye öğrenmekti. Arkadaş,
-"Daha kafasını kaldırıp bir kez şu şöyle, bu böyle demedi, sadece kolay gelsin deyip giriyor işini yapıyor, iyi günler deyip çıkıyor!"
dedi. Lojistikçi ve İdare Amiri arkadaşlara da bir şekilde sordum. Şaşırmıştım, benim odadaki geveze Sevgi diğer odalarda dut yemiş bülbül oluyordu. Tüm gece Sevgi'nin söyledikleri aklımdaydı...
Ertesi sabah odama geldiğinde gülümseyerek girdi. Yine,
-"Sigara istermisin?"
-"Fabrika Müdürü koridorda, saat 10:00'da çay molasında siz gelin, ben size kahve yapayım!"
dedi. Yemekhane binasında, duş ve tuvaletlerin yanında temizlik malzemelerinin olduğu küçük bir odası vardı.
-"Olur!"
dedim ama ilk kez alıcı gözle baktım. Yüzü çok güzeldi, simsiyah gözleri, hokka gibi bir burnu ve küçük ama dolgun dudaklı bir ağzı. Başı sürekli kapalıydı, giydiği önlüğün altında biçimli ve dolgun göğüsleri belli oluyordu, sanırım boyu 1.65 civarı, 55 kilo anca gelirdi.
Saat 10:00'da kimseye çaktırmadan servis kapısından Sevgi'nin odasına gittim, arkası dönük evden getirdiği elektrikli cezvede kahveleri yapıyordu. O an götünü avuçlamak istedim ama kendime hakim olmalıydım, sigaraları yakınca,
-"Dün konuştuklarımız kafama takıldı..."
dedim. Utanarak,
-"Daha ilk gün neler anlattım adama diye kendime çok kızdım, özür dilerim!"
-"Yok, ne olacak ki, sıkıntı değil! Ama ben diğer mevzuyu düşündüm, eğer hiç bir şey kullanmıyorsanız ve kocan geri çekiliyorsa, sen çoğu zaman orgazm olmuyorsundur?"
dedim. Kafasını kaldırmadan,
-"Evet, çoğu zaman..."
-"Ne sıklıkta yapıyorsunuz?"
diye arsızca sordum.
-"Hasta değilsem her Perşembe..."
-"Senin kocan da sadece Perşembe akşamlarına babalar günü diyen salaklardan mı?"
dedim gülerek.
-"Aynen!
dedi, o da gülümsüyordu, sonra bana,
-"Hep sen soruyorsun, ya siz ne sıklıkta yaparsınız?"
-"Valla bulduğumuz her fırsatta! Çocuk uyku düzeni vs. bu sıralar biraz karışık ama yine de her fırsatta!"
-"Hımmm!"
-"Sana yetiyor mu peki hafta da bir?"
dedim. O anda binanın ana kapısı açıldı, çay molasından dönen işçiler lavabolara girdiler, ben de bu ara görünmemek için kalkıp kahveye teşekkür edip servis kapısından çıkıp odama döndüm. Masama oturduğumda gözüm takvime kaydı, bu gün Perşembeydi :)
Akşam üzeri Sevgi tüm odalardaki gece kalıp kokmasınlar diye çöpleri toplardı, tam çöpleri alırken usulca,
-"Bu gün Perşembe!"
dedim göz kırparak. O da,
-"Evettt!"
dedi, biraz yayıp gülümseyerek odadan çıktı. Eve gittiğimde yemek bile yemeden karımı 2 posta siktim, karım,
-"Ne oldu?"
diye sorduğunda da çocuğun huysuzluğu nedeniyle 2 gündür sevişemememizi mazeret edip, çok özlediğimi söyledim ama yine de azgınlığım geçmemişti, aklımda sürekli Sevgi'nin de sikişeceği ve yarın bunu kesin konuşacağımız dönüp duruyor, onu çıplak ve kocası sikerken gözümde canlandırmaya çalışıyordum ama daha saçı uzun mu, kısa mı, giydiği önlüğün altındaki vücudu ne kadar düzgün, onu bile bilmiyordum.
10 months ago