Sarı Gelin aman -1 (Alıntı)
Oğlanı iyi yetiştiremedik, it kopuk çevresi ile arkadaş oldu. Benim de suçum var, oğlan büyür iken pek evin yolunu bilmez idim, nasıl oldu ise ***** girdiği iki yıllık bölümde okurken iyi bir bölümden bizim de iyi tanıdığımız bir ailenin güzel kızını kafalamış serseri. Bir hata daha yaptık ve sorumluluk sahibi olsun da düzelsin ümidi ile evlenmelerine göz yumduk, benim oğlan yüzünden daha ilk yılından evlilikleri zora girdi, ne işe soktum ise barınamadı, kenara çekip defalarca konuştum, bu kız fırsat senin gibi ite sakın üzme dedim, yok laftan anlamadı. Yanıma depoya işe aldım iki günde işleri yürüten kardeşim ile kavga çıkardı, dayıya çekmiş o da böyle idi, kız önce evi terk etti barıştırdık, sonra tekrar bizimkinin terbiyesizlikleri sonunda baba evine gitti kızcağız, bu arada bile bizimle görüşmeyi ihmal etmedi. Bir gün gelin ve hanım ile yediğimiz yemekten eve dönerken hanım
-bey uğraşma bitmiş bu evlilik kıza yazık.
Aylardır kızın altınlarını satıp yiyormuş it, odaları bile ayırmışlar bir yıldır, meğer patron beni çok sevdi borç verdi dediği evi kızın maaşına kredi çekerek almışlar, yarısını da benden almıştı serseri. Gece üçte eve sarhoş geldiğinde iki tokat çaktım, çocukken tokat atmamıştım elli yaşımda 28 yaşında adama tokat attım, ertesi gün gelini depoya çağırdım, çıkardım elli bin verdim elli de hesaba göndereceğim dedim, almak istemedi, benim it olsa üstüne atlar paranın.
-Uğraşma kızım, gençsin güzelsin başka birini bulursun, bu evliliğin niye bitti diye soran olursa bana gönder gelinim pırlanta idi derim.
Sarıldı ağladı.
-Soranlara babam demem garip olur
dedi gülümsedi,
-sen hep Selim abimdin benim öyle kalır mısın?
diye sordu.
-Düğününe çağırırsan gelmem ama
dedim ağlayan gözleri güldü. Oğlanın patronu aradım, meğerse it o işten de ayrılmış, benim aldığım arabayı arkadaşına kiralamış onun parasını yiyormuş. Eve gidince tokat atmadım bu sefer keşke gençken dövseymişim, hanımın zırlamalarına rağmen evden siktir ettim iti.
İki ay sonra resmen boşandılar, tüm işleri kızcağız ile ben hallettim, benim itin suratını bile görmeye ikimiz de dayanamıyorduk. Esnaftan biri gördü adliye işleri bittiğinde, ertesi gün geldi -vay ne güzel kız düşürmüşsün öyle arkadaşı varsa bize de ayarla,
-gelinim lan o benim
deyince ağzına çakmak için ayağa fırlayınca kaçtı gitti boş boğaz. Gelinim değildi artık resmi olarak, çok da güzel kızdı. Depoda sigara içmem normalde yaktım bir sigara, artık eski olan gelini düşündüm biraz, sonra işine bak Selim diye ofise döndüm.
Bir öğle saati aradı yine kızcağız, baba demeyi boşanmadan sonra tamamen kesmişti.
-Evde eşyaları var hala almadı bir de sizin aldığınız koltuk takımı filan onları alın
-Onlar senin
dedim dinlemedi.
-İyi akşam uğrar ne var bakar ona göre depodan bir araç ayarlarım.
Gittim ben geleceğim diye yemek yapmış, alınacaklar bir kamyoneti doldurur, ısrar edince çeyiz diye aldığımız beyaz eşyayı bırakmamı kabul etti, konu döndü dolaştı bizim oğlana geldi.
-Kime benzemiş bu, sen de annem de ne iyi insanlarsınız
-biz de seni çok sevdik
deyince tekrar sarılıp ağladı kızcağız. Başını omzuma dayadı, sarı uzun saçları boynuma yapıştı, çayı içtikten sonra
-pazara iki hamal bulurum
dedim, çıkarken elime makbuz sıkıştırdı, verdiğim para ile evin ve oğlanın borçlarını ödemiş,
-ne güzel bir kadınsın, kalbinin güzelliği yüzüne de vurmuş, değerini bilen çıkar inşallah
-İnşallah senin gibi düzgün bir adam bulurum Selim abi,
-bulursun kızım bulursun, prensesler gibisin.
Arabada Allah belanı versin Selim dedim kendi kendime, kız sana sarıldığında göğüsleri göğsüne değince gelinin olan kıza niye için titrer, ev hali günlük etek ile daha önce defalarca gördüğün kızın kalçalarına, hafif açılan bacaklarına niye öküz gibi bakarsın, fark etti ise ne rezillik, ne sapık adammışım meğer, tövbe insan gelinine öyle yer gibi bakar mı? Kuruşu kuruşuna oğlunun pisliğini temizleyen kıza yaptığına bak, benim gibi bir adamı sever mi ki gerçekten, öyle dedi ya? Off günlerdir dedikleri ile yaptıkları ile yavaş yavaş aklıma giriyor bu kız, iki gün aramasa ben bahane bulup aramıyor muyum gibi düşünceler ile daldım gittim. Telefon çaldı birden,
-balkona el sallayım diye çıkmıştım araba hareket etmeyince merak ettim
diye aramış. Onlara her gittiğimizde oğlan ile balkondan el sallarlardı.
-Yok, seni düşünüyordum, benim oğlanı biliyorduk izin vermemeliydik evlenmenize, bizim hatamız
-Ben de ondan ayrıldığıma değil sizden ayrıldığıma üzülüyorum
dedi. Arabanın camından kafamı çıkardım
-yok üzülme, ben hayat boyu senin Selim abinim.
-Keşke sana biraz benzeseydi
dedi aşağıya doğru bana bakarak.
-Salak benim oğlan, senin gibi bir kıza aşık olması gerekirdi, onu mutlu etmek için dünyayı yakmalıydı.
-Ne yapalım geçti gitti Selim abi, en azından onun sayesinde biz tanıştık
dedi, sonra bir sessizlik oldu
-iyi geceler
diye kapadı. Yol boyu kendime küfürlerim devam etti, nasıl laflar ettim kıza öyle? Kız bir bana güvenmiş ben kart pezevenkler gibi konuştum, iyi de niye öyle konuştum, bir anda bülbüle döndüm ki. Off her buluşmada beni öven bir şey söylediğinde ayaklarım nasıl da yerden kesiliyordu?
Yıllardır alkol ile aram yok. Eve dönmeden birahaneye girip sarhoş ettim kendimi, hanım yatmamış, oğlanı evden kovdum diye biraz kırgın.
-Gel buraya, yarın çağırırım iti, hazır ev boşken salonda sikişelim.
Önce biraz nazlandı ama boynunun okşanmasına dayanamaz, gençken vurulduğum geniş kalçaları hala formunda. Televizyonun ışığında parlayan kalçalarını domaltıp amına girdiğimde
-taş gibi bu gün
diye mırıldandı. Kıçına tokatı yiyince sesi kesildi, yirmi yaşımdan beri sikmeye doyamadığım amcığına bağırta bağırta sokarken yine kendime kızıyordum, sikimin niye bu kadar sert olduğunu unutmak için içmeye gitmiştim. Karımın amına köküne kadar girip çıkarken savrulan siyah saçlarını değil gelinin uzun sarı saçlarını hayal ediyordum, resmi olarak gelinim değil ki artık, ben onun Selim abisiyim. Biraz da kucağımda hoplattım karımı,
ne olmuş sikin böyle beton gibi
diye yerleşti kucağıma, boynu kasıla kasıla boşaldı, amının titremeleri yıllardır aynı güzellikte, bense alkol yüzünden bir türlü boşalamadım.
-Canımı çıkardın eşek
diye söylene söylene sikimi yalayarak boşaltmaya çalışan karımın kafasını iki yandan tutunca kendini serbest bıraktı. Ne yapacağımı biliyor, otuz yıldır sikişiyoruz, ağzını bir iki dakika sikip tam boşalırken kafasını bıraktım, ağzındakileri yutmamak için konuşmadı yine, sikimden damlayanları eliyle temizledi ve televizyonun ışığında parlayan götünü sallayarak banyoya gitti. Yarım saat tavana bakarak kaldım, karımın ağzına boşalırken niye balkondan bana el sallarken titreyen göğüsleri gözümün önüne gelmişti. Selim Selim elli yaşına geldin artık torun bakma zamanın geldi.
Pazar günü iki hamal buldum. Bir kaç koltuğu, it oğlanın odasındaki TV’yi, sonradan aldığı yatağı filan indirdiler. Evde iki yatak odası kurmuş olmaları hanımın yatakları bile ayırmışlar lafını getirdi aklıma, kafamı toplamak için balkona çıkıp bir sigara yaktım yanıma geldi, normalde içmez o da bir sigara istedi, sigarasını yakarken rüzgar olmasın diye elimi tutunca sanki elektrik çarptı, evet kabul etmekten aylardır kaçıyordum ama aramızda şimdiki gençlerin dediği gibi bir elektrik vardı ve bu yalnız iken birbirimize bakışımızdan da belli idi. Son bir iki öğle yemeği buluşmamızda çok az konuşmuş ama yemek biter bitmez telefondan mesajlaşmış, uzun uzun karşılıklı ne iyi insanlar olduğumuzu yazmıştık. Yine konuşmadan birer sigara içtik, bir iki kere bana bakıp gülümsedi, damatlığı ile bir iki gömleği kalmış dolapta onlar için bavulları kullanabilirsin dedi.
Hamallara son bir iki ağır parçayı da verip gönderdim, geri döndüğümde balkon demirine yaslanmış giden kamyonete bakıyordu. Balkon demirine doğru biraz eğilmiş, genç güzel götü iş yaptığı için tenine yapışmış ince eşofman ile tabak gibi belirginleşmişti, saçları ışıl ışıl yine, gidip avuçlamalı, sonra mutfak masasına yatırıp…. Tövbe tövbe diye oğlanın kullandığı odaya döndüm, kıyafetlerini bavula tıkarken geldi bilgisayarı sökmeme yardım etti, yaz günü ikimiz de ter içinde kaldık. Kola getirdi, yorulmuş halde karşılıklı oturduk, açız aslında,
-işimiz bitsin dışarda yeriz uğraşma
deyince tamam dedi. Tüm eşyalar toplanınca düğün albümünü çıkardı, içinden bizim aile ile olan fotoğrafları verirken tekrar gözleri dolar gibi doldu, yanına oturdum kızcağıza sarıldım.
-Üzgün değilim, sadece ne güzel bir gündü.
Hamallar gidince, üzerinde olan uzun kollu ince hırkayı çıkarmıştı, çıplak kollarını teselli için okşadım, hafif ter kokusuna parfümü karışmış, saçları ipek gibi parlıyordu. Konuşamadan bir süre öylece kaldık,
-Bu oda boş kalacak eşya lazım sana
dedim laf olsun diye,
-hanım ile gelsek oturacak yerin yok.
-Bu eve istediğin zaman gelebilirsin kapım da gönlüm de açık
dedi. Bir süredir uzun güzel ipek saçlarını okşadığımı onun da kafasını göğsüme koyduğunu yeni fark ettim, o da fark etmiş olacak ki doğruldu.
-İkimiz de terlemişiz Selim Abi
diyerek yüzüme bakmadan kollarımdan ayrıldı. Göğsümde göğsünün sıcaklığı,
ben bir döküneyim öyle çıkarız yemeğe, ufak banyoya sana havlu koyayım.
Acele ile odadan çıktı, odasından su sesi gelince kendime geldim, ben de ufak banyoya girip duş aldım, donumu pantolonumu giydim, terlemiş gömleğim yerine oğlandan bir gömlek giymek için bavulları yine açtım, bulduklarım dar geldi uymadı, ben oğlandan kısa ve kiloluyum nasıl uysun? Yine terli gömleği önünü iliklemeden üstüme geçirdim. Banyodan çıktığını duyunca
-oğlanın kıyafetler olmadı
diye seslendim.
-Babamın eski bir penyesi vardı onu vereyim istersen Selim Abi bir dakika
dedi. Ben oğlanın yatak odası haline gelen odada bavulun üstünde oturmuş beklerken elinde eski bir penye ile geldi, beyaz bir etek beyaz bir penye giymiş, ıslak saçları yüzüne boynuna yapışmıştı, nemli tenine yapışmış dar penyeden sutyenin izleri, büyük göğüslerinin tüm şekli ortada idi, göğüslerinin büyüklüğü bile ilk defa gözüme çarpmıştı. Ayağa kalktım, o da düğmeleri iliksiz gömleğinden gözüken çıplak gövdeme baktı, aramızda yarım metre mesafe onun elinde bana uzattığı penye öyle dikiliyorduk. O ortalama üstü boyda bir kadın ben ortalama boyda bir erkek neredeyse aynı boyda idik. Saçlarının ucundan yavaşça sular damlıyordu, göğüs uçları penyeden belli olmuştu, anlamsız bir sessizlik ile birbirimizi süzüyorduk. Penyeyi elime tutuşturup
-ben saçlarımı kurutayım abi
diye döndü. Orada beynim tamamen durdu, sırtına yapışmış ıslak saçlara ince beline daldım gitti, gönlüm de kapım da açık mı demişti o bana? Size değil sadece sana demişti. Saç kurutma makinesinin sesine kendime geldim, odasında yatağın karşısındaki boy aynasının önünde dikilmiş uzun saçları havada uçuşarak saçlarını kurutuyordu, içeri girdiğimi duymadı, görmedi bile, makineyi tutan sağ bileğini kavrayıp kendime çevirdiğimde
-ay dedi korkuttun bir anda.
Makineyi kapattı, elim hala bileğinde idi, kendime çekip diğer bileğini de tuttum ve yatağa doğru fırlattım, fırlatmamın hızından yatak üstünde havalandı, beyaz bacakları iyice açılmış, yatak üzerinde dururken sadece
-Selim Abi ne yapıyorsun
dedi. Üzerimdeki gömleği çıkartınca da
-abi yapma sakın
diyerek açılmış bacaklarını kapadı. Bacaklarını bileklerinden kavrayıp yatağın kenarına çektim.
-Kız sus kaçarın yok, ikimizi de rezil etme mahalleye,
bir elim kıçına kadar sıyrılmış bacağında diğeri ise omzunu yatağa bastırmakta idi.
-Aklımdan çıkmıyorsun kaç gündür, mecnun ettin bu yaşta beni
dedim. Tertemiz kokan boynunu öperken
-abi yapma
diyerek hala altımda çırpınıyordu.
-Seni düşünmekten uykum bile yok artık
diye hırladım. Penyesi üzerinden iki elim ile göğüslerini sıkarak bacakları arasına yerleştim, o ela gözleri kocaman açılmış, göğüsleri hızlı hızlı inip kalkıyordu, yüzüne doğru eğilince kafasını çevirdi, uzun temiz boynunu emerken ve yalarken ellerim ************* taş kalçalarını kavramıştı, çırpınmalarından ikimiz de tekrar terlemiştik, sonra bir şeyler fısıldadı, kendimden geçmiş dar penyesinden kurtulmaya çalışıyor o ise boynu yana dönük hareketsiz yatıyordu, tekrar fısıldadı.
-Oda çok aydınlık abi perdeler.
-bey uğraşma bitmiş bu evlilik kıza yazık.
Aylardır kızın altınlarını satıp yiyormuş it, odaları bile ayırmışlar bir yıldır, meğer patron beni çok sevdi borç verdi dediği evi kızın maaşına kredi çekerek almışlar, yarısını da benden almıştı serseri. Gece üçte eve sarhoş geldiğinde iki tokat çaktım, çocukken tokat atmamıştım elli yaşımda 28 yaşında adama tokat attım, ertesi gün gelini depoya çağırdım, çıkardım elli bin verdim elli de hesaba göndereceğim dedim, almak istemedi, benim it olsa üstüne atlar paranın.
-Uğraşma kızım, gençsin güzelsin başka birini bulursun, bu evliliğin niye bitti diye soran olursa bana gönder gelinim pırlanta idi derim.
Sarıldı ağladı.
-Soranlara babam demem garip olur
dedi gülümsedi,
-sen hep Selim abimdin benim öyle kalır mısın?
diye sordu.
-Düğününe çağırırsan gelmem ama
dedim ağlayan gözleri güldü. Oğlanın patronu aradım, meğerse it o işten de ayrılmış, benim aldığım arabayı arkadaşına kiralamış onun parasını yiyormuş. Eve gidince tokat atmadım bu sefer keşke gençken dövseymişim, hanımın zırlamalarına rağmen evden siktir ettim iti.
İki ay sonra resmen boşandılar, tüm işleri kızcağız ile ben hallettim, benim itin suratını bile görmeye ikimiz de dayanamıyorduk. Esnaftan biri gördü adliye işleri bittiğinde, ertesi gün geldi -vay ne güzel kız düşürmüşsün öyle arkadaşı varsa bize de ayarla,
-gelinim lan o benim
deyince ağzına çakmak için ayağa fırlayınca kaçtı gitti boş boğaz. Gelinim değildi artık resmi olarak, çok da güzel kızdı. Depoda sigara içmem normalde yaktım bir sigara, artık eski olan gelini düşündüm biraz, sonra işine bak Selim diye ofise döndüm.
Bir öğle saati aradı yine kızcağız, baba demeyi boşanmadan sonra tamamen kesmişti.
-Evde eşyaları var hala almadı bir de sizin aldığınız koltuk takımı filan onları alın
-Onlar senin
dedim dinlemedi.
-İyi akşam uğrar ne var bakar ona göre depodan bir araç ayarlarım.
Gittim ben geleceğim diye yemek yapmış, alınacaklar bir kamyoneti doldurur, ısrar edince çeyiz diye aldığımız beyaz eşyayı bırakmamı kabul etti, konu döndü dolaştı bizim oğlana geldi.
-Kime benzemiş bu, sen de annem de ne iyi insanlarsınız
-biz de seni çok sevdik
deyince tekrar sarılıp ağladı kızcağız. Başını omzuma dayadı, sarı uzun saçları boynuma yapıştı, çayı içtikten sonra
-pazara iki hamal bulurum
dedim, çıkarken elime makbuz sıkıştırdı, verdiğim para ile evin ve oğlanın borçlarını ödemiş,
-ne güzel bir kadınsın, kalbinin güzelliği yüzüne de vurmuş, değerini bilen çıkar inşallah
-İnşallah senin gibi düzgün bir adam bulurum Selim abi,
-bulursun kızım bulursun, prensesler gibisin.
Arabada Allah belanı versin Selim dedim kendi kendime, kız sana sarıldığında göğüsleri göğsüne değince gelinin olan kıza niye için titrer, ev hali günlük etek ile daha önce defalarca gördüğün kızın kalçalarına, hafif açılan bacaklarına niye öküz gibi bakarsın, fark etti ise ne rezillik, ne sapık adammışım meğer, tövbe insan gelinine öyle yer gibi bakar mı? Kuruşu kuruşuna oğlunun pisliğini temizleyen kıza yaptığına bak, benim gibi bir adamı sever mi ki gerçekten, öyle dedi ya? Off günlerdir dedikleri ile yaptıkları ile yavaş yavaş aklıma giriyor bu kız, iki gün aramasa ben bahane bulup aramıyor muyum gibi düşünceler ile daldım gittim. Telefon çaldı birden,
-balkona el sallayım diye çıkmıştım araba hareket etmeyince merak ettim
diye aramış. Onlara her gittiğimizde oğlan ile balkondan el sallarlardı.
-Yok, seni düşünüyordum, benim oğlanı biliyorduk izin vermemeliydik evlenmenize, bizim hatamız
-Ben de ondan ayrıldığıma değil sizden ayrıldığıma üzülüyorum
dedi. Arabanın camından kafamı çıkardım
-yok üzülme, ben hayat boyu senin Selim abinim.
-Keşke sana biraz benzeseydi
dedi aşağıya doğru bana bakarak.
-Salak benim oğlan, senin gibi bir kıza aşık olması gerekirdi, onu mutlu etmek için dünyayı yakmalıydı.
-Ne yapalım geçti gitti Selim abi, en azından onun sayesinde biz tanıştık
dedi, sonra bir sessizlik oldu
-iyi geceler
diye kapadı. Yol boyu kendime küfürlerim devam etti, nasıl laflar ettim kıza öyle? Kız bir bana güvenmiş ben kart pezevenkler gibi konuştum, iyi de niye öyle konuştum, bir anda bülbüle döndüm ki. Off her buluşmada beni öven bir şey söylediğinde ayaklarım nasıl da yerden kesiliyordu?
Yıllardır alkol ile aram yok. Eve dönmeden birahaneye girip sarhoş ettim kendimi, hanım yatmamış, oğlanı evden kovdum diye biraz kırgın.
-Gel buraya, yarın çağırırım iti, hazır ev boşken salonda sikişelim.
Önce biraz nazlandı ama boynunun okşanmasına dayanamaz, gençken vurulduğum geniş kalçaları hala formunda. Televizyonun ışığında parlayan kalçalarını domaltıp amına girdiğimde
-taş gibi bu gün
diye mırıldandı. Kıçına tokatı yiyince sesi kesildi, yirmi yaşımdan beri sikmeye doyamadığım amcığına bağırta bağırta sokarken yine kendime kızıyordum, sikimin niye bu kadar sert olduğunu unutmak için içmeye gitmiştim. Karımın amına köküne kadar girip çıkarken savrulan siyah saçlarını değil gelinin uzun sarı saçlarını hayal ediyordum, resmi olarak gelinim değil ki artık, ben onun Selim abisiyim. Biraz da kucağımda hoplattım karımı,
ne olmuş sikin böyle beton gibi
diye yerleşti kucağıma, boynu kasıla kasıla boşaldı, amının titremeleri yıllardır aynı güzellikte, bense alkol yüzünden bir türlü boşalamadım.
-Canımı çıkardın eşek
diye söylene söylene sikimi yalayarak boşaltmaya çalışan karımın kafasını iki yandan tutunca kendini serbest bıraktı. Ne yapacağımı biliyor, otuz yıldır sikişiyoruz, ağzını bir iki dakika sikip tam boşalırken kafasını bıraktım, ağzındakileri yutmamak için konuşmadı yine, sikimden damlayanları eliyle temizledi ve televizyonun ışığında parlayan götünü sallayarak banyoya gitti. Yarım saat tavana bakarak kaldım, karımın ağzına boşalırken niye balkondan bana el sallarken titreyen göğüsleri gözümün önüne gelmişti. Selim Selim elli yaşına geldin artık torun bakma zamanın geldi.
Pazar günü iki hamal buldum. Bir kaç koltuğu, it oğlanın odasındaki TV’yi, sonradan aldığı yatağı filan indirdiler. Evde iki yatak odası kurmuş olmaları hanımın yatakları bile ayırmışlar lafını getirdi aklıma, kafamı toplamak için balkona çıkıp bir sigara yaktım yanıma geldi, normalde içmez o da bir sigara istedi, sigarasını yakarken rüzgar olmasın diye elimi tutunca sanki elektrik çarptı, evet kabul etmekten aylardır kaçıyordum ama aramızda şimdiki gençlerin dediği gibi bir elektrik vardı ve bu yalnız iken birbirimize bakışımızdan da belli idi. Son bir iki öğle yemeği buluşmamızda çok az konuşmuş ama yemek biter bitmez telefondan mesajlaşmış, uzun uzun karşılıklı ne iyi insanlar olduğumuzu yazmıştık. Yine konuşmadan birer sigara içtik, bir iki kere bana bakıp gülümsedi, damatlığı ile bir iki gömleği kalmış dolapta onlar için bavulları kullanabilirsin dedi.
Hamallara son bir iki ağır parçayı da verip gönderdim, geri döndüğümde balkon demirine yaslanmış giden kamyonete bakıyordu. Balkon demirine doğru biraz eğilmiş, genç güzel götü iş yaptığı için tenine yapışmış ince eşofman ile tabak gibi belirginleşmişti, saçları ışıl ışıl yine, gidip avuçlamalı, sonra mutfak masasına yatırıp…. Tövbe tövbe diye oğlanın kullandığı odaya döndüm, kıyafetlerini bavula tıkarken geldi bilgisayarı sökmeme yardım etti, yaz günü ikimiz de ter içinde kaldık. Kola getirdi, yorulmuş halde karşılıklı oturduk, açız aslında,
-işimiz bitsin dışarda yeriz uğraşma
deyince tamam dedi. Tüm eşyalar toplanınca düğün albümünü çıkardı, içinden bizim aile ile olan fotoğrafları verirken tekrar gözleri dolar gibi doldu, yanına oturdum kızcağıza sarıldım.
-Üzgün değilim, sadece ne güzel bir gündü.
Hamallar gidince, üzerinde olan uzun kollu ince hırkayı çıkarmıştı, çıplak kollarını teselli için okşadım, hafif ter kokusuna parfümü karışmış, saçları ipek gibi parlıyordu. Konuşamadan bir süre öylece kaldık,
-Bu oda boş kalacak eşya lazım sana
dedim laf olsun diye,
-hanım ile gelsek oturacak yerin yok.
-Bu eve istediğin zaman gelebilirsin kapım da gönlüm de açık
dedi. Bir süredir uzun güzel ipek saçlarını okşadığımı onun da kafasını göğsüme koyduğunu yeni fark ettim, o da fark etmiş olacak ki doğruldu.
-İkimiz de terlemişiz Selim Abi
diyerek yüzüme bakmadan kollarımdan ayrıldı. Göğsümde göğsünün sıcaklığı,
ben bir döküneyim öyle çıkarız yemeğe, ufak banyoya sana havlu koyayım.
Acele ile odadan çıktı, odasından su sesi gelince kendime geldim, ben de ufak banyoya girip duş aldım, donumu pantolonumu giydim, terlemiş gömleğim yerine oğlandan bir gömlek giymek için bavulları yine açtım, bulduklarım dar geldi uymadı, ben oğlandan kısa ve kiloluyum nasıl uysun? Yine terli gömleği önünü iliklemeden üstüme geçirdim. Banyodan çıktığını duyunca
-oğlanın kıyafetler olmadı
diye seslendim.
-Babamın eski bir penyesi vardı onu vereyim istersen Selim Abi bir dakika
dedi. Ben oğlanın yatak odası haline gelen odada bavulun üstünde oturmuş beklerken elinde eski bir penye ile geldi, beyaz bir etek beyaz bir penye giymiş, ıslak saçları yüzüne boynuna yapışmıştı, nemli tenine yapışmış dar penyeden sutyenin izleri, büyük göğüslerinin tüm şekli ortada idi, göğüslerinin büyüklüğü bile ilk defa gözüme çarpmıştı. Ayağa kalktım, o da düğmeleri iliksiz gömleğinden gözüken çıplak gövdeme baktı, aramızda yarım metre mesafe onun elinde bana uzattığı penye öyle dikiliyorduk. O ortalama üstü boyda bir kadın ben ortalama boyda bir erkek neredeyse aynı boyda idik. Saçlarının ucundan yavaşça sular damlıyordu, göğüs uçları penyeden belli olmuştu, anlamsız bir sessizlik ile birbirimizi süzüyorduk. Penyeyi elime tutuşturup
-ben saçlarımı kurutayım abi
diye döndü. Orada beynim tamamen durdu, sırtına yapışmış ıslak saçlara ince beline daldım gitti, gönlüm de kapım da açık mı demişti o bana? Size değil sadece sana demişti. Saç kurutma makinesinin sesine kendime geldim, odasında yatağın karşısındaki boy aynasının önünde dikilmiş uzun saçları havada uçuşarak saçlarını kurutuyordu, içeri girdiğimi duymadı, görmedi bile, makineyi tutan sağ bileğini kavrayıp kendime çevirdiğimde
-ay dedi korkuttun bir anda.
Makineyi kapattı, elim hala bileğinde idi, kendime çekip diğer bileğini de tuttum ve yatağa doğru fırlattım, fırlatmamın hızından yatak üstünde havalandı, beyaz bacakları iyice açılmış, yatak üzerinde dururken sadece
-Selim Abi ne yapıyorsun
dedi. Üzerimdeki gömleği çıkartınca da
-abi yapma sakın
diyerek açılmış bacaklarını kapadı. Bacaklarını bileklerinden kavrayıp yatağın kenarına çektim.
-Kız sus kaçarın yok, ikimizi de rezil etme mahalleye,
bir elim kıçına kadar sıyrılmış bacağında diğeri ise omzunu yatağa bastırmakta idi.
-Aklımdan çıkmıyorsun kaç gündür, mecnun ettin bu yaşta beni
dedim. Tertemiz kokan boynunu öperken
-abi yapma
diyerek hala altımda çırpınıyordu.
-Seni düşünmekten uykum bile yok artık
diye hırladım. Penyesi üzerinden iki elim ile göğüslerini sıkarak bacakları arasına yerleştim, o ela gözleri kocaman açılmış, göğüsleri hızlı hızlı inip kalkıyordu, yüzüne doğru eğilince kafasını çevirdi, uzun temiz boynunu emerken ve yalarken ellerim ************* taş kalçalarını kavramıştı, çırpınmalarından ikimiz de tekrar terlemiştik, sonra bir şeyler fısıldadı, kendimden geçmiş dar penyesinden kurtulmaya çalışıyor o ise boynu yana dönük hareketsiz yatıyordu, tekrar fısıldadı.
-Oda çok aydınlık abi perdeler.
10 months ago