Karantinanın Hayatıma Getirdikleri - 1 (Alıntıdır)
Ben Süleyman. 28 yaşında, uluslararası bir şirkette orta düzey bir çalışanım, her ne kadar şirket şartlarında orta düzey sayılsam da genele baktığımızda durumum iyi denebilir, her şeyden önce euro ile maaş alıyorum. İstanbul gibi bir yerde daha bu yaşta ev sahibi oldum, altı ay önce de ailemden ayrılıp kendi evime taşındım, o zamandan beri tek başıma yaşıyordum. Bir de kardeşim var Züleyha… 24 yaşında, sarışın, beyaz tenli, dinine bağlı, kapalı bir kız. Liseden sonra okumak istemedi, bir eczanede çırak olarak işe başladı, şu anda o eczanenin baş kalfası durumunda…
Aslında olay daha çok yeni, iki gün önce yaşandı ama ben her şeyi size en başından anlatmak istiyorum. Dediğim gibi altı ay önce tek başıma yaşamaya başlamıştım, daha yalnız yaşamaya bile tam olarak alışamadan korona krizi patlak verdi. İlk başlarda çok ciddiye almamıştık ama koronadan ilk ölüm gerçekleştiğinde korkmaya başladım. İlk ölen kişinin bir eczacı olduğu konuşuluyordu, Züleyha’yı arayıp bu durumu sordum. Bana
-“Evet abi buraya çok yakın bi eczane… Çok yaşlıydı eczacısı ama”
dedi. İlk kez bu hastalığı ciddiye almıştım ve ailem için korkmuştum. Annem ve babam 50 yaşını aşmış ve her ikisi de tansiyon hastası insanlar, Züleyha’nın her gün o eve girip çıkması, onlara hastalık taşıma ihtimali beni çok korkutmuştu, Züleyha’yı tekrar aradım.
-“Canım sen benim eve mi taşınsan?”
dedim açar açmaz.
-“Bilmem ki abi, gerek var mı böyle bişeye?”
-“Ya sen günde 200 hastayla muhatap oluyosun sonra da akşam eve gidiyosun. Anneme babama bulaştırırsan sıkıntı olur.”
-“Böyle söyleyince haklı gibisin de… Bilmem ki annemlere de bi soralım.”
-“Annemlere sormaya gerek yok, onlara sorsak gerek yok diyecekler, sen emrivaki yap, ben abime taşınıyorum de çantanı yap, gelip alayım seni.”
-“Öyle diyosan…”
Tahmin ettiğim gibi annemle babam çok karşı çıkmışlardı ama ben bir yandan, Züleyha diğer yandan işin tehlikelerini anlattık ve Züleyha’yı alıp benim eve götürdüm. Başlarda bir iki hafta diye düşünmüştük ancak iş uzadıkça uzadı, hala da birlikte yaşıyoruz…
Her neyse… Züleyha eve taşındığımda bir kez annemle babamla birlikte gelmiş, sonrasında evimi hiç görmemişti, eve geldiğinde ona kısaca evi tanıttım. Ona kendi yatak odamı verdim ve ben salonda yattım, eşyalarını yerleştirdikten sonra su içmek için buzdolabına yöneldi, dolabı açınca içerdeki biraları gördü, yanıma çok garip bir yüz haliyle geldi.
-“Abi”
-“Efendim Züleyha?”
-“Abi dolapta bira var”
-“Evet abicim?”
-“Abi sen içki mi içiyosun?”
Televizyondan gözlerimi ayırdım ve onun gözlerine baktım.
-“Evet Züleyha içiyorum. Büyütülecek bi mevzu değil, annemin babamın duymasına da gerek yok. Anlaştık mı?”
-“Ya yok abi söylemem tabi de… Abi günah değil mi ya? Nası yaparsın?”
-“Züleyha bak bu konuyu ilk ve son kez konuşalım sonra da olmamış gibi hayatımıza devam edelim tamam mı abicim?
Ben bunca yıl babamın baskısından dolayı namaz kıldım, oruç tuttum falan ama ben öyle birisi değilim, ben böyle birisiyim tamam mı?”
Bunu söyler söylemez kalktım ve buzdolabına yöneldim, dolaptan bir bira çıkardım ve yerime dönüp oturdum, Züleyha’nın şaşkın bakışları arasında birayı tepeme diktim, büyük bir yudum aldıktan sonra tekrar ona döndüm.
-“Bu evdeyken sen de içinden geldiği gibi davranabilirsin canım.”
-“O ne demek abi?”
-“Yani demek istiyorum ki, annem yok, babam yok, kafana göre takıl… Namaz kılmak istiyorsan kıble şu taraf, içki içmek istiyorsan dolap şurda. Kapiş?”
Züleyha çok gergin bir şekilde beni izliyor, bense bunun normal bir durum olduğunu göstermek istercesine rahat tavırlarla televizyon izlemeye devam ediyordum. Züleyha tek kelime etmiyordu, bir sigara yaktım.
-“Mesela”
dedim…
-“Annem ve babam sigara içtiğini duysalar keserler seni dimi?”
-“Hiiii”
dedi aniden. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
-“Benim yanımda rahat takıl onu diyorum.”
-“Abi ne sigarası?”
-“Yeme beni Züleyha…”
-“Abi valla…”
-“Kızım yalan yere yemin etme bari. Biliyorum diyorum işte… Rahatına bak…”
Gerçekten sigara içtiğini biliyordum. Bir dönem onun çalıştığı eczanedeki kalfalardan biriyle çıkmıştım ve ondan öğrenmiştim ama Züleyha o kızla çıktığımı bilmiyordu, dolayısıyla şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu. Bu arada aklınıza hemen kötü kötü şeyler gelmesin amacım gerçekten Züleyha’nın hayatında bir kez olsun rahat davranmasını, yaptığı şeyleri korkarak değil keyif alarak yapmasını sağlamaktı.
Kardeşim kapandığında daha 14 yaşındaydı, o zamanlar kendi kararını verdiği için Züleyha’yı herkes tebrik ediyordu ama ben 14 yaşındaki bir çocuğun kendi kararını veremeyeceğini, birilerinin, bir şeylerin etkisinde kalabileceğinin farkındaydım, içten içe hep üzülüyordum ona. Hayatında ilk kez onu yargılamayacak, onu her haliyle kabul edecek birinin varlığını hissetsin istedim, mevzu bundan ibaret. Her neyse, Züleyha başlarda renk vermemeye çalıştı, en sonunda ona dönüp gülerek konuştum.
-“Ha sen şimdi sigara içmediğini mi iddia ediyosun?”
-“Ne sigarası abi ya…”
-“Tamam o zaman, getir çantanı dök şu masaya, içinden sigara çıkmazsa ne istersen yapıcam.”
-“Abi olur mu öyle şey?”
-“Nooldu? Yemedi mi?”
-“Off tamam yaaa…”
En sonunda pes etmişti. Paketimi ona doğru uzatıp
-“Yak hadi bi tane”
dedim. Çekingen davranıyor, pakete bakıyor ama hamle yapmıyordu, sonra koltuğumda ona doğru dönüp ciddi bir ses tonuyla konuştum.
-“Kızım sen hiç televizyon izleyerek sigara içtin mi? Ya da bi koltukta oturarak? Yatarak sigara içtin mi mesela hiç? Bunun keyfini biliyor musun?”
Züleyha cevap vermedi, üstelemeye devam ettim.
-“Evde mümkün değil zaten… Eczanede Selim abi görmesin babama söyler… Yolda içemezsin annem pazara çıkar falan karşılaşırsınız. Napıyosun? Ara sokaklara saklanıp hızlı hızlı üç dört fırt çekip sonra kendini parfüme mi boğuyosun? Yak lan işte, uzat ayaklarını sehpaya, keyfini çıkara çıkara iç…”
Züleyha ürkek bir şekilde elini uzattı, paketten bir sigara çıkardı ve sehpanın üzerinde duran çakmağa eğildi, eğildiğinde çok kısa bir süre gömleğinin önü gevşedi ve süt beyaz göğüslerini gördüm, hemen bakışlarımı başka yöne çevirdim. Züleyha sigarasını yaktı ve korka korka içmeye başladı. Ben tekrar televizyona döndüm ve ayaklarımı kanepeye uzatarak keyifle tüttürmeye başladım, Züleyha’da bir kaç dakika sonra gerginliğini atmış sigarasını tüttürmeye başlamıştı, yüzünden mutlu olduğunu anlıyordum. Kardeşimi mutlu görmek beni de mutlu etmişti…
Günler hızla geçti, bizim 15 gün diye planladığımız karantina süreci uzadıkça uzadı, bu süreçte Züleyha artık benim yanımda rahat takılmaya, istediği gibi sigara içmeye falan başlamıştı, hatta bir iki hafta sonra evde başını örtmemeye başladı. Ben kardeşimi 14 yaşından beri hiç başı açık görmemiştim, evde bile kapalı gezerdi ancak ilk defa saçları açık bir şekilde evde dolaşmaya başlamıştı. Küçükken onu çok beğenirdim, hatta ergenlik yıllarımda ******i ilk kez keşfettiğimde ona alıcı gözle bakmışlığım bile vardı ancak çok kısa süre içinde tesettüre girince benim için imkansız bir hayale dönüştüğünden onu hep hayallerimin dışında, ailemi hep fantezilerimin dışında tuttum. Onu ilk kez saçı açık gördüğümde bir an şaşkınlık ve hayranlık arası bir bakışla bakakaldım, bana bakıp gülümsedi.
-“Abi kusura bakma ya hava çok sıcak olunca…”
-“Yok kızım ne kusuru ya hatta İçinden geldiği gibi davrandığın için sevindim.”
-“Ya sen beni böyle alıştırıyosun da eve dönünce ne yapıcam ben?”
Gülüştük… Züleyha zaman içinde içinden geldiği gibi davranmaya devam etti, ben ise kardeşimin nasıl bir zindanda, nasıl baskı altında yaşadığını fark edip üzüldüm. Mesaiye kaldığım bir akşam eve döndüğümde kardeşimi mutfakta yemek hazırlarken buldum, duştan yeni çıkmış, saçlarına bir havlu sarmıştı, üzerinde kısa bir şort ve beyaz bir tişört vardı, içine sütyen giymemişti, göğüs uçları belli oluyordu. Neredeyse 10 yıldır saçlarını bile görmediğim kardeşim karşımda şort ve tişörtle duruyordu. Beni görünce panikledi.
-“Ayy abi kusura bakma daha gelmezsin sandım.”
-“Kızım ne kusuru? İçinden geldiği gibi davran demedik mi bu evde?”
-“Tamam da abi…”
-“Ne tamam da abi? Ben yokken böyle dolaştığına göre içinden böyle dolaşmak geliyo, rahatına bak…”
-“Abi utanırım olur mu öyle şey?”
-“Benden mi utanırsın ya? Rahatına bak kızım”
Geçip masaya oturdum, gözlerimle kardeşimi baştan aşağı süzdüm, ne kadar da güzel bir kızdı… İncecik beli, bembeyaz teni, sapsarı saçları… Göğüslerinin küçük olduğunu ilk o zaman fark ettim, uçları dimdik beyaz tişörtünün içinden belli oluyordu. Züleyha aniden içinde sütyen olmadığını fark etti ve hızla mutfaktan çıktı, geri döndüğünde içine sütyen giymiş ama şort-tişört olayını bozmamıştı. İçten içe seviniyordum, kardeşim kendisi gibi davranıyordu ama öte yandan kardeşimden çok etkilenmiştim ve sikim kalkmıştı, bu durumdan ise biraz utanıyordum.
O akşam yemekten sonra dolaptan bir bira aldım ve televizyonun karşısına geçtim, Züleyha’da karşıma oturdu ve birer sigara yaktık, muhabbete başladık.
-“Nasıl gidiyo?”
-“İyi abi, nasıl olsun…”
-“Bu korona muhabbeti daha uzayacak gibi duruyor.”
-“Aynen abi, millet saldı, her kes sokaklarda… Eczaneyi bi görsen var ya ana baba günü, kimsenin umrunda değil…”
-“Sen kendine dikkat et abicim kendine bulaştırma da gerisine de katlanıcaz yapacak bişey yok…”
-“Aynen abi çok dikkatli davranıyorum. Astronot gibi giyiniyoruz zaten eczanede, akşama kadar eldivenden maskeden oyun hamuru gibi oluyoruz vıcık vıcık…”
Bu söylediğine kahkaha atmıştım. Züleyha aynı zamanda çok espritüel bir kızdı, yani üniversite okusa üniversitenin en havalı, en popüler kızı, Twitter kullansa kesin fenomen olurdu, her türlü avantajlı bir kızdı ama işte aile, ailemiz. Her neyse, konuşmaya devam ettik.
-“Ya bişey dicem, yeni tarzın çok yakışmış ha, sen açılsan mı kız?”
-“Off abi yaa… Utandırmasana insanı…”
-“Kızım ne utanıyosun? Fıstık gibi kızsın, zevklisin… Giydiğini yakıştırıyosun… Kafa kızsın… Valla ziyan oldun o örtünün altında…”
-“Ay, günaha sokucan sen beni… Ben bi çay koyayım…”
Kalkıp mutfağa doğru giderken arkadan onu izledim, o kısacık şortun içinde bembeyaz bacaklar, o muhteşem kalça bir sağa bir sola kıvrılıyor… Sikim yeniden hareketlenmeye başladı, hemen televizyona dönüp dikkatimi dağıttım, ardından ona
-“Bana bi bira daha getirir misin?”
diye seslendim. Bir elinde çay bardağı, diğer elinde bira şişesi olduğu halde salona geldi, çay bardağını kendi sehpasının üzerine koyarken eğildi ve bir kez daha göğüslerine odaklandım. Bembeyazlardı, ardından annemin taklidini yaparak
-“Başımıza alkolik oldu her gece her gece…”
diye söylendi. Ben bunun üzerine yattığım yerde kahkaha attım, o da gülerek biramın kapağını açtı ancak gelirken biraz sallanmış olacak ki kapağı açmasıyla bira köpürdü ve eline bulaştı.
-“Ayyyy!”
diyerek hemen altına bir peçete tuttu ve refleks olarak elini yaladı. Ben kahkahalarla gülerek yerimde doğruldum ve şişeyi elinden kaptığım gibi köpükleri yutmak için ağzıma dayadım, Züleyha ise az önce birayı yaladığını fark etmiş şaşkınlıkla olduğu yerde kalakalmıştı.
-“Ay ne yaptım ben ya?”
-“Beğendin mi bari tadını?”
Ben hala gülüyordum.
-“Abi saçmalama ne beğenicem ya, günaha girdim senin yüzünden.”
-“Ne benim yüzümden ya… Düzgün getirseydin.”
-“Of abi yaa…”
Koşarak banyoya girdi ve elini yıkadı, geri dönüp koltuğa oturdu ve çayını içmeye başladı.
-“İçmek istiyosan içebilirsin, öyle numaralara gerek yok”
dedim gülerek.
-“Ne numarası ya?”
-“Kızım öyle eline döküp elinden yalamak falan… Gerek yok yani içebilirsin”
-“İçecek olsam senden mi çekincem be?”
dedi işveli bir tavırla…
-“O ne demek lan? Abinim ben senin, tabi ki çekinceksin”
dedim. Uzanıp son derece işveli tavırlarla sehpadan bir sigara aldı ve ağzına götürüp yaktı.
-“Valla sen dedin rahat ol diye şekerim. Kusura bakma içecek olursam içerim, senden de çekinmem.”
dedi ve dumanını bana doğru üfledi. Zaten geldiğimden beri tahrik oluyordum, onun bu tavırları beni iyice şirazeden çıkardı. Yerimden kalktım, tuvalete doğru hareketlendim.
-“Hele bi iç bakayım, ben sana ne yapıyorum”
dedim şakayla. Önünden geçerken sikime baktığını fark ettim, eğilip baktığımda sikimin şortun üzerinden belli olduğunu gördüm, Züleyha sikimin kalktığını görmüştü. Tuvalete girip mastürbasyona başladım, istemsizce Züleyha’nın göğüslerini düşünüyor, başka şeyler düşünmeye çalışsam da gözümün önüne sürekli sehpaya eğildiğinde tişörtünün öne doğru dökülmesi ve aradan görünen iki süt beyazı minik göğüs geliyordu, en sonunda onların üzerine boşaldığımı hayal ederek boşaldım, temizlenip tuvaletten çıktım. Kendimi çok suçlu hissediyordum, döndüğümde az önceki eğlenceli halimden eser yoktu, Züleyha’da bunu fark etmişti.
-“Abi iyi misin? Bişey mi oldu?”
-“İyiyim abicim, sıkıntı yok.”
-“Bişey olmuş ama az önce gülüyodun şimdi yüzünden düşen bin parça…”
-“Yok bişeyim Züleyha, bira çarptı heralde…”
Aslında olay daha çok yeni, iki gün önce yaşandı ama ben her şeyi size en başından anlatmak istiyorum. Dediğim gibi altı ay önce tek başıma yaşamaya başlamıştım, daha yalnız yaşamaya bile tam olarak alışamadan korona krizi patlak verdi. İlk başlarda çok ciddiye almamıştık ama koronadan ilk ölüm gerçekleştiğinde korkmaya başladım. İlk ölen kişinin bir eczacı olduğu konuşuluyordu, Züleyha’yı arayıp bu durumu sordum. Bana
-“Evet abi buraya çok yakın bi eczane… Çok yaşlıydı eczacısı ama”
dedi. İlk kez bu hastalığı ciddiye almıştım ve ailem için korkmuştum. Annem ve babam 50 yaşını aşmış ve her ikisi de tansiyon hastası insanlar, Züleyha’nın her gün o eve girip çıkması, onlara hastalık taşıma ihtimali beni çok korkutmuştu, Züleyha’yı tekrar aradım.
-“Canım sen benim eve mi taşınsan?”
dedim açar açmaz.
-“Bilmem ki abi, gerek var mı böyle bişeye?”
-“Ya sen günde 200 hastayla muhatap oluyosun sonra da akşam eve gidiyosun. Anneme babama bulaştırırsan sıkıntı olur.”
-“Böyle söyleyince haklı gibisin de… Bilmem ki annemlere de bi soralım.”
-“Annemlere sormaya gerek yok, onlara sorsak gerek yok diyecekler, sen emrivaki yap, ben abime taşınıyorum de çantanı yap, gelip alayım seni.”
-“Öyle diyosan…”
Tahmin ettiğim gibi annemle babam çok karşı çıkmışlardı ama ben bir yandan, Züleyha diğer yandan işin tehlikelerini anlattık ve Züleyha’yı alıp benim eve götürdüm. Başlarda bir iki hafta diye düşünmüştük ancak iş uzadıkça uzadı, hala da birlikte yaşıyoruz…
Her neyse… Züleyha eve taşındığımda bir kez annemle babamla birlikte gelmiş, sonrasında evimi hiç görmemişti, eve geldiğinde ona kısaca evi tanıttım. Ona kendi yatak odamı verdim ve ben salonda yattım, eşyalarını yerleştirdikten sonra su içmek için buzdolabına yöneldi, dolabı açınca içerdeki biraları gördü, yanıma çok garip bir yüz haliyle geldi.
-“Abi”
-“Efendim Züleyha?”
-“Abi dolapta bira var”
-“Evet abicim?”
-“Abi sen içki mi içiyosun?”
Televizyondan gözlerimi ayırdım ve onun gözlerine baktım.
-“Evet Züleyha içiyorum. Büyütülecek bi mevzu değil, annemin babamın duymasına da gerek yok. Anlaştık mı?”
-“Ya yok abi söylemem tabi de… Abi günah değil mi ya? Nası yaparsın?”
-“Züleyha bak bu konuyu ilk ve son kez konuşalım sonra da olmamış gibi hayatımıza devam edelim tamam mı abicim?
Ben bunca yıl babamın baskısından dolayı namaz kıldım, oruç tuttum falan ama ben öyle birisi değilim, ben böyle birisiyim tamam mı?”
Bunu söyler söylemez kalktım ve buzdolabına yöneldim, dolaptan bir bira çıkardım ve yerime dönüp oturdum, Züleyha’nın şaşkın bakışları arasında birayı tepeme diktim, büyük bir yudum aldıktan sonra tekrar ona döndüm.
-“Bu evdeyken sen de içinden geldiği gibi davranabilirsin canım.”
-“O ne demek abi?”
-“Yani demek istiyorum ki, annem yok, babam yok, kafana göre takıl… Namaz kılmak istiyorsan kıble şu taraf, içki içmek istiyorsan dolap şurda. Kapiş?”
Züleyha çok gergin bir şekilde beni izliyor, bense bunun normal bir durum olduğunu göstermek istercesine rahat tavırlarla televizyon izlemeye devam ediyordum. Züleyha tek kelime etmiyordu, bir sigara yaktım.
-“Mesela”
dedim…
-“Annem ve babam sigara içtiğini duysalar keserler seni dimi?”
-“Hiiii”
dedi aniden. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
-“Benim yanımda rahat takıl onu diyorum.”
-“Abi ne sigarası?”
-“Yeme beni Züleyha…”
-“Abi valla…”
-“Kızım yalan yere yemin etme bari. Biliyorum diyorum işte… Rahatına bak…”
Gerçekten sigara içtiğini biliyordum. Bir dönem onun çalıştığı eczanedeki kalfalardan biriyle çıkmıştım ve ondan öğrenmiştim ama Züleyha o kızla çıktığımı bilmiyordu, dolayısıyla şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu. Bu arada aklınıza hemen kötü kötü şeyler gelmesin amacım gerçekten Züleyha’nın hayatında bir kez olsun rahat davranmasını, yaptığı şeyleri korkarak değil keyif alarak yapmasını sağlamaktı.
Kardeşim kapandığında daha 14 yaşındaydı, o zamanlar kendi kararını verdiği için Züleyha’yı herkes tebrik ediyordu ama ben 14 yaşındaki bir çocuğun kendi kararını veremeyeceğini, birilerinin, bir şeylerin etkisinde kalabileceğinin farkındaydım, içten içe hep üzülüyordum ona. Hayatında ilk kez onu yargılamayacak, onu her haliyle kabul edecek birinin varlığını hissetsin istedim, mevzu bundan ibaret. Her neyse, Züleyha başlarda renk vermemeye çalıştı, en sonunda ona dönüp gülerek konuştum.
-“Ha sen şimdi sigara içmediğini mi iddia ediyosun?”
-“Ne sigarası abi ya…”
-“Tamam o zaman, getir çantanı dök şu masaya, içinden sigara çıkmazsa ne istersen yapıcam.”
-“Abi olur mu öyle şey?”
-“Nooldu? Yemedi mi?”
-“Off tamam yaaa…”
En sonunda pes etmişti. Paketimi ona doğru uzatıp
-“Yak hadi bi tane”
dedim. Çekingen davranıyor, pakete bakıyor ama hamle yapmıyordu, sonra koltuğumda ona doğru dönüp ciddi bir ses tonuyla konuştum.
-“Kızım sen hiç televizyon izleyerek sigara içtin mi? Ya da bi koltukta oturarak? Yatarak sigara içtin mi mesela hiç? Bunun keyfini biliyor musun?”
Züleyha cevap vermedi, üstelemeye devam ettim.
-“Evde mümkün değil zaten… Eczanede Selim abi görmesin babama söyler… Yolda içemezsin annem pazara çıkar falan karşılaşırsınız. Napıyosun? Ara sokaklara saklanıp hızlı hızlı üç dört fırt çekip sonra kendini parfüme mi boğuyosun? Yak lan işte, uzat ayaklarını sehpaya, keyfini çıkara çıkara iç…”
Züleyha ürkek bir şekilde elini uzattı, paketten bir sigara çıkardı ve sehpanın üzerinde duran çakmağa eğildi, eğildiğinde çok kısa bir süre gömleğinin önü gevşedi ve süt beyaz göğüslerini gördüm, hemen bakışlarımı başka yöne çevirdim. Züleyha sigarasını yaktı ve korka korka içmeye başladı. Ben tekrar televizyona döndüm ve ayaklarımı kanepeye uzatarak keyifle tüttürmeye başladım, Züleyha’da bir kaç dakika sonra gerginliğini atmış sigarasını tüttürmeye başlamıştı, yüzünden mutlu olduğunu anlıyordum. Kardeşimi mutlu görmek beni de mutlu etmişti…
Günler hızla geçti, bizim 15 gün diye planladığımız karantina süreci uzadıkça uzadı, bu süreçte Züleyha artık benim yanımda rahat takılmaya, istediği gibi sigara içmeye falan başlamıştı, hatta bir iki hafta sonra evde başını örtmemeye başladı. Ben kardeşimi 14 yaşından beri hiç başı açık görmemiştim, evde bile kapalı gezerdi ancak ilk defa saçları açık bir şekilde evde dolaşmaya başlamıştı. Küçükken onu çok beğenirdim, hatta ergenlik yıllarımda ******i ilk kez keşfettiğimde ona alıcı gözle bakmışlığım bile vardı ancak çok kısa süre içinde tesettüre girince benim için imkansız bir hayale dönüştüğünden onu hep hayallerimin dışında, ailemi hep fantezilerimin dışında tuttum. Onu ilk kez saçı açık gördüğümde bir an şaşkınlık ve hayranlık arası bir bakışla bakakaldım, bana bakıp gülümsedi.
-“Abi kusura bakma ya hava çok sıcak olunca…”
-“Yok kızım ne kusuru ya hatta İçinden geldiği gibi davrandığın için sevindim.”
-“Ya sen beni böyle alıştırıyosun da eve dönünce ne yapıcam ben?”
Gülüştük… Züleyha zaman içinde içinden geldiği gibi davranmaya devam etti, ben ise kardeşimin nasıl bir zindanda, nasıl baskı altında yaşadığını fark edip üzüldüm. Mesaiye kaldığım bir akşam eve döndüğümde kardeşimi mutfakta yemek hazırlarken buldum, duştan yeni çıkmış, saçlarına bir havlu sarmıştı, üzerinde kısa bir şort ve beyaz bir tişört vardı, içine sütyen giymemişti, göğüs uçları belli oluyordu. Neredeyse 10 yıldır saçlarını bile görmediğim kardeşim karşımda şort ve tişörtle duruyordu. Beni görünce panikledi.
-“Ayy abi kusura bakma daha gelmezsin sandım.”
-“Kızım ne kusuru? İçinden geldiği gibi davran demedik mi bu evde?”
-“Tamam da abi…”
-“Ne tamam da abi? Ben yokken böyle dolaştığına göre içinden böyle dolaşmak geliyo, rahatına bak…”
-“Abi utanırım olur mu öyle şey?”
-“Benden mi utanırsın ya? Rahatına bak kızım”
Geçip masaya oturdum, gözlerimle kardeşimi baştan aşağı süzdüm, ne kadar da güzel bir kızdı… İncecik beli, bembeyaz teni, sapsarı saçları… Göğüslerinin küçük olduğunu ilk o zaman fark ettim, uçları dimdik beyaz tişörtünün içinden belli oluyordu. Züleyha aniden içinde sütyen olmadığını fark etti ve hızla mutfaktan çıktı, geri döndüğünde içine sütyen giymiş ama şort-tişört olayını bozmamıştı. İçten içe seviniyordum, kardeşim kendisi gibi davranıyordu ama öte yandan kardeşimden çok etkilenmiştim ve sikim kalkmıştı, bu durumdan ise biraz utanıyordum.
O akşam yemekten sonra dolaptan bir bira aldım ve televizyonun karşısına geçtim, Züleyha’da karşıma oturdu ve birer sigara yaktık, muhabbete başladık.
-“Nasıl gidiyo?”
-“İyi abi, nasıl olsun…”
-“Bu korona muhabbeti daha uzayacak gibi duruyor.”
-“Aynen abi, millet saldı, her kes sokaklarda… Eczaneyi bi görsen var ya ana baba günü, kimsenin umrunda değil…”
-“Sen kendine dikkat et abicim kendine bulaştırma da gerisine de katlanıcaz yapacak bişey yok…”
-“Aynen abi çok dikkatli davranıyorum. Astronot gibi giyiniyoruz zaten eczanede, akşama kadar eldivenden maskeden oyun hamuru gibi oluyoruz vıcık vıcık…”
Bu söylediğine kahkaha atmıştım. Züleyha aynı zamanda çok espritüel bir kızdı, yani üniversite okusa üniversitenin en havalı, en popüler kızı, Twitter kullansa kesin fenomen olurdu, her türlü avantajlı bir kızdı ama işte aile, ailemiz. Her neyse, konuşmaya devam ettik.
-“Ya bişey dicem, yeni tarzın çok yakışmış ha, sen açılsan mı kız?”
-“Off abi yaa… Utandırmasana insanı…”
-“Kızım ne utanıyosun? Fıstık gibi kızsın, zevklisin… Giydiğini yakıştırıyosun… Kafa kızsın… Valla ziyan oldun o örtünün altında…”
-“Ay, günaha sokucan sen beni… Ben bi çay koyayım…”
Kalkıp mutfağa doğru giderken arkadan onu izledim, o kısacık şortun içinde bembeyaz bacaklar, o muhteşem kalça bir sağa bir sola kıvrılıyor… Sikim yeniden hareketlenmeye başladı, hemen televizyona dönüp dikkatimi dağıttım, ardından ona
-“Bana bi bira daha getirir misin?”
diye seslendim. Bir elinde çay bardağı, diğer elinde bira şişesi olduğu halde salona geldi, çay bardağını kendi sehpasının üzerine koyarken eğildi ve bir kez daha göğüslerine odaklandım. Bembeyazlardı, ardından annemin taklidini yaparak
-“Başımıza alkolik oldu her gece her gece…”
diye söylendi. Ben bunun üzerine yattığım yerde kahkaha attım, o da gülerek biramın kapağını açtı ancak gelirken biraz sallanmış olacak ki kapağı açmasıyla bira köpürdü ve eline bulaştı.
-“Ayyyy!”
diyerek hemen altına bir peçete tuttu ve refleks olarak elini yaladı. Ben kahkahalarla gülerek yerimde doğruldum ve şişeyi elinden kaptığım gibi köpükleri yutmak için ağzıma dayadım, Züleyha ise az önce birayı yaladığını fark etmiş şaşkınlıkla olduğu yerde kalakalmıştı.
-“Ay ne yaptım ben ya?”
-“Beğendin mi bari tadını?”
Ben hala gülüyordum.
-“Abi saçmalama ne beğenicem ya, günaha girdim senin yüzünden.”
-“Ne benim yüzümden ya… Düzgün getirseydin.”
-“Of abi yaa…”
Koşarak banyoya girdi ve elini yıkadı, geri dönüp koltuğa oturdu ve çayını içmeye başladı.
-“İçmek istiyosan içebilirsin, öyle numaralara gerek yok”
dedim gülerek.
-“Ne numarası ya?”
-“Kızım öyle eline döküp elinden yalamak falan… Gerek yok yani içebilirsin”
-“İçecek olsam senden mi çekincem be?”
dedi işveli bir tavırla…
-“O ne demek lan? Abinim ben senin, tabi ki çekinceksin”
dedim. Uzanıp son derece işveli tavırlarla sehpadan bir sigara aldı ve ağzına götürüp yaktı.
-“Valla sen dedin rahat ol diye şekerim. Kusura bakma içecek olursam içerim, senden de çekinmem.”
dedi ve dumanını bana doğru üfledi. Zaten geldiğimden beri tahrik oluyordum, onun bu tavırları beni iyice şirazeden çıkardı. Yerimden kalktım, tuvalete doğru hareketlendim.
-“Hele bi iç bakayım, ben sana ne yapıyorum”
dedim şakayla. Önünden geçerken sikime baktığını fark ettim, eğilip baktığımda sikimin şortun üzerinden belli olduğunu gördüm, Züleyha sikimin kalktığını görmüştü. Tuvalete girip mastürbasyona başladım, istemsizce Züleyha’nın göğüslerini düşünüyor, başka şeyler düşünmeye çalışsam da gözümün önüne sürekli sehpaya eğildiğinde tişörtünün öne doğru dökülmesi ve aradan görünen iki süt beyazı minik göğüs geliyordu, en sonunda onların üzerine boşaldığımı hayal ederek boşaldım, temizlenip tuvaletten çıktım. Kendimi çok suçlu hissediyordum, döndüğümde az önceki eğlenceli halimden eser yoktu, Züleyha’da bunu fark etmişti.
-“Abi iyi misin? Bişey mi oldu?”
-“İyiyim abicim, sıkıntı yok.”
-“Bişey olmuş ama az önce gülüyodun şimdi yüzünden düşen bin parça…”
-“Yok bişeyim Züleyha, bira çarptı heralde…”
1 year ago