Hayatın İzinde 26

Ben ne duydum, teyzeme evlenme teklifi mi gelmişti? Hem de Ali abiden, izin dediği şey bu muydu? Güvendiğim insanlardan birinin teyzeme göz koyması…

-Ne evliliği! O nereden çıktı, izin dediğin bu mu?
-Evet, aslında istediğim izin buydu, eğer sende ve tabii sizde kızlar izin verirseniz ben de Ali beyle evlenmek istiyorum...

Esma söze girdi,

-Emin misin Nurdan abla, netice de tanışalı çok zaman olmamış, yani biraz daha ilişkiniz ilerlese daha iyi olmaz mı?
-olur olmasına ama bak az kaldı ben 36 yaşıma girecem, erken yaşta evlendim ve yine erken yaşta 20 yaşında anne oldum ama evlilik hayatımda hiç mutlu olmadım, burada her kes her şeyi biliyor, Gürkan’la ilişkimiz başlayana kadar ben mutsuzdum, onunla sizinle birlikte oldukça sonunda kendime geldim, iyi ve mutlu hissetmeye başladım, Ali beyin varlığı da beni hep destekledi o yüzden, onunla da birlikte olmak istiyorum, nNe diyorsun Gürkan?
-Ben ne desem boş teyze sen zaten kararını vermişsin. İşin esası evlenmeni istemiyorum, yani böyle bir anda evlenmeni istemiyorum, bundan İrem'in haberi var mı?
-Yok daha konuşmadım önce sizle konuşmak istedim...
-Aşkım, abla, biraz Nurdan ablayı da anlamaya çalışın bence,

ikimizde gözlerimizi Ezgi’ye dikmiştik

-Anlıyorum, ikinizde Nurdan ablanın tekrar üzülmesinden korkuyorsunuz

evet aslında sebep bu kadar net ve basitti, teyzemin üzülmesini istemiyordum ama ...

-Ancak biliyorsunuz ki Nurdan abla her şeyi göze alabiliyor ve evlenmek istiyorsa siz sadece destekleyebilirsiniz, ha tabii endişenizi gidermek için bir şeyler yapabiliriz, mesela şu an ki evde kalmaya devam edebilirler ve iş yeri de burada olacak zaten, her zaman elimiz üstlerinde olur.
-Evet uzakta olmayız, hem ben istifa etmiyorum burada çalışmaya devam etmek istiyorum
-Aynen öyle! Nurdan abla hep bizimle olacak zaten, tabii Nurdan abla yine de bende diğerleri gibi bi endişe mi söylemek istiyorum, İrem... Evde 16 yaşında genç bir kız olacak bunun farkındasın değil mi yani beni yanlış anlama ben Ali beyi çok tanımıyorum ama…
-Demek istediğin şeyi anladım ama emin ol ki kötü bir insan değil, hem daha İrem’le de konuşmadım zaten. Eee ne diyorsunuz?

üçününde gözler bendeydi ve cevap bekliyorlardı

-İrem de tamam derse gelsin istesin ne diyeyim, bana söz kalmadı pek...

Ne yalan söyleyeyim içime hiç sinmemişti ama teyzem kararını vermişti, sadece formaliteden soruyor gibiydi, Ezgi’nin dedikleri de içimi rahatlattığı için tamam demiştim ama bundan itibaren gözüm devamlı üstlerinde olacaktı. İrem teyzemle konuştuktan sonra soluğu bende aldı ve fikrimi sordu, ona da aynı şeyi dedim ve ben tamam dediğim için o da reddetmedi ama suratı düştü, netice de annesi babasından başka bir erkekle birlikte olacaktı.

Aradan bir kaç ay geçmişti, teyzem ve Ali abi bir nikâhla evlendiler ve Ali abi müştemilata teyzemlerin yanına taşındı, bu bahaneyle bende artık tam olarak ana eve geçmiştim, her ne kadar YK Başkanlığı meselesini kolayca halledebilmiş olsak ta şirkette halen daha büyük sorunlar vardı ve bu sorunlardan boğuşuyorduk. Remzi her işimize taş koymak için uğraşıyor ve ne yazık ki bunu başarıyordu. Onu her yolla araştırıp hakkında bulabildiğim tüm kirli dosyaları bulmaya çalışıyordum ama herif nasıl yaptıysa hakkında hiç bir şey bulamıyorduk, bulmak için tek yol vardı o da internet âleminin derin tarafı ve işin güzel yanı orayla uğraşan bir tanıdığım vardı, Théo, daha önce de dediğim gibi biz Théo ile internette bir sunucuda tanışmıştık ve bu tanışıklığı aramızda bir dostluğa dönüşmesinin yegâne sebebi ikimizin de ortak noktası olan yazılımcılık ve hackerlikti, Théo bu hackerliği geliştirmiş ve benim çok çok daha üstüm olacak bir duruma erişmiş, derin alemde sesi rahat çıkabilen bir insandı. Uzun zamandır görüşmemiştik, iletişime geçtiğimde bana bozulduğu sesinden kolayca belli oluyordu, belki de ablasını siktiğimi biliyordu, kendimi affettirmemin ardından ona Remzi meselesini anlattım ve bulduklarımı ona attım, kısa süre sonra bana döneceğini söylemiş ve sunucudan çıkmıştı.

Théo ile konuşmamın hemen ardından telefonum çaldı, arayan İrem’in okuldan öğretmeniydi, İrem okulda bir oğlanla kavga etmiş ve yetmemiş bir güzelde dövmüş bu yüzden beni okula çağırıyorlardı, zannediyorum teyzemden çekindiği için beni aratmıştı. Şaşkındım, İrem asi, kavgacı, geçimsiz bir kız değil aksine uysal ve sevimli bir kızdı, insanlarla arası hep iyi olmuştur, aslında hata biraz bendeydi sanırım netice babası ile annesi boşandı, annesi tekrar evlendi derken kız arada kim bilir neler yaşamıştı yetmezmiş gibi bir de Mert beyin gitmesidir, şirketteki işlerdir derken bende ihmal etmiştim onu, haliyle bambaşka davranışlar sergilemeye başlamıştı, anlaşılan İrem’e biraz ilgi göstermem gerekiyordu…

Yerimden kalkarak derhal okula geçtim ve müdürün odasında soluğu aldım, içeride İrem ve kavga ettiği çocuk vardı, meğerse İrem’in patakladığı bu velet Remzi’nin oğlu Kerem’miş, daha önce görmüştüm. Çocukların dışarı çıkmasıyla konuşmaya başladık;

-Valla ne diyeceğimi bilemiyorum, İrem normalde kavga edecek bırakın kavgayı biriyle bozuşacak biri bile değildir, uysaldır.

Müdür

-Bizde çok şaşkınız, dediğiniz gibi İrem her zaman bizim iyi bir öğrencimizdir, akıl sır erdiremedik bu meseleye
-Peki, sebebi neymiş bu kavganın?
-Bilmiyoruz, İrem hiç bir şey söylemiyor, keza Kerem’de…

Bir anda Remzi içeri dalarak girmiş ve bağırarak konuşmaya başlamıştı

-Kim lan o benim oğlumu döven!!!
-Remzi Bey sakin olun! Burası bir okul sesinize sahip çıkın, buyurun oturun!

Oturup suratıma bakmış ve beni görünce şaşırmıştı.

-Senin ne işin var burada?
-Remzi bey, oğlunuz Gürkan beyin yeğeni ile kavga etti.
-Senin yeğenin kız değil miydi?
-Öyleydi ve öyle de, aralarında bir kavga olmuş, nedenini bilmiyoruz, siz bir şey biliyor musunuz?
-Nereden Bileyim! Benim aptal oğlum, kızın birinden hem de senin gibi birinin akrabasından dayak yemiş MAL!
-Remzi Bey! Üslubunuza dikkat edin!

O an üzerine atlayıp eşek sudan gelinceye kadar dövmek istedim ancak kendimi tuttum

-Ben bi müsaadenizi isteyeyim ve gidip bir İrem ile konuşayım. Neymiş, ne değilmiş bir öğrenelim…

Odadan çıkarak İrem’i yanıma çağırmış, bir köşede konuşmaya başlamıştık; dik dik bakarak

-Anlat!
-Anlatılacak bir şey yok, sinirlendirdi bende dövdüm
- İREM!

Sesim gür çıkmıştı

-Uzatma güzelim anlat, kızmayacağım, söz!
-Sakin olacaksın

kafamla onayladım.

-Biz kızlarla kantinde oturuyorduk sonra bu hıyar geldi bize sarkıntılık etti, biz buna tabii yüz vermedik ve birazda kızıp kovduk ama bu intikam alırmışçasına bana saldırmaya başladı, yani üzerime atlayıp vurmaya çalışmadı ama…
-Ama ne güzelim, devam et hadi!
-Ya, bu önce Mert Amca hakkında atıp tuttu, her kesi terk etmiş, işleri kızlarına bırakmış, öyle adam mı olur falan dedi sonra da sana sardı, Gürkan diye birini almış işlerin başına koymuş, bir de hissedar yapmış sanki kendi bi bok ta bizim seviyemizde takılıyor falan dedi, son olarak ta bana dönüp annen başkasıyla evlenmiş, sende o çakma abin gibi birilerine yaranırsın anlaşılan o jigololuk yapıyor sen de orospuluk yaparsın deyince benim şalterler attı, olan bu.
Published by afuygun
1 year ago
Comments
Please or to post comments