Hayatın İzinde 22
Bir insan kaç defa babasını kaybedebilir, ben bu gün ikinci kere babamı kaybettim, az evvel bu dünyada belki de en saygı duyduğum insan ardına bile bakmadan gitmişti ve kendince haklıydı, ne kadar süre öyle yerde oturdum bilmiyorum, ne yapmam lazım veya ne düşünmem bilmiyorum. Kahrolmuş bir şekilde ayaklandım, gözlerimde ki yaş hala kurumamıştı ama hava kararmıştı, ne yapacağımı bilmeden gidip eşyalarımı toplayıp soluğu havalimanında aldım, şu an tek bir hedefim vardı eve gitmek…
Malikâneye vardığımda saat çoktan gece yarısını geçmişti o yüzden eve geçip uyumaya ve sabah en azından daha dinç bir şekilde yanlarına gitmeye karar vermiştim. Yatağa yattığımda aklında sorular dönüyordu; Nasıl anlatacağım, nasıl başlamam lazım, nasıl avutmam lazım, bunu yapabilecek miyim? Sadece bir an gözümü yumdum ve ardından İrem’in beni dürtmesiyle kalktım, çoktan sabah olmuştu, hazırlanıp ve dosyaları alıp hızlıca ana eve geçtim, evde beni görünce kızlar hemen yanıma geldiler ve Selvi hanımı da davet edip teyzem dâhil herkesi uzaklaştırarak salonda oturduk ve anlatmaya başladım;
-Şimdi öncelikle hiç biriniz lütfen sözümü kesmeyin ve bir şey sormadan önce dinleyin.
Derin bir şekilde yutkunarak, Mert beyin bana anlattıklarını onlara aktardım
-babanız kendince hep istediği özgürlüğü elde etmenin bir yolunu buldu, bu yolsa gitmekti…
Ortamda sessizlik hakimdi, kızlar şaşkınlıktan konuşamıyordu, kafamı yere eğmiş öyle bakınıyordum çünkü kafamı kaldırmaya cesaretim yoktu. Babalarını ve eşini kaybetmiş 3 kadın, nasıl devam etsem diye düşünürken Selvi hanımdan
-Nasıl ?
sorusu geldi…
-Uzun zamandır planını yapıyormuş sanırım, bi yat almış kendine onunla açıldı, belki önce Yunan adalarına giderim dedi, nereye gittiğini o da bilmiyor, ne zaman dönecek diye sorarsanız onu da bilmiyorum
-Nasıl bilmiyorum! Bir şey demedi mi?
diye bağırmıştı Esma
-Demedi ama emin olduğum bir şey var ki, kolay kolay dönmeyecek, belki de hiç…
-Neden, nasıl bizi terk eder.. Neden?
Ezgi ağlamaya başlamış ve aynı onun gibi gözlerinden yaş akan ablasına sıkı sıkı sarılmıştı, ortamda hüzünlü gözyaşları durmuyordu. Selvi hanım ise öylece duruyordu, donmuş gibiydi, belki de suçluluk psikolojisi…
-Abla, Ezgi durun yeter ağladığınız
bunu hiç yapabileceğimi düşünmediğim bir soğuklukta söylemiştim, daha konuşacaklarımız var beni dinleyin.
İkisi de gözyaşlarını sildikleri gözleriyle bana odaklandılar,
-Mert bey üçünüze de aktarmamı istediği bir takım şeyler söyledi, onları iletmek istiyorum. Öncelikle Esma Abla; Kızım Esma, beni affet, gittiğim için değil bu zamana kadar olan her şey için, asla yapmayacağım dediklerimi yaptığım için, hep babamın baskısıyla büyüdüm, küçük yaştan beri çalıştım bunu asla kendi evladıma yapmayacağım derken sana yaptım, çocukluğunu elinden aldım, benim yüzümden yapmak istediğin hiç bir şeyi yapamadın biliyorum ama ben ne istersem yaptın, tekrar özür dilerim güzel kızım. Sakın unutma sen en güçlü olansın, babanı her zaman gururlandıransın ve inanıyorum ki her zaman da en başarılı olan olacaksın, derdin her ne olursa olsun sakın vaz geçme ve istediğin her ne varsa yap, sakın kendini tutma…
-Dileme, ben kızgın değilim ki benden özür dileme…
Esma abla yeniden ağlamaya başlamıştı
-Sırada Ezgi; Kızım Ezgi, ya iş ya seyahat derken eve hep çok az geliyordum, şimdi fark ediyorum da ben sana ilgi gösterememişim, ablanı her ne kadar baskılayıp onu çalıştırsam da netice de hep onunlaydım ama sen hep benden uzak kalmışsın, sana iyi bir baba olamadım biliyorum, şimdi de gidiyorum ve biliyorum ki benden artık nefret edeceksin, keşke etme diyebilsem, sana bir iki tavsiye vermek istiyorum, senle hiç bunları konuşmadık, bak kızım hata yapmaktan korkma ve korkundan dolayı kendini asla bastırma, seni sevenleri sev onları iteleme sonra yine en çok sen üzülüyorsun. Benim senden bir isteğim var, ablanı her zaman destekle ve her kararında onun yanında ol.
-Yüzsüz herif giderken bile emir veriyor!
Dönüp ablasına sarıldı ve beni öyle dinlemeye devam etti
-Son olarak Selvi Hanım; Selvi, kırıcı olacak ama ben hiç seninle evlenmek istemedim ve aslında biliyorum ki sen de istemedin, ikimizde bunu yapmak zorunda kaldık ama emin ol ki ben her zaman sana iyi bir koca olmaya çalıştım, bir dönem tıpkı kızlarım gibi seni ihmal ettim ve yine o dönem ki aramızda olan bütün ilişkileri aldı ve götürdü. Şimdi bu kadar lafın üstüne inanmayacaksın ama ben sana kırgın değilim yani artık değilim o yüzden gidişimin senin yüzünden olduğunu düşünme çünkü değil, daha evvelden imzaladığımız söyleşmeyi işleme koydurdum, eğer ben özgürsem sen de ol.
Selvi Hanım yine hiçbir şey dememişti. Esra
-Ne sözleşmesi?
-Boşanma sözleşmesi…
Hepsi dağılmıştı, onlara biraz zaman vermek istedim
-Siz biraz kendinize gelin, akşam tekrar oturmamız lazım, bu dosyalarda mal paylaşımları var, akşam tekrar konuşuruz…
diyerek oradan ayrılmış ve eve geçmiştim. Kaçmıştım resmen, kızların ağlaması beni kahrediyordu ve bu sefer kendimi tutabilecek durumda değildim, eve girip kendimi yatağa atmış ve ağlamaya başlamıştım, eşek kadar adam hüngür hüngür ağlıyordu, peşimden teyzem de eve gelmiş beni bu halde görünce ne oldu diyerek sarılmış ve beni rahatlatmaya çalışıyordu, bu esnada İrem’de gelmiş ve o da aynısı yapmaya çalışıyordu, kısa süre de durulmuş ve onlara da olanları özet geçmiştim.
Daha saat erkendi o yüzden kendime gelerek holdinge geçtim. Ağustos partisine 1 hafta vardı ve bu partide Esma ablayı yeni YK başkanı olarak ilan edecektim, bu yüzden önden pürüzleri temizlemem lazımdı, şirkete girer girmez Necip Bey ile buluştum;
-Necip Bey, Mert Bey size bir şeyler anlatmış sanırım
-Evet Efendim, bu günden itibaren güvenlik şirketimiz tüm adamlarımızla beraber tamamıyla sizin kontrolünüzde olacak.
-Güzel, o halde ilk işiniz çürük meyveleri bulmak.
Sorgular gözle bakıyordu,
-Bakın Mert bey size sorgusuz güvenebileceğimi söyledi ama ben yine soracağım size güvenebilir miyim?
-Şüpheniz bile olmasın, ben ve güvenlik şirketimiz Doğa Holdinge değil Doğa ailesine aitiz ve şu anda da sadece sizin emrinizdeyiz.
-Pekâlâ, öncelikle şunu bil Mert bey süresiz izne ayrıldı, ucu açık bir tatile çıktı ve YK başkanlık koltuğunu Esma Hanıma bıraktı, ancak YK da buna kolayca göz yummayacaklar var!
-Remzi bey, Mehmet bey, Emirhan bey ve Aylin hanım. Yeri gelmişken, YK toplamda başkan dâhil 9 kişiden oluşuyor, bu dördünün ve Esma ablanın haricinde kurulda doğrudan bizi destekleyen bağlı olan 3 kişi daha var.
-Aynen öyle! Bu dörtlü koalisyonu yıkmamız lazım yoksa her şeyi kaybedebiliriz, şu an da bunların kaçında adamlarımız var?
-Hepsinde, kimisinde şoför, kimisinde koruma, kısacası her hareketlerini biliyoruz?
-Güzel, Sen bilirsin bunların hangisini susturursak diğerleri susar, Remzi hariç onun için planlarım başka.
-O zaman Nurdan hanım, diğer iki beyde onun sözünü dinler.
-Nurdan hanım hakkında bulabildiğiniz her şeyi öğrenmemiz lazım, ne yer ne içer, kimle görüşür, kirlisi gizlisi… Yapabilir misiniz?
-Yarına hazır olur efendim…
Malikâneye vardığımda saat çoktan gece yarısını geçmişti o yüzden eve geçip uyumaya ve sabah en azından daha dinç bir şekilde yanlarına gitmeye karar vermiştim. Yatağa yattığımda aklında sorular dönüyordu; Nasıl anlatacağım, nasıl başlamam lazım, nasıl avutmam lazım, bunu yapabilecek miyim? Sadece bir an gözümü yumdum ve ardından İrem’in beni dürtmesiyle kalktım, çoktan sabah olmuştu, hazırlanıp ve dosyaları alıp hızlıca ana eve geçtim, evde beni görünce kızlar hemen yanıma geldiler ve Selvi hanımı da davet edip teyzem dâhil herkesi uzaklaştırarak salonda oturduk ve anlatmaya başladım;
-Şimdi öncelikle hiç biriniz lütfen sözümü kesmeyin ve bir şey sormadan önce dinleyin.
Derin bir şekilde yutkunarak, Mert beyin bana anlattıklarını onlara aktardım
-babanız kendince hep istediği özgürlüğü elde etmenin bir yolunu buldu, bu yolsa gitmekti…
Ortamda sessizlik hakimdi, kızlar şaşkınlıktan konuşamıyordu, kafamı yere eğmiş öyle bakınıyordum çünkü kafamı kaldırmaya cesaretim yoktu. Babalarını ve eşini kaybetmiş 3 kadın, nasıl devam etsem diye düşünürken Selvi hanımdan
-Nasıl ?
sorusu geldi…
-Uzun zamandır planını yapıyormuş sanırım, bi yat almış kendine onunla açıldı, belki önce Yunan adalarına giderim dedi, nereye gittiğini o da bilmiyor, ne zaman dönecek diye sorarsanız onu da bilmiyorum
-Nasıl bilmiyorum! Bir şey demedi mi?
diye bağırmıştı Esma
-Demedi ama emin olduğum bir şey var ki, kolay kolay dönmeyecek, belki de hiç…
-Neden, nasıl bizi terk eder.. Neden?
Ezgi ağlamaya başlamış ve aynı onun gibi gözlerinden yaş akan ablasına sıkı sıkı sarılmıştı, ortamda hüzünlü gözyaşları durmuyordu. Selvi hanım ise öylece duruyordu, donmuş gibiydi, belki de suçluluk psikolojisi…
-Abla, Ezgi durun yeter ağladığınız
bunu hiç yapabileceğimi düşünmediğim bir soğuklukta söylemiştim, daha konuşacaklarımız var beni dinleyin.
İkisi de gözyaşlarını sildikleri gözleriyle bana odaklandılar,
-Mert bey üçünüze de aktarmamı istediği bir takım şeyler söyledi, onları iletmek istiyorum. Öncelikle Esma Abla; Kızım Esma, beni affet, gittiğim için değil bu zamana kadar olan her şey için, asla yapmayacağım dediklerimi yaptığım için, hep babamın baskısıyla büyüdüm, küçük yaştan beri çalıştım bunu asla kendi evladıma yapmayacağım derken sana yaptım, çocukluğunu elinden aldım, benim yüzümden yapmak istediğin hiç bir şeyi yapamadın biliyorum ama ben ne istersem yaptın, tekrar özür dilerim güzel kızım. Sakın unutma sen en güçlü olansın, babanı her zaman gururlandıransın ve inanıyorum ki her zaman da en başarılı olan olacaksın, derdin her ne olursa olsun sakın vaz geçme ve istediğin her ne varsa yap, sakın kendini tutma…
-Dileme, ben kızgın değilim ki benden özür dileme…
Esma abla yeniden ağlamaya başlamıştı
-Sırada Ezgi; Kızım Ezgi, ya iş ya seyahat derken eve hep çok az geliyordum, şimdi fark ediyorum da ben sana ilgi gösterememişim, ablanı her ne kadar baskılayıp onu çalıştırsam da netice de hep onunlaydım ama sen hep benden uzak kalmışsın, sana iyi bir baba olamadım biliyorum, şimdi de gidiyorum ve biliyorum ki benden artık nefret edeceksin, keşke etme diyebilsem, sana bir iki tavsiye vermek istiyorum, senle hiç bunları konuşmadık, bak kızım hata yapmaktan korkma ve korkundan dolayı kendini asla bastırma, seni sevenleri sev onları iteleme sonra yine en çok sen üzülüyorsun. Benim senden bir isteğim var, ablanı her zaman destekle ve her kararında onun yanında ol.
-Yüzsüz herif giderken bile emir veriyor!
Dönüp ablasına sarıldı ve beni öyle dinlemeye devam etti
-Son olarak Selvi Hanım; Selvi, kırıcı olacak ama ben hiç seninle evlenmek istemedim ve aslında biliyorum ki sen de istemedin, ikimizde bunu yapmak zorunda kaldık ama emin ol ki ben her zaman sana iyi bir koca olmaya çalıştım, bir dönem tıpkı kızlarım gibi seni ihmal ettim ve yine o dönem ki aramızda olan bütün ilişkileri aldı ve götürdü. Şimdi bu kadar lafın üstüne inanmayacaksın ama ben sana kırgın değilim yani artık değilim o yüzden gidişimin senin yüzünden olduğunu düşünme çünkü değil, daha evvelden imzaladığımız söyleşmeyi işleme koydurdum, eğer ben özgürsem sen de ol.
Selvi Hanım yine hiçbir şey dememişti. Esra
-Ne sözleşmesi?
-Boşanma sözleşmesi…
Hepsi dağılmıştı, onlara biraz zaman vermek istedim
-Siz biraz kendinize gelin, akşam tekrar oturmamız lazım, bu dosyalarda mal paylaşımları var, akşam tekrar konuşuruz…
diyerek oradan ayrılmış ve eve geçmiştim. Kaçmıştım resmen, kızların ağlaması beni kahrediyordu ve bu sefer kendimi tutabilecek durumda değildim, eve girip kendimi yatağa atmış ve ağlamaya başlamıştım, eşek kadar adam hüngür hüngür ağlıyordu, peşimden teyzem de eve gelmiş beni bu halde görünce ne oldu diyerek sarılmış ve beni rahatlatmaya çalışıyordu, bu esnada İrem’de gelmiş ve o da aynısı yapmaya çalışıyordu, kısa süre de durulmuş ve onlara da olanları özet geçmiştim.
Daha saat erkendi o yüzden kendime gelerek holdinge geçtim. Ağustos partisine 1 hafta vardı ve bu partide Esma ablayı yeni YK başkanı olarak ilan edecektim, bu yüzden önden pürüzleri temizlemem lazımdı, şirkete girer girmez Necip Bey ile buluştum;
-Necip Bey, Mert Bey size bir şeyler anlatmış sanırım
-Evet Efendim, bu günden itibaren güvenlik şirketimiz tüm adamlarımızla beraber tamamıyla sizin kontrolünüzde olacak.
-Güzel, o halde ilk işiniz çürük meyveleri bulmak.
Sorgular gözle bakıyordu,
-Bakın Mert bey size sorgusuz güvenebileceğimi söyledi ama ben yine soracağım size güvenebilir miyim?
-Şüpheniz bile olmasın, ben ve güvenlik şirketimiz Doğa Holdinge değil Doğa ailesine aitiz ve şu anda da sadece sizin emrinizdeyiz.
-Pekâlâ, öncelikle şunu bil Mert bey süresiz izne ayrıldı, ucu açık bir tatile çıktı ve YK başkanlık koltuğunu Esma Hanıma bıraktı, ancak YK da buna kolayca göz yummayacaklar var!
-Remzi bey, Mehmet bey, Emirhan bey ve Aylin hanım. Yeri gelmişken, YK toplamda başkan dâhil 9 kişiden oluşuyor, bu dördünün ve Esma ablanın haricinde kurulda doğrudan bizi destekleyen bağlı olan 3 kişi daha var.
-Aynen öyle! Bu dörtlü koalisyonu yıkmamız lazım yoksa her şeyi kaybedebiliriz, şu an da bunların kaçında adamlarımız var?
-Hepsinde, kimisinde şoför, kimisinde koruma, kısacası her hareketlerini biliyoruz?
-Güzel, Sen bilirsin bunların hangisini susturursak diğerleri susar, Remzi hariç onun için planlarım başka.
-O zaman Nurdan hanım, diğer iki beyde onun sözünü dinler.
-Nurdan hanım hakkında bulabildiğiniz her şeyi öğrenmemiz lazım, ne yer ne içer, kimle görüşür, kirlisi gizlisi… Yapabilir misiniz?
-Yarına hazır olur efendim…
1 year ago