Hayatın İzinde 12
Bu sözlere çok duygulanmıştım, kendimi tutmasan mutluluktan hüngür hüngür ağlardım sanırım ama Esma Abla dururmu,
-Ay bebek duygulandınmı? Kıyamam
deyince bütün duygusallık bi anda puf olup uçmuş yine ortam eğlenceli bir hal almıştı. Eften püften zaman zamanda işten muhabbet eder hale gelmiştik bi anda, ancak farklı bir durum vardı, normalde telefonu eline bile almayan ve hatta telefona bakınca dırdır eden adam gözünü telefonundan ayırmıyor, zaman zaman sırıtıp gülüyordu tıpkı liseli bir âşık gibi. Esma ablada bunu fark etmiş olsa gerekki bana kaş göz işareti ile ne oluyor diye bakıyordu, tam sormaya niyetlenmiştiki aniden Atom Bombasının sesi duyuldu;
-Afiyet olsun! Geldik karşılayan yok, işleri vardır dedik meğerse hizmetçinin yeğeniyle oturmuş muhabbet ediyormuşsunuz.
-Selvi! Düzgün konuş, daha yeni geldin ağzımın tadı bozulmasın bak!
Ben müsaade isteyip ayağa kalkmıştımki
-Otur yerine Gürkan, daha konuşacaklarımız var.
-Ya valla merak ediyorum, hani ne var bu çocukta? Ne zaman görsem ikinizde ayrı ayrı yanındasınız, hadi Esma genç kız belki âşık oldu ama seni hiç anlamıyorum Mert...
-Anlamanada çok gerek yok zaten.
-Buradada araya ben girmek istiyorum, öncelikle Gürkan’a aşık felan değilim ama kendi kardeşimin bile yapmadığı kardeşliği yaptığı için kardeşimden daha çok kardeşimdir, ha tabii birde şu var ailenin ferdi olan sizler burnumuz boktan çıkmazken hatta bizi bu boka bizzat sen sokmuşken tatile gitmek yerine 1 haftadır kıçımızı yararak çalıştığımız için tahmin edebildiğinden daha samimi olabiliyoruz.
-Esma ne biçim konuşuyorsun sen benimle düzgün konuş! Annenim ben senin!
-Maalesef öyle bir durum vardı değilmi? Annemdin ama neden ben bunu fark edemiyorum?
Esma abla ile Selvi Hanım arasındaki bu tartışmanın nedeni 1 haftalık yorgunluk değilde aslında Tarık olayı olduğunu biliyorduk ancak ne ben nede Mert bey tartışmayı durdurabilecek bir müdahalede bulunamazdık çünkü haklıydı. Haklıydı ancak bu son söylediği ağır olmuştu öyleki Selvi Hanımın gözleri dolmuş ve
-Öyle olsun, ben yukarı çıkıyorum.
Burada bana gözleri dikmişti
-Öz kardeşin iyi değil, Uğur meselesini hala atlatamadı, biraz ilgilenirseniz iyi olur
diyerek ayrılmıştı. Ortamda resmen soğuk rüzgârlar esiyordu, ne ben nede Mert Bey lafa giremiyor, bir birimize bakıp kaş göz işaretleriyle anlaşmaya çalışıyordukki;
-E baba sana diyeceklerim var dedin Gürkan’a
-Doğru! Gürkan yarından itibaren artık holdingte çalışacaksın, pozisyonun ise Esma’nın asistanlığı olacak, tabii hem o hemde sen kabul edersen
-Ediyorum, sorman hata Gürkan yanımda olursa işler çok daha hızlı ilerler benim için.
-Aynı şekilde zevkle kabul ediyorum ancak üniversite dönemi nasıl olacak?
-O kolay bizim üniversiteye baş vur, hangi bölüm olursa olsun boş zamanlarında gidersin, diğer zamanlar hatta hiç gitmesen bile olur, ben dedikten sonra 4 ortalamayla bile mezun olursun oradan.
-Siz öyle diyorsanız sorun yok, ben çalışmayı tercih ederim.
-Süper, artık işlerin yarısını üstüne yıkabileceğim biri var.
-Çok sevinmeyin sayın başkan yardımcım
Heyecanla
-Kim dedin baba?
-Bu portakal meselesindeki başarılarınızdan dolayı, personel şefimiz ve benim asistanlık görevimi yapan Esma Doğa’yı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı pozisyonuna getiriyorum.
Esma abla şaşkınlıktan dona kalmıştı, çünkü bu yetkiyle Doğa Holdingin en çok sözü geçen ikinci insanı haline gelmiş ve ulaşmak için çabaladığı konuma ulaşmıştı.
-Tebrikler Abla
Ortamdaki sessizliği bu sefer ben bozmuş bulundum ama devamını o getirdi, bağırarak hepimizin kulağını kanatırcasına şarkı söyleyip zıplamaya başladı, o kadar hareket ediyorduki ne yaptığının farkına varmadan havuza düşmüş bulundu. O sabah gülmekten ölmediysem, muhtemelen uzun bi süre alacak nefesim vardır. Esma abla havuzdan çıkar çıkmaz odasına gitmişti, bende Mert beyin yanından ayrılarak durumu anlatmaya teyzemin yanına gittim, öncelikle eniştem ile ilgili durumu anlattığımda rahatladı, neticede bu iş hem onun için hemde kızını rahat büyütebilmesi için lazımdı, bunun üstüne birde iş ve üniversite durumunu anlatınca çok mutlu olmuş bana sıkıca sarılmıştı, o esnada Ezgi odasına içecek bir şeyler istemişti, daha görmemiştim onu, Uğur ile ayrılmasında benimde parmağım olduğundan dolayı onun bu durumu benide üzüyordu, bu yüzden odasına içeceği ben götürmek istedim ve yanına gittim. Kapıda beni görünce bir hayli şaşırmıştı, çok zayıflamıştı ama hala güzelliğini koruyordu, bu kızların hepsi annesi gibi beyaz tenliydi ama Ezgi tam annesiydi, saçı, gözleri hatta boyu bile aynıydı.
-Ezgi Konuşabilirmiyiz?
-Ne istiyorsun?
-Konuşmak. Oturabilirmiyim?
-Hayır.
Oturmuştum bile
-Madem dediğimi yapmayacaksın o zaman neden soruyorsun?
-Ayıp olmasın diye.
Suratıma sinirli bir şekilde bakıyordu
-Hala bana küsmü kalacaksın, ne zaman barışmayı düşünüyorsun benimle?
-Ben sana küs falan değilim
Kafamı eğerek hadi lan dermişçesine bakıyordum.
-Küs değilim ama kırgınım! Bir erkek arkadaşım oldu gittin babama anlattın, yetmedi onları buradan göndermek için elinden geleni yaptın
Ne biliyordu, öğrenmem lazım
-Ne yapmışım anlatsana, lütfen?
-Tarık ve Zehra’ya şantaj yapmadınmı buradan gidin diye, Uğur söyledi “O çocuk annemle babamın bir takım görüntüleriyle şantaj yapıp bizi oradan gönderdi diye”
Ne Selvi hanımın olayını nede benim olayı bilmiyordu, güzel
-Sen neden bunu yaptın ne istedin benim mutlu olmamdan, hadi şimdi sen anlat!
-Anlatayım Ezgi. Öncelikle bak, siz ne kadar öyle davranmasınızda ben bu ailenin çalışanının ailesindenim, baban senin hareketlerinden şüphelenmişti, bu yüzden benden öğrenmemi istedi, haliyle bende bana verilen işi yaptım, yapmam lazımdı, ayrıca bilgin olsun baban o zaman bile bi erkek arkadaşın olmasına değil o kişinin Uğur olmasına sinirlenmişti. Gönderme meselesine gelirsek, YKS gecesi eve gelirken bunların oradan dolanıyordum, tam Esma ablanın odasının karşısından geçerken inleme sesi duydum, orasının ebeveyn odası olmadığını bildiğimden dedim Uğur birini eve attı herhalde, birde senin olma ihtimalini düşününce kan beynime sıçradı, pencereye tımandım
burada yalan söylemek zorundaydım yoksa Zehra olayı ortaya çıkabilirdi
-Bi baktım Tarık ve Zehra ilişkiye giriyor ve Tarık “Esma” diye diye Zehra karısını sikiyordu. Nerede? Ablanın odasının karşısında yine onun ismini sayıklayarak. Oldu! bunu duyacam sonra aman çekip kenara çekilecem, başka emrin?
Heyecanla sesimi gürleştirerek
-Babana üstünkörü anlattım, araştırdım bir şeyler buldum sonrada siktir ettim buradan, inan bana zerre pişman değilim iyiki yapmışım
Ezgi duyduklarından sonra şaşkına dönmüştü son olarak,
-Bak bende sana kırgınım. Uğur’un ve arkadaşlarının lisenin başında bana neler yaptığını biliyorsun, bile bile gidip onla görüşmeye başladın, sen derdin hatırlarmısın bilmem “sen benim yakın arkadaşımsın” diye, ben hep sana güvendim ama sen bana arkanı dönüp gittin.
Burnumdan derin bir nefes vermiş bulundum, yeni fark ediyordum aslında Ezgiye olan kırgınlığımı.
-Neyse düşün taşın artık kendine gel, Uğur meselesinide unut, eğer bana olan kırgınlığın geçerse bilgin olsun bende bu kırgınlığı bir kenara atarım.
Bu konuşmanın ardından onu odada bırakıp dışarı çıkmıştım. Kapıda Esma abla ile karşılaştım, sanırım bizi dinlemişti, öyleki bana sarılarak kulağıma
-içini dökmen iyi oldu, belki bu sayede kendine gelir
demişti. Kısa bir muhabbet edip işle ilgili bir takım sorular sormuş daha sonrada teyzemle vedalaşıp akşam gelince İrem’e olanları anlatalım diyerek dışarı çıktım. Netice yarın işe başlayacaktım ve Esma abladanda öğrendiğim üzere bir takım elbiseye ihtiyacım vardı, gidip güzel şık bir takım elbise aldım, eve dönerken güvelikte içeri girmeye çalışan eniştemi görünce sessizce güvenlikçi abilerin yanına gittim, tamda istediğim adam oradaydı, Ali abi! Ali abi sitenin güvenlik şefiydi, sert görünümlü, kalıplı bir adamdı ama inanın pamuk gibi, elinde büyüdüğüm insanlardan biridir. Beni görünce hemen eniştemin olayı sordu, sır olduğunu belirterek üstünkörü anlattım ve ona eşyaları bırakarak
-Ben biraz dayak atacam abi, birazdan geliyorum
diyerek çıkıp eniştemi enseden yakaladığım gibi kuytu bir noktaya alıp azıcık, yani bence azıcık bi dayak atıp oradan siktir ettim onu. Dayağın üstüne Ali abiyle biraz muhabbet edip eve geçtim, teyzem ve İrem salonda oturuyordu, daha öncede teyzemle anlaştığımız üzere olanları İrem’e anlattık ve boşanma kararından bahsettik. İrem yaşının üstünde bir olgunlukla bizi onaylamış ve
-Abim ne derse ben tamam derim zaten
diyerek bana olan güvenini ve sevgisini bir kere daha belli etmişti. Gün bitmiş ve her kes odasına çekilmişti, yarın yapılacak çok iş vardı, önce işe başlayacak ardından avukat ile görüşecektim, öyle bir gündüki bu gün iki aileninde sorunlarının bir kısmı ortaya dökülmüş ve belk**e bir kısmı çözülmüştü, bunları düşünürken sessizce uykuya dalmışım.
-Ay bebek duygulandınmı? Kıyamam
deyince bütün duygusallık bi anda puf olup uçmuş yine ortam eğlenceli bir hal almıştı. Eften püften zaman zamanda işten muhabbet eder hale gelmiştik bi anda, ancak farklı bir durum vardı, normalde telefonu eline bile almayan ve hatta telefona bakınca dırdır eden adam gözünü telefonundan ayırmıyor, zaman zaman sırıtıp gülüyordu tıpkı liseli bir âşık gibi. Esma ablada bunu fark etmiş olsa gerekki bana kaş göz işareti ile ne oluyor diye bakıyordu, tam sormaya niyetlenmiştiki aniden Atom Bombasının sesi duyuldu;
-Afiyet olsun! Geldik karşılayan yok, işleri vardır dedik meğerse hizmetçinin yeğeniyle oturmuş muhabbet ediyormuşsunuz.
-Selvi! Düzgün konuş, daha yeni geldin ağzımın tadı bozulmasın bak!
Ben müsaade isteyip ayağa kalkmıştımki
-Otur yerine Gürkan, daha konuşacaklarımız var.
-Ya valla merak ediyorum, hani ne var bu çocukta? Ne zaman görsem ikinizde ayrı ayrı yanındasınız, hadi Esma genç kız belki âşık oldu ama seni hiç anlamıyorum Mert...
-Anlamanada çok gerek yok zaten.
-Buradada araya ben girmek istiyorum, öncelikle Gürkan’a aşık felan değilim ama kendi kardeşimin bile yapmadığı kardeşliği yaptığı için kardeşimden daha çok kardeşimdir, ha tabii birde şu var ailenin ferdi olan sizler burnumuz boktan çıkmazken hatta bizi bu boka bizzat sen sokmuşken tatile gitmek yerine 1 haftadır kıçımızı yararak çalıştığımız için tahmin edebildiğinden daha samimi olabiliyoruz.
-Esma ne biçim konuşuyorsun sen benimle düzgün konuş! Annenim ben senin!
-Maalesef öyle bir durum vardı değilmi? Annemdin ama neden ben bunu fark edemiyorum?
Esma abla ile Selvi Hanım arasındaki bu tartışmanın nedeni 1 haftalık yorgunluk değilde aslında Tarık olayı olduğunu biliyorduk ancak ne ben nede Mert bey tartışmayı durdurabilecek bir müdahalede bulunamazdık çünkü haklıydı. Haklıydı ancak bu son söylediği ağır olmuştu öyleki Selvi Hanımın gözleri dolmuş ve
-Öyle olsun, ben yukarı çıkıyorum.
Burada bana gözleri dikmişti
-Öz kardeşin iyi değil, Uğur meselesini hala atlatamadı, biraz ilgilenirseniz iyi olur
diyerek ayrılmıştı. Ortamda resmen soğuk rüzgârlar esiyordu, ne ben nede Mert Bey lafa giremiyor, bir birimize bakıp kaş göz işaretleriyle anlaşmaya çalışıyordukki;
-E baba sana diyeceklerim var dedin Gürkan’a
-Doğru! Gürkan yarından itibaren artık holdingte çalışacaksın, pozisyonun ise Esma’nın asistanlığı olacak, tabii hem o hemde sen kabul edersen
-Ediyorum, sorman hata Gürkan yanımda olursa işler çok daha hızlı ilerler benim için.
-Aynı şekilde zevkle kabul ediyorum ancak üniversite dönemi nasıl olacak?
-O kolay bizim üniversiteye baş vur, hangi bölüm olursa olsun boş zamanlarında gidersin, diğer zamanlar hatta hiç gitmesen bile olur, ben dedikten sonra 4 ortalamayla bile mezun olursun oradan.
-Siz öyle diyorsanız sorun yok, ben çalışmayı tercih ederim.
-Süper, artık işlerin yarısını üstüne yıkabileceğim biri var.
-Çok sevinmeyin sayın başkan yardımcım
Heyecanla
-Kim dedin baba?
-Bu portakal meselesindeki başarılarınızdan dolayı, personel şefimiz ve benim asistanlık görevimi yapan Esma Doğa’yı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı pozisyonuna getiriyorum.
Esma abla şaşkınlıktan dona kalmıştı, çünkü bu yetkiyle Doğa Holdingin en çok sözü geçen ikinci insanı haline gelmiş ve ulaşmak için çabaladığı konuma ulaşmıştı.
-Tebrikler Abla
Ortamdaki sessizliği bu sefer ben bozmuş bulundum ama devamını o getirdi, bağırarak hepimizin kulağını kanatırcasına şarkı söyleyip zıplamaya başladı, o kadar hareket ediyorduki ne yaptığının farkına varmadan havuza düşmüş bulundu. O sabah gülmekten ölmediysem, muhtemelen uzun bi süre alacak nefesim vardır. Esma abla havuzdan çıkar çıkmaz odasına gitmişti, bende Mert beyin yanından ayrılarak durumu anlatmaya teyzemin yanına gittim, öncelikle eniştem ile ilgili durumu anlattığımda rahatladı, neticede bu iş hem onun için hemde kızını rahat büyütebilmesi için lazımdı, bunun üstüne birde iş ve üniversite durumunu anlatınca çok mutlu olmuş bana sıkıca sarılmıştı, o esnada Ezgi odasına içecek bir şeyler istemişti, daha görmemiştim onu, Uğur ile ayrılmasında benimde parmağım olduğundan dolayı onun bu durumu benide üzüyordu, bu yüzden odasına içeceği ben götürmek istedim ve yanına gittim. Kapıda beni görünce bir hayli şaşırmıştı, çok zayıflamıştı ama hala güzelliğini koruyordu, bu kızların hepsi annesi gibi beyaz tenliydi ama Ezgi tam annesiydi, saçı, gözleri hatta boyu bile aynıydı.
-Ezgi Konuşabilirmiyiz?
-Ne istiyorsun?
-Konuşmak. Oturabilirmiyim?
-Hayır.
Oturmuştum bile
-Madem dediğimi yapmayacaksın o zaman neden soruyorsun?
-Ayıp olmasın diye.
Suratıma sinirli bir şekilde bakıyordu
-Hala bana küsmü kalacaksın, ne zaman barışmayı düşünüyorsun benimle?
-Ben sana küs falan değilim
Kafamı eğerek hadi lan dermişçesine bakıyordum.
-Küs değilim ama kırgınım! Bir erkek arkadaşım oldu gittin babama anlattın, yetmedi onları buradan göndermek için elinden geleni yaptın
Ne biliyordu, öğrenmem lazım
-Ne yapmışım anlatsana, lütfen?
-Tarık ve Zehra’ya şantaj yapmadınmı buradan gidin diye, Uğur söyledi “O çocuk annemle babamın bir takım görüntüleriyle şantaj yapıp bizi oradan gönderdi diye”
Ne Selvi hanımın olayını nede benim olayı bilmiyordu, güzel
-Sen neden bunu yaptın ne istedin benim mutlu olmamdan, hadi şimdi sen anlat!
-Anlatayım Ezgi. Öncelikle bak, siz ne kadar öyle davranmasınızda ben bu ailenin çalışanının ailesindenim, baban senin hareketlerinden şüphelenmişti, bu yüzden benden öğrenmemi istedi, haliyle bende bana verilen işi yaptım, yapmam lazımdı, ayrıca bilgin olsun baban o zaman bile bi erkek arkadaşın olmasına değil o kişinin Uğur olmasına sinirlenmişti. Gönderme meselesine gelirsek, YKS gecesi eve gelirken bunların oradan dolanıyordum, tam Esma ablanın odasının karşısından geçerken inleme sesi duydum, orasının ebeveyn odası olmadığını bildiğimden dedim Uğur birini eve attı herhalde, birde senin olma ihtimalini düşününce kan beynime sıçradı, pencereye tımandım
burada yalan söylemek zorundaydım yoksa Zehra olayı ortaya çıkabilirdi
-Bi baktım Tarık ve Zehra ilişkiye giriyor ve Tarık “Esma” diye diye Zehra karısını sikiyordu. Nerede? Ablanın odasının karşısında yine onun ismini sayıklayarak. Oldu! bunu duyacam sonra aman çekip kenara çekilecem, başka emrin?
Heyecanla sesimi gürleştirerek
-Babana üstünkörü anlattım, araştırdım bir şeyler buldum sonrada siktir ettim buradan, inan bana zerre pişman değilim iyiki yapmışım
Ezgi duyduklarından sonra şaşkına dönmüştü son olarak,
-Bak bende sana kırgınım. Uğur’un ve arkadaşlarının lisenin başında bana neler yaptığını biliyorsun, bile bile gidip onla görüşmeye başladın, sen derdin hatırlarmısın bilmem “sen benim yakın arkadaşımsın” diye, ben hep sana güvendim ama sen bana arkanı dönüp gittin.
Burnumdan derin bir nefes vermiş bulundum, yeni fark ediyordum aslında Ezgiye olan kırgınlığımı.
-Neyse düşün taşın artık kendine gel, Uğur meselesinide unut, eğer bana olan kırgınlığın geçerse bilgin olsun bende bu kırgınlığı bir kenara atarım.
Bu konuşmanın ardından onu odada bırakıp dışarı çıkmıştım. Kapıda Esma abla ile karşılaştım, sanırım bizi dinlemişti, öyleki bana sarılarak kulağıma
-içini dökmen iyi oldu, belki bu sayede kendine gelir
demişti. Kısa bir muhabbet edip işle ilgili bir takım sorular sormuş daha sonrada teyzemle vedalaşıp akşam gelince İrem’e olanları anlatalım diyerek dışarı çıktım. Netice yarın işe başlayacaktım ve Esma abladanda öğrendiğim üzere bir takım elbiseye ihtiyacım vardı, gidip güzel şık bir takım elbise aldım, eve dönerken güvelikte içeri girmeye çalışan eniştemi görünce sessizce güvenlikçi abilerin yanına gittim, tamda istediğim adam oradaydı, Ali abi! Ali abi sitenin güvenlik şefiydi, sert görünümlü, kalıplı bir adamdı ama inanın pamuk gibi, elinde büyüdüğüm insanlardan biridir. Beni görünce hemen eniştemin olayı sordu, sır olduğunu belirterek üstünkörü anlattım ve ona eşyaları bırakarak
-Ben biraz dayak atacam abi, birazdan geliyorum
diyerek çıkıp eniştemi enseden yakaladığım gibi kuytu bir noktaya alıp azıcık, yani bence azıcık bi dayak atıp oradan siktir ettim onu. Dayağın üstüne Ali abiyle biraz muhabbet edip eve geçtim, teyzem ve İrem salonda oturuyordu, daha öncede teyzemle anlaştığımız üzere olanları İrem’e anlattık ve boşanma kararından bahsettik. İrem yaşının üstünde bir olgunlukla bizi onaylamış ve
-Abim ne derse ben tamam derim zaten
diyerek bana olan güvenini ve sevgisini bir kere daha belli etmişti. Gün bitmiş ve her kes odasına çekilmişti, yarın yapılacak çok iş vardı, önce işe başlayacak ardından avukat ile görüşecektim, öyle bir gündüki bu gün iki aileninde sorunlarının bir kısmı ortaya dökülmüş ve belk**e bir kısmı çözülmüştü, bunları düşünürken sessizce uykuya dalmışım.
1 year ago