Çok Hızlı! (10) (Orhan 36 Y., Bursa)

Kadehlerimizi sehpaya alıp, koltukta yan yana oturduk. Çiğdem'in bende yarattığı duygu selini kelimelere dökmem mümkün değil. Sürekli birbirimize dokunuyorduk. Ama seks dokunuşu değildi. Aşık oluyorduk. "Sen en yakın arkadaşımın hem de patronumun sevgilisisin!" dedi. "Ayrılırım, bitiririm!" dedim. "Hayır olmaz, o hayatında ilk kez bu kadar mutlu!" dedi. "Ama böyle de ne yapacağız?" dedim.

"Sakin olalım, sevişemediğimiz için bu ateşle yanıyor olabilir miyiz?" dedi. "Sanmam!" dedim. Tişörtümü kendi elleriyle çıkarttı, kendi tişörtünü de bana çıkarttırdı. Sütyen kopçasını açtığında bembeyaz teninde muhteşem iki göğüs (Beni yala yut!) diyordu. Sonra tekrar yanyana koltuğa oturduk, "Tenin tenime değsin istiyorum!" diyordu. Göğüslerini bana bastırıyor, göğüs kıllarımla oynuyor, sımsıkı sarılıyorduk birbirimize. Birer kadeh daha içtik. Küçük öpücükler konduruyorduk vücutlarımıza, kah omzunu öpüyordum, kah o benim boynumu. Seksten çok aşktı...

Gece saat 03:00'de yatak odasına geçtik. Pantolonumu ve boxerımı çıkardı. Ben de onun şortunu ve külodunu çıkardım. Çırılçıplak yattık bu kez, birbirimizi öpe öpe uykuya daldık. Saat 04:30 gibi uyandım. Kaşık pozisyonunda uyuyordu kollarımda. Omuzbaşını öptüm, ordan da boynuna kaydı dudaklarım. Uyanıp bana döndü, dudaklarını dudaklarıma getirdi, bacağını kalçalarıma doğru kaldırdı. Bu hareketle yarağım tam bacak arasına yerleşti. Fakat ne ben içine girmek için hareket ediyordum, ne de o herhangi bir hareket yapıyordu. Sadece birbirimize sürtünerek öpüşüyor, birbirimizi öpüyor, ellerimizle vücudumuzu dolaşıyorduk.

İçine girmeden sabah 07:30'a dek yatakta oynaştık. Ben iki kez boşaldım. O kaç kez orgazm oldu bilmiyordum. Ama sanki boşalan biz değilmişiz gibi, sadece sürtünüp, oyunlarla arka arkaya boşalmıştık. Öpe öpe birbirimize duş aldırdık. Kan çanağı gözlerle çorbalarımızı içip, onu işyerine 2 sokak kala bıraktım. Sonra da kendi işyerime gittim. Ofisime vardığımda Sevgi geldi ve "Kız nasıl?" diye sordu. "İyi, sorun yok!" dedim. "Hikmet gidiyor, benim daha çok ilgiye ihtiyacım olacak, biliyorsun değil mi?" diye sordu. "Hı hı, biliyorum!" dedim. Ama aklımda sadece sevdiğim sarışın güzel kadın Çiğdem vardı.

Cumartesi akşamı iş çıkışı Karacabey boğazına Malkara'ya gittim. Karım ve kızım ile hafta sonunu geçirip, Pazartesi sabahı erkenden işyerime yola çıktım. Hafta sonu telefonumu kapatmıştım. Kimseye laf yetiştirecek halim yoktu. Yolda telefonu açtım. Herkesten 4-5 mesaj vardı. Ama en ilginci 3-4 akşam önce (Bana orospu muamelesi yaptın, bir daha arama!) diyen Güzin'dendi. "Eğer bir daha öyle davranmayacağına söz verirsen tekrar görüşebiliriz!" yazıyordu. "Orospuya orospu gibi davranılır!" yazıp sildim tekrar :) Öğlene doğru telefonum çaldı. Çiğdem arıyordu. "Aşkım babam fenalaşmış, ben şu an otobüsteyim Edirne'ye gidiyorum!" dedi. "Geçmiş olsun!" deyip iyi yolculuklar diledim. Onu özleyeceğimi biliyordu, ama yine de söyledim. "Ben de birtanem!" dedi.

Pazartesi Salı evde dinlendim. Akşamları rakımı koyup balkona bile çıkmadan mutfakta içtim. Gelen mesajın haddi hesabı yoktu. Okuduğumu sildim. Sadece aşkım Çiğdem'le mesajlaşıyordum. Babası kalp krizi geçirmiş, hastanede yoğun bakımdaydı, sadece haberleşiyorduk...

Çarşamba öğleden sonra, Sevgi, "Akşama bekliyorum!" dedi. Kafamı dağıtırım diye gittim. Aşağıdan, "Geldim!" diye yazdım. "Kapı açık!" diye cevap geldi. İçeri girdim, kapıda kimse yoktu, sadece koridorun lambası yanıyordu. Kapıyı kapatıp yatak odasına doğru gittim. İçeride Fatma ve Sevgi yatakta birbirleri ile sevişiyordu. İkisi de dönüp ellerini uzatıp beni yatağa çektiler. Yolda bir hap atmıştım başıma gelecekleri bildiğimden. Fatma söze girdi, "Orospuların seni bekliyordu kocacığım!" diye. Sevgi devam etti, "Pezevengimiz çıkarken vizite ücretini portmantoya koysun diye tembihledi!" dedi. Fatma da, "Bahşişin bolmuş, o yüzden sana kucak dansıyla başlayalım istiyoruz!" deyip telefonuna dokundu, iç gıdıklayıcı bir müzik yayıldı.

Fatma beni koltuğa oturttu. Sevgi de gelip yüzüme doğru önce göğüslerini salladığı, sonra da kalçalarını hareket ettirerek yarağıma sürtündüğü bir dansa başladı. Bir-iki ay önce ağzına bile ilk kez alan bir kadından kucak dansı yapan orospuya dönmüştü. Ama tabii ben bundan çok memnundum. Fatma da bu arada Sevgi'nin göğüslerini avuçlayıp ısırıyor, vibratörü amına götüne sürtüp, sonra da ağzına alıp vibratöre sakso çekiyordu...

"Domalın lan yatağa, amk orospuları!" dedim. İkisi de domalıp, "İkimizi aynı anda mı sikeceksin kocacığım?" dedi Sevgi. Fatma da, "Siker benim koçum, her deliğimizi siker kocacığım!" diyordu. Birinin amından çıkardığım yarağımı diğerine sokuyor, arada boş kalanın amına vibratörü geçiriyor, aynı anda pompalıyordum. İkisi de, "Sik bizi kocacığım!" diye zevk çığlıkları atıyordu. "Yardım çağıracağım orospularım, yetemedim size!" dedikçe ikisi birden çığlıklar atarak, "Çağır kocacığım, bütün kahvehaneyi çağır, amımızı götümüzü siksinler, öyle siksinler ki götümüzün üstüne oturamayalım, kalın, kirli, kıllı siklerini heryerimize soksunlar!" diye bağıra bağıra orgazm oluyorlardı. Yarım saatten fazla siktim ikisini de. Sonra da, "Dönün yüzünüzü!" deyip, yüzlerine attırdım. İkisi de elleri dilleri ile yalanıp döllerimi sindirdiler...

Fatma Sevgi'ye, "Nasıl, orospu rolünü sevdin mi?" dedi. Sevgi de, "İki aydır çeşit çeşit her yerde sikti beni Orhan, hatta Hikmet'le, senle gruplar yaptık, ama ben bu kadar zevk almadım hiç!" dedi. Sonra hepimize bira getirdi. Biralar bittiğinde neredeyse aynı şeyleri konuşarak bu sefer de götlerinden siktim ve tekrar yüzlerine boşaldım. "Eve gitmem lazım!" deyip, 23:00 civarı çıktım ordan.

Merdivenlerden inerek alt kata geldiğimde, kamyoncunun karısı dedikleri kadın olsa gerek, kafam kadar göğüsleri askılı bluzundan taşan, giydiği penye şort koca götünün arasına girmiş halde kapıyı açıp, çöp poşetini yere bıraktı. Otomat sensörlü olduğundan ışık yanıyordu. Kadınla gözgöze geldik. Ama kadın içeri girip kapıyı kapamadı. Ben merdivenlere devam ederken mecburen önünden geçtim. "Hımmm!" dedi. Döndüm, "Pardon?" dedim. "Zevkliymişler!" deyip içeri girdi, kapıyı kapadı. Kendi kendime, Lan Orhan nasıl bir apartman burası deyip? indim merdivenleri. Arabama binip evimin yolunu tuttum...

Eve varıp, daire kapısını açarken, terasa çıkan merdivenin ordan bir mırıltı duydum. Kafamı kaldırıp baktım. Güzin burnunu çekiyordu. Kapıyı açtım, elimle buyur işareti yapıp, içeriyi gösterdim. İçeri geçti. Kapıyı kapatır kaptmaz, direkt, "Neden bana orospu muamelesi yapıyorsun?" diye sordu. "Çünkü, orospu sikiyormuş gibi davranmak beni tahrik ediyor! Karşımdaki kadının da benim de küfür ederek, ya da aşağılayarak sevişmesi çok hoşuma gidiyor!" dedim. Bu davranışımın ona has birşey olmadığını söylediğimde, gülmeye başladı.

"Ne oldu?" dedim. "Beni öyle aşağılayarak becerdiğinde inanılmaz zevk aldım, sonrasında kendimi paçavra gibi hissettim, ama o günden sonra aklıma geldikçe ıslandım, kendimi parmakladım. Ümit beni sikmeye çalışırken bile, onun sadece o akşamlık gelen müşteri, benimse parasını alıp amını peçeteyle silecek orospu olduğumu hayal ettim ve ancak o zaman orgazm oldum!" dediğinde, ben de gülmeye başladım.

Elinden tuttum ve "Yavrum bu akşam boş musun? Kaç para sabaha kadar sınırsız sikiş?" dedim. "Ağanın eli mi tutulur, gönlünden ne kopuyorsa ver kocacığım!" dedi şuh bir sesle. Cüzdandan bir miktar para çıkarıp verdim. Paraları büküp göğüs arasına soktu. Ben de yarağımı fermuardan çıkardım. Fatma ve Sevgi'nin götünde dolaştırıp boşaldığım yarağımı Güzin'in ağzına verdim. "Saksonu görelim orospu!" dedim. Nasıl da vahşi, nasıl da iştahla emiyordu, taşaklarımı avuçlayıp. Zaten boşaldığım için boşalmam uzun sürecekti. Güzin'in ağzı uyuşmaya başlamıştı, kalkıp, "Parasını verdiğin amcığımı sikecek misin?" dedi.

Bu tavrına karşı ödülü haketmişti. Parmak hareketimi yaptım, hıçkıra hıçkıra orgazm oluyordu. Sonra domaltıp, göt deliğine dayadım yarağımı. "Hayır!" deyince, "Ben parasını verdim, sınırsız dedim!" diye ısrar ettim. Çaresiz boyun eğdi, ama ilk kez götü sikilecekti. "Kocacığım krem!" dedi. Yatak odasından krem alıp geldim. Koridorda parmaklarımla göt deliğini gevşetene dek parmaklayıp, yarağımın kafasını soktum. "Acıyor kocacığım!" dedi. "Sus lan orospu!" deyip kalçasına sert bir tokat indirdim. "Ahhhh!" deyip kendini geri itti. Ben götünü kıpkırmızı yapana dek tokatlarken, kendisi köklediği yarağımda götünü götürüp getiriyordu. Taş çatlasa beş dakika dayanabildim, "Yeter, dön ve çömel!" dedim. Yüzüne, dudaklarına, saçlarına attırdım döllerimi...

Sonra gitmesi için kapıyı açtım. Güzin tam çıkacakken, karşı dairenin açık kapısının önünde duran Behiye abla ile göz göze geldik. Mantosu üstünde, elinde bavul, kaşlar çatık, bir Güzin'e baktı, bir bana baktı. Benim üstümde sadece boxer vardı, Güzin'in üstünde de plaj elbisesi, saç baş dağınık, yüzünde döllerim. İçerden kocasının sesi gelince, "Geliyorum patlama!" deyip kapıyı çat diye kapadı. Güzin koşa koşa aşağı kaçtı, ben de kapımı kapadım. İçimden, Eyah, boku yedik! dedim.

Az sonra Güzin'den mesaj geldi, "Ne yapacağız?" diye. "Bilmiyorum, dur bakalım!" diye cevap yazdım. Yattım ama korkudan uyuyamadım. Ya karıma söylerse, rezil olacaktım. Bir bira açıp balkona çıktım. Çevrede kimse yoktu, içerinin ışığı yanıyordu sadece. Karanlık balkonda sigara ve bira içiyordum. Güzin habire mesaj yazıyordu. Derken yan balkonun kapısı açıldı, onların da içerde ışık yanıyordu ama balkon karanlıktı. Korka korka baktım. Behiye abla parmağıyla (Seni gidi yaramaz seni!) işareti yapıyordu. Ama dikkatimi çeken, bunu gülümseyerek yapmasıydı :)

[Orhan]
Published by gbzli
3 years ago
Comments
Please or to post comments